Hayat bir savaştır aslında bizlerde savaşçı ama gel gör ki bazımız mevzilerde saklanırken bazımız yüreği elinde meydanlarda cenk eder. Savaş sadece yaşamda değil sevdada da süregelir. İnsanlar sevdikleri ile aşkın ilk anlarını geçirdikten sonra kendi varlıklarının getirdiği doğrular doğrultusunda savaşa başlarlar. Kim mi galip gelir? Bu savaşında her savaşta olduğu gibi bir galibi yoktur. Ya olduğu gibi kabul edip mütareke yaparsınız ya da vazgeçip o kişinin hayatından çıkarsınız. İki şekilde de savaşın yaraları iki tarafında elinde kalan kırıntılardır. Bizim savaşımız daha başlamasa da elimden geldiğince sulh taraftarı olan biri olarak dilime kemik takmaya niyetliydim. Ama bu ne kadar devam eder ya da ne kadar dayanırım bunu zaman gösterecekti. Sabah uyandığımda reisin benden önce uyanıp banyoya girdiğini görmek bana koğuşu hatırlatınca gülümseyerek yataktan çıktım. Reis işini bitirene kadar yatağı toplayıp mutfağa geçerek çayı ocağa koydum ve koğuştaki gibi yan yana iki seccade koyup reisin çıktığı banyoya girdim. İşlerimi bitirdiğimde seccadenin başında beni bekleyen reise günaydın diyerek namazımızı kılıp sofrayı hazırlamaya başladık. Sofra hazır olduğunda:
" Reis ben dükkana iniyorum. Himmet abi gelince kahvaltı yaparım." dediğimde eline aldığı ekmeği sofraya geri koyan reis:
" O zaman sen gelince kahvaltı yaparız yavrum." dediğinde olmaz desem de beni dinlemedi. Ben de uzatmayıp dükkana indim. Ben işlerimi halledip dükkanı Himmet abiye devrederken Himmet abi beni durdurdu:
" Evlat gece gelen genç senin... Yani Osman söylemişti ama öyle mi?"
Himmet abinin mahçup bir ifade ile reisi sormasına tebessüm edip:
" Evet abi reis benim yürek yangınım." dediğim zaman Himmet abinin yüzü bir miktar düştü. Durumumuzu yadırgayacak biri olmadığını bildiğimden geriye tek bir neden kalıyordu:
" Evet Ertuğrul ülkücü ama ön yargılı biri değildir. O nedenle endişelenme abi." dediğimde gülümsese de yüzündeki buruk ifade hala yerinde duruyordu. Ona hak versem de kalbim benden izinsiz reise güvenmeyi seçmişti bir kere. Umarım reis beni yalancı çıkarmazdı, çünkü çok değil seneye sonbaharda yaşanacaklar pek çok kişi için bir sınav niteliğindeydi. Bu sırada Himmet abi:
" Oğlum biz iki gün yokuz, ablanın hastanede kontrol için kalması lazım. Dükkanı dergahtan bir arkadaşa emanet ettim. Sen de biraz sevdiğinle zaman geçir."
"Abi ben ilgilenirdim dükkanla ne gerek vardı."
Himmet abi hınzır bir gülümseme ile bana bakıp git dedi. Ben de minnetle teşekkür edip eve çıktım. Kapıyı açtığımda gördüğüm manzara hayatım boyunca görsem de sıkılmayacağım güzellikteydi. Reis çayını almış sedire de oturmuş radyo dinleyip camdan dışarıyı seyrediyordu. Beni fark edince yerinden kalkıp yanıma gelerek:
" Çay sıcak gel hadi kahvaltı yapalım." dedi. Ben de ona gülümseyip gözlerimle onayladım. Sofraya oturduğumuzda Himmet abinin bana söylediklerini söyleyince reis:
" İyi o zaman ne yapmak istersin?" diye sordu. Ben çayımı yudumlarken gelmeden zaten yapacaklarımızı düşündüğüm için sakin bir ses tonu ile:
" Önce senin eve gideriz, ne var ne yok bakalım. Orayı düzenledikten sonra da fakülteye geçer okul işlerini hallederiz. İşimiz bitince ben eve geçer yemek yaparım sen de sanıyorum ki ocağa uğramalısın . Nasıl planım güzel mi?" sözlerime bıyık altından gülen reis:
" Harika bir plan zaten senden daha azı beklenmezdi." deyince kahvaltıya devam ettik. İşimiz bittiğinde reisin evine doğru yola çıktık. Bulunduğumuz yerden çok uzak olmadığı için hem sohbet edip hem de gezerek eve ulaşıp merdivenleri çıkarken açılan kapıdan başını uzatan kişinin adımı zikretmesi ile durduk:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN ZAMAN İÇİNDE (BOYXBOY)( TAMAMLANDI)
Random21. yüzyılın dahi kadın girişimcisi olan Kerime hayatının yaşadığı ihanetle son bulduğunu düşünürken kendini kuzgun karası 70 lerde Sağmalcılarda üstelik cinsiyeti bile kendine tezat bir bedende bulur. Peki ya sonrası?..... Başlangıç Tarihi: 17 Şub...