Her insan yarımdır aslında, diğer yarısını aramaya gelir bu dünyaya. Yaşamımızdaki boşluk aslında diğer yarımıza ulaşamadığımızdandır. Annem her zaman insanların kendilerini tamamlamak için dünyaya geldiklerini söylerdi. Yaşadığım zamanda diğer yarımın Emir olduğunu düşünmüş ölümü ile görevimi tamamladığıma inanmıştım. Yanılmışım. Hayat acaba bana daha hangi yanılgıları yaşatacaktı .
Reisle o geceki konuşmamızın arkasından üç gün boyunca savunma dilekçemi bahane ederek onun ranzasında çalışmak adına yorganın altında el ele geçti zamanımız. Bu sırada Mücella 'da boş durmayıp benim savunma hazırlamama yardım etti. Sakin günler geçirmek tuhaf gelse de bu durumdan şikayetim olduğu düşünülmesin . Yaşadıklarım göz önüne alındığında her an bir yerden bir olay patlak verecek diye diken üstünde olsam da yaşamımın biraz da olsa sükuneti beni mutlu etmişti. Bu gün ise görüş hazırlıkları vardı. Herkes kendine çeki düzen verip gelecek yakınları için hazırlanıyordu. Bu arada açılan koğuşun kapısında beliren Ümmet abi tek tek isimleri sıralarken kendi ismimi duyduğumda reisin yatağında Anayasa hukuku kitabını okuyordum. Şaşkın şaşkın reise baktığımda yüzündeki memnuniyetsiz ifade gelen kişi hakkında bir tahmini olduğunu anlamamı sağladı.
" Reis ben birini beklemiyordum. Senin bir tahminin var mı?"
" Sanıyorum var ." dediğinde yüzüne anlamaz bir ifade ile baktım. Sonrasında başını eğince geleni tahmin etmem zor olmadı.
" Reşat..."
" Onu kışkırtma Kerim ne de olsa buradan çıkış biletin onun elinde."
" Bu beni farklı yapmaz ,birine eğilmektense edebimle cellada gülümserim daha iyi."
Reis kaşlarını çatıp yüzüme ters ters bakarak:
"Katır inadını sikerim Kerim. Eğil demedim zaten sadece diklenme yeter."
Derin bir iç çekip başımı onaylar bir şekilde sallayıp ranzadan inerek hazırlanmaya başladım. Hazırlanmak dediğime bakmayın pijamalardan eşorfmana geçiş. Ben de üzerimi değiştirdikten sonra herkesle birlikte görüşün olduğu kafesli odaya geçtim. Odadan girdiğimde gözlerim tanıdık birilerini ararken adımı duymamla o yöne yöneldim. Oldukça şık ve tanıdık simalı bir hanım gördüğümde şaşkınlıkla yanına adımladım.
" Buyrun kimsiniz acaba?"
" Tanışmak bu güne nasipmiş ben Selma Mustafa'nın ablasıyım." dediğinde şaşkınlıkla kadına baktım. Tahminlerimin aksine oldukça bakımlı zarif bir kadındı. Aramızdaki tellere yanaştığımda onu neden tanıdık bulduğumu anladım, aynen Mustafa ağaya benziyordu. Bakışı, duruşu, gözleri her şeyi ile birbirlerini andırıyorlardı.
" Hayırdır Selma abla beni neden görmek istedin?"
" Beni gördüğüne sevinmemiş gibisin Kerim! " Bir an duraksadım evet fark buydu Selam abla hazır cevap ve tarzından anladığım kadarı ile kurnaz bir kadındı. Mustafa ağa ise dolambaçlı yolları sevmeyen net bir adamdı. Yüzüme hınzır bir tebessüm yerleştiğinde :
" Selma abla seni gördüğüme sevindim tabi ki ama şaşırmadım dersem yalan olur. Yine de daha iyi şartlarda tanışmayı isterdim."
Selma abla zarif bir gülümseme ile beni baştan ayağa süzüp:
" Mustafa senin hakkında az bile söylemiş. Zeki olduğun kadar dilbazsın da. Buraya çıkacağını duyduğum için geldim. Yanında olduğumu bilmeni ihtiyacın olan her konuda sana yardımcı olmak istediğimi söylemeye geldim." Açıkçası çok cazip bir teklifle karşıma gelen bu bayanı , yaptığı iyiliklere rağmen, geri çevirmek zorunda olmak hoş değildi. Ama bu teklifi kabul etmek Mustafa ağayı kabul etmekti ki öyle bir niyetim yoktu.
"İyi niyetin için çok teşekkür ederim abla ama dışarıda kendi ayaklarım üzerinde durmak istiyorum. Kimsenin himayesinde değil. Ayrıca müdür beyde savcı da bana gerekli ayarlamaları yapacaklar." dedim. Naifçe gülümseyen Selma abla bir süre sessizce parmaklarıyla oynadıktan sonra:
" O zaman senden bir iyilik rica edebilir miyim?" Selma ablayı başımla onayladığımda konuşmaya devam etti.
" Salih'in anası maalesef ki hakkın rahmetine erdi. Ben bu haberi veremem , ne yüz yüze ne de mektupla. Sen uygun bir dille söylersen çok makbule geçer. Ve merak etmesin mezarı ile meşgul oluyorum. Birazda para bıraktım, ihtiyaç sahiplerine ulaştırırsın." Başını kaldırmadan durumu anlatışı duyduğu üzüntüyü ve Salih abiye verdiği değeri açıkça gösteriyordu. Elimden geleni yapacağımı söyleyerek yanından ayrıldım. Böyle bir haberi değer verdiğin birine vermek benim için bile fazlasıyla zordu. Koğuşa ulaştığımda gardiyanların bana verdiği parayı güvenli bir şekilde çantama yerleştirirken durumu Salih abiye nasıl anlatacağımı düşünüyordum. Sandalye de oturan reis yamacıma oturup:
" Reşat mıydı?"
" Keşke o olsaydı reis . Emin ol bu kadar zorda kalmazdım." yüzüme anlamaz ve cevap bekleyen bir ifade ile baktığında Selma abla ile olanları anlattım. Reis derin bir iç çekip:
" Bunu anlatmanın kolay bir yolu yok Kerim . "
Söylediğinde haklıydı böyle acı bir haberi vermenin kolay bir yolu yoktu. Reisin omzuna vurup :" Bana şans dile." dedikten sonra ranzamın ucuna basarak yukarı ranzaya uzandım.
" Müsaade var mı Salih abi?" dediğimde başı ile onayladı. Elindeki boncuklarla anasına tespih yaptığını bildiğim için içim daha da buruldu. Yanına çıkıp yamacına oturdum. İşinden başını kaldırmadan:
" Ne oldu Kerim , geldiğinden beri bir tuhafsın."
"Abi sana söylemem gereken bir şey var ama emin ol bunu söyleyen kişi olmayı hiç istemedim." elindeki işi bırakıp buruk bir ifade ile bana baktı. Dudaklarımı birbirine bastırıp bir süre sakinleşmeyi bekledikten sonra:
" Üzgünüm Salih abi annen artık bu tespihi kullanamaz." Salih abi elindeki tespihe bakıp işine devam ederek:
" Haberi kimden öğrendin?"
" Selma abla söyledi.Cenaze ile layığıyla ilgilenmiş."
Sözlerimin üzerine tespihin son parçası olan imameyi takıp yaptığı işten başını kaldıran Salih abi bana bakarak:
" Selma iyi biri. Anamın yaptıklarına rağmen cenazesi onun elinden çıktı. Hayat ne garip değil mi?" dediğinde merakla:
"Annen Selma ablaya ne yaptı ki?" diye sordum. Salih abi yastığına yaslanıp:
" Selma ve ben aynı yaştayız, beraber büyüdük. Babam ölmeden önce Selma ile aramızdaki bir komşu ilişkisini geçmişti. Onunda gönlü vardı ve evlenmeyi düşünüyorduk. Anam izin vermedi. Çok dil döktüm ama hakkımı ikinize de helal etmem dedi. O sırada Selmaların ortağının oğlu Selma'yı görmüş beğenmiş istediklerinde babası kabul etti. Bizim hikayemizde başlamadan bitti. Bak bizi ayıran anamı gelini olmasına izin vermediği kız gömdü. " Salih abi bunları söylerken gözleri buğulansa da ağlamadı. Bense onun yerine akıttım iki damla yaş. Sonra da yataktan inip Selma ablanın bana emanet ettiği parayı alarak Salih abiye uzattım.
" Abi Selma abla ihtiyaç sahipleri için yolladı, senin dağıtman daha münasip olur. Tekrardan başın sağolsun ." deyip parayı kucağına bırakarak yatağıma döndüm. Ne acıydı sevdiğine ulaşamamak onlar ailelerinin engeline takılmış ve yollarını ayırmış iki yarım yürekti. O an reisle benim ne olacağımızı düşündüm elimde olmadan. Acaba bizi neler bekliyordu.
Salih abi annesi için Osman abiden yardım isteyip parayı ihtiyacı olanlara dağıttı. Mustafa ağa da mevlüdünü okuttu ve iki güne sığan yasın ardından hayat yine normale döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN ZAMAN İÇİNDE (BOYXBOY)( TAMAMLANDI)
Random21. yüzyılın dahi kadın girişimcisi olan Kerime hayatının yaşadığı ihanetle son bulduğunu düşünürken kendini kuzgun karası 70 lerde Sağmalcılarda üstelik cinsiyeti bile kendine tezat bir bedende bulur. Peki ya sonrası?..... Başlangıç Tarihi: 17 Şub...