KIYASLAMA

2.1K 190 29
                                    

Kıyaslama, birden fazla nesne, insan ve zamanları birbiriyle karşılaştırma olarak bilinse de bazı kesimlerce kıyaslama böbürlenme veya kıskançlıkla karıştırılabilen bir kavramdır.Ben hayatımı kıyaslamaları kullanarak kazanan biriydim. Geçmişte yaşananları terazinin bir kefesine koyar gelecekte yaşanacaklar için ölçüp biçerek o raddeye gelip gelemeyeceğini kıyaslardım. Ama hiç bir zaman insanları veya düşüncelerini kıyaslama gereği duymadım. Bu şundan daha iyi veya bunun düşüncesi buna göre daha doğru demedim. Düşünceler ve insanlar bu kıyaslamaların dışında kaldı hayatımda. İnsanların kendileri ve düşünceleri bana göre kırmızı çizgiydi, bu yüzden bunları kıyaslamak çoğunlukla hoş olmayacak sonuçlar doğururdu. Bu düşünce ile reisin beni getirdiği ocağa sıkıntı ile baksam da bir şey demiyordum. Şu zamanda düşünceler ne kadar keskin ve sert şekilde ifade ediliyorsa benim geldiğim zamanda da o kadar düz  ve sakin karşılanıyordu. Hala bazı konularda önyargılı olsak da sağ sol meseleleri yaşam kavgası arasında kaybolmaya yüz tutmuştu.

    Şu an kapısında durduğum binaya alıcı bir gözle baktım. Üç katlı binanın en üst katında asılı duran ülkü ocağı tabelasına bakarken tek kaşımı kaldırarak bu işin sonunun hayır olmasını diledim. Nedense içimde bu günün benim için hiç de iyi geçmeyeceğine dair bir his vardı. Ardından reise dönüp:

" Reis ben seni bir kahvede falan beklesem" dediğimde reis bana çatılı kaşları ile bakıarak başını sabır dilercesine sağa sola salladı.

" Buradakilerde insan Kerim, ne konuştuk seninle." ellerimi teslim oldum anlamında kaldırdığımda reis bana gülümseyerek içeri adımladı, doğal olarak bende peşinden gittim. Merdivenleri çıkıp ocağın kapısına geldiğimizde kapıyı bize tanımadığım kısa boylu bir genç açtı. Elini göğsüne koyup selam veren reise bakarak ben de karşımdaki kişiye selam verdim ve içeri adımladık. İnce bir holden geçip sıcak ve geniş bir odaya girdiğimizde ilk dikkatimi çeken Alparslan Türkeş'in resmi ile Osmanlı tuğrasının asılı olduğu duvar ve yanındaki üç hilalli bayrakla Türk bayrağıydı. İçeride iki kanepe bir masa ve pek çok sandalye vardı. Yaklaşık 5-6 kişinin olduğu odaya girince ikimizde baş selamı verdik. Reis sol tarafta bulunan masaya yönelince bende arkasından gittim. Masada ben boylarda yapılı kavruk tenli bir adamla selamlaştı.

" Ertuğrul kardeş Allah kurtardı, hoş geldin." diyerek selam veren adama reiste eyvallah çekip karşısına oturdu ve yanındaki sandalyeyi çekip bana yer gösterdi. Ben de adamı selamlayıp reisin gösterdiği yere oturdum. Karşımda duran adam beni şöyle bir süzdükten sonra:

"Reis bu delikanlı kim?" deyince reis yerinde dikleşip bana dönerek:

" Adı Kerim koğuşta birlikte kaldık ve çok yardımını gördüm. Kerim bu da Turan reis." dedi. Karşımdaki adam sakallarını sıvazlayarak "hmm" benzeri bir ses çıkardı ve:

" Yeni üyemiz mi olacak?" dediği zaman reis Turan reise gözlerini dikip:

" Kerim dava olayları ile ilgilenmiyor." dedi. Bu arada açılan kapıdan sabah uğrayan gençlerle birlikte Fatih ve Cüneyt girdiğinde yüzümde tanıdık yüzleri görmenin etkisiyle bir tebessüm oluştu. Ayağa kalktığımda Cüneyt gruptakilerden ayrılıp yanıma gelerek bana sarıldığında sabah bana laf atan kişi:

" Oooo! Reisin yancısı da buradaymış "dediğinde reis yerinden doğruldu. Karşımda pis pis sırıtan adama baktıktan sonra reise dönüp:

" Sakin ol reis muhatap olursan kendini adam sanar." dediğim zaman reis afallarken az önce bana laf sayan adam dişlerini sıkarak üzerime gelmeye başlamıştı. Gözlerimi reise dikerek baktığımda içimden geçenleri anlarmışçasına gürleyerek:

ZAMAN ZAMAN İÇİNDE (BOYXBOY)( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin