İNANMAK YA DA İNANMAMAK

3K 264 110
                                    

  Hepimiz hayatımızın bir evresinde mutlaka eski Türk filmi izlemişizdir. Ben her zaman siyah beyaz olanları tercih ettim. Açıkçası imkansızlıklar içindeki Türk sineması o zamanlar daha iyi senaryolar çıkarıyordu, hele de komedi alanında. Yıllar ilerlese de Türk filmlerinde değişmeyen bir sahne vardır. Adam kadını zor bir durumda yakalar ve kadın o klişe kelimeyi sarf eder.

" Açıklayabilirim."

    Şimdi diyeceksiniz ki bu nereden çıktı. Karşımda alev alev yanan gözleriyle bana bakan bu adamların karşısında o filmlerde kendini açıklama gereği duyan zavallı kadınlar gibi hissediyordum ama bir farkla benim bir açıklama yapmama gerek yoktu. Çünkü benim bir açıklamaya ihtiyacım vardı. Bu garip komiklikteki sahneye son damga Bahri'den geldi.

" Bu ibne değil miydi?"

Bu sözün üzerine avludaki fısıldaşmalara ve benden cevap bekleyen üç öfkeli adama rağmen bir kahkaha patlattım. Bu komediye son noktayı Ümmet abi koydu.

" Kerim doktorla görüşmeye gidiyorsun."

   Geriye doğru dönüp Ümmet abinin yanına adımlarken:

" Kerim" diye bağıran Hakkı'ya dönerek:

"Şu an açıklayamam Hakkı, ben ne olduğunu anlayana kadar beklemen gerek" dedikten sonra avlu kapısına doğru ilerledim. Ümmet abi ile soru koridorunda ilerlerken aklımda  Alev'i sakinleştirmek ve şu Bahri itinden kurtulmak vardı. Ümmet abinin gösterdiği odaya girdiğimde Yaşar Bey'i küçücük odada volta atarken buldum. Beni görünce durup gözlüğünü gözüne indirerek oturacağım yeri işaret etti. Ben oturduktan sonra kendisi de karşımdaki sandalyeye oturdu. Benim aksime fazlasıyla tedirgin ve telaşlıydı. Sadece kafası karışmakla kalmamış, egosuyla süslenen öz güveni de darmadağın olmuştu. Ellerini masada birleştirip gözlerimin içine bakarak:

" Sen Kerim değilsin." dedi. Oturduğum sandalyede bacak bacak üzerine atıp kollarımı göğsümde birleştirerek sordum:

" Peki, ben kimim?"

   Kendime güvenir tarzdaki davranışımla afallasa da konuşmasına devam etti:

" Evet, bedenin Kerim ama bundan altı ay önce karşılaştığımızda öğrenme güçlüğü çeken , özgüveni sıfır, kekeleyen , basit eylemleri bile zor algılayan kişi olmadığın kesin. Gerçekten sen kimsin?"

   Yaşar beye gülümseyerek sağ elimi çeneme götürüp yeni çıkan sakallarımı sıvazladım. Kısa bir süre sonra masaya yanaşıp dirseklerimi masaya koyup ellerimi birleştirerek:

" Ben 21. yüzyılda doğmuş 180 nin üzerinde IQ su olan kadın bir girişimciyim. Ama kendi zamanımda ölünce bu zaman ve beden de uyandım. Nasıl oldu mu?"

Yüzüme şaşkınlıkta seviye atlamış bir bakış attığında güldüm. Bir kere de olsa birine gerçeği söylemeliydim inansa da inanmasa da. Tekrar sandalyeme yaslanıp rahat pozisyonuma dönerek:

" Yani böyle bir şey olsa mantıklı olmaz mıydı?" deyince başını sağa sola sallayıp bir müddet söylediklerimi tarttı.

" Sanıyorum bu kafa travması nedeniyle hayal gücünüzde artmış. Bu durumda amnesia teşhisim doğrulanmış oldu."

   Sözleri tamamlandığında soru sıramı kullanarak:

" Gerçekten bir kardeşim var mı?"

   Bana boş boş bakıp "yok" dediğinde rahatlamış hissettim. Kendi sorumluluğumu bile alamazken korumak için çırpınacağım birisi olmaması en iyisiydi. Bazı kısa zeka testlerinin ardından Yaşar Bey'le tokalaşıp ayrıldık. Ümmet abi beni koğuş dışında bir yere yönlendirdiğinde:

ZAMAN ZAMAN İÇİNDE (BOYXBOY)( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin