Korku... Şu an hissettiğim duyguyu bu kelime anlatmaya az gelirdi. Ümmet gardiyanın gidişiyle yalnız kaldığım reise bakarken yutkundum. Heybetli bedeni ve harelenmiş bal rengi gözlerini bana dikmiş bu adama karşı korku hissetmemem abesti. Zira daha bir kaç gün evvel canıma kastetmiş bir adamla boş bir banyonun içinde başıma gelebilecekleri düşündükçe içimde kaçma arzusu hortlasa da ne mümkün? Nereye kaçabilirdim ki? Reisin sabrı taşmış olmalı ki bana doğru bir adım atıp iri parmaklarını koluma dolayıp:
" Zamanımız az gel hadi." diyerek beni açtığı kapıdan kelimenin tam manasıyla fırlattı. Yalpalayarak içeri girdiğimde beynimin kurduğu senaryoların saçmalığına tebessüm ettim. Zira geniş giriş kısmı olan banyoda girişin ortasında bir tabure ve yanında büyük bir masa duruyordu. Masanın üzerinde makas ve tıraş malzemeleri bir bezin üzerine dizilmişti.
" Soyun" reisin tok sesi ile gözlerim fal taşı gibi açık vaziyette arkamı döndüm. Görüş alanıma giren üstü çıplak reis ile boğazıma bir düğüm çöreklendi. Tamam çok fazla olmasa da erkek bedenine aşinaydım ancak geniş omuzlar, biçimli sert bir sırt , kaslı olmasa da ölçülü bir karınla süslenmiş esmer teni insanın kanını kaynatıyordu. 21. yüzyıla göre hoyrat olan bedeninde göğsünün ortasından göbek deliğine kadar uzanan seyrek tüyleri görselliğine ayrı bir heybet katıyordu. Onu incelediğimi fark etmiş olacak ki:
" Beni izlemeyi bırakıp soyunacak mısın?" dediğinde garip ve şüpheli bir bakış attım.
" Burada önlük olmadığı için soyun ki üstünü yıkama derdin olmasın" deyince ben de üzerimdeki kazağı çıkardım. Fanilamı çıkarırken bir an tereddüt etsem de erkek olduğumu hatırlayıp çıkardıktan sonra ikisini de katlayıp masanın köşesine koydum. Sonrasında tabureye oturduğumda reisin iri ellerini saçlarımın arasında hissettim. Önce düzeltip sonra da taradı. Yavaş ve dikkatle kesim yaparken arada tenime değen elleri ile nefesim hızlandığında fark etmesin diye kendimi dizginlemeye çalıştım. İşi bittiğinde tekrar elleri ile saçımı düzeltirken içimi ısıtan ve aşina olmadığım bu duyguya küfrettim. Yaşadığım zaman diliminde ne Emir ne de Tolga bana böyle bir his yaşatmamışlardı. Emir'i sevmiştim ama bu aşk ya da tutku dolu bir sevgi değildi. Tolga ise galiba bana uyum sağladığı için seçtiğim kişiydi. Ama şu an tepemde durup saçlarımla oynayan adam tüm gerçeklerime tezat olsa da içimde varlığını bile bilmediğim duyguları uyandırıyordu. Reisin elleri saçımdan uzaklaştığında bir yoksunluk hissetsem de tepki vermedim. Karşıma geçip çenemi tuttu. Önce sağa sonra sola başımı döndürüp yaptığı işi inceledi.
" Tamam oldu" deyip masaya yöneldi. Masanın üzerindeki fırçayı tastaki su ile ıslatıp sabuna sürdü. İyice köpürtükten sonra karşıma geçip :
" Dudaklarını kapat" dediğinde dudaklarımı kapatıp köpük için yer açtım. İşini özenle ve büyük bir ciddiyetle yapıyordu. Köpüğü sürerken o kadar yakındık ki sigara ile karışık ter kokusu her yanımı kaplamıştı. Rahatsız olmalıydım ama garip bir şekilde güven verici ve kışkırtıcıydı. Yüzümü köpükleme işi bitince jileti eline alıp yüzümde ustaca hareket ettirmeye başladı. Ben ise ellerinden çok yüzüne odaklanmıştım. Kemikli yüzü keskin bir çeneyle tamamlanıyordu. Bal rengi gözleri uzun kirpikleriyle süslenmiş, kemerli burnu çıkık elmacık kemikleriyle uyumluydu. Belirgin dolgun dudakları ise ülkücülere özgü bıyığıyla çevrelenmiş, sol bıyığının altında ise küçük bir ben saklanmıştı. Bu sırada reisin sesi beni düşüncelerimden sıyırdı:
" Bıyık"
" Sağol reis ama beni kendine benzetmeye çalışma lütfen. Kıl seven biri olmadığımı söylemeliyim. Ayrıca taraf belirten imgeler bana ters."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN ZAMAN İÇİNDE (BOYXBOY)( TAMAMLANDI)
Aléatoire21. yüzyılın dahi kadın girişimcisi olan Kerime hayatının yaşadığı ihanetle son bulduğunu düşünürken kendini kuzgun karası 70 lerde Sağmalcılarda üstelik cinsiyeti bile kendine tezat bir bedende bulur. Peki ya sonrası?..... Başlangıç Tarihi: 17 Şub...