ZAMAN ZAMAN İÇİNDE (BOYXBOY)( TAMAMLANDI)

ARAFTA KARAR

       Yaşadığımız zamanı her zaman biz yönetemesek de son sapakta olaylara şekil verebilenlerden olmak gerek. Bu düşünce ile hayatım için biçilen yaftaya her dem son şekli ben vermeye çalışmışımdır. Bu benim yaşama bıraktığım iz , beni dünyaya hatırlatan bir işaret. Bir hikayesi olmalı insanın dinlenmeye değecek kadar güçlü ve kendine özgü. Bu yüzdendir yaşamda bırakmaya çalıştığım izler galiba. Arif beyin evrakları alıp gitmesinin üzerinden bir hafta geçmeden Haşmet hoca göz altına alındı. Aslında Arif savcının bu kadar hızlı olmasını beklemesem de tevkif edilirken Haşmet hocanın yüzündeki ifadeyi görmek büyük bir zevkti. Bahar bitip yazın ilk emareleri İstanbul'a yerleştiğinde başlayan finallerle birlikte okuldaki eylemlerde hız kazanmış , istisnasız her gün birileri zarar görür hale gelmişti. Bu sırada Betül de solcu guruptan ayrılmış kendini derslerine vererek benimle beraber üsten ders alıp okulu erken bitirmek için çok çalışmaya başlamıştı. Ama kimse fark etmese de benim bildiklerim ışığında gördüğüm askerin ayak seslerinin verdiği tedirginlik beni daha da şüpheci ve gergin hale getirmedi desem yalan olur. 1980 yılında gerçekleşecek askeri ihtilali ve sonuçlarını bilmek şimdiden kendimi ve Ertuğrul'u korumak adına harekete geçmemi gerektiriyordu. Bu yüzdendi her halde reise fazladan yüklenip okulu bitirmesi için gayret göstermem. Neyse ki reis fazlası ile zeki bir adamdı da derslerle ilgili sıkıntı yaşamıyordu. Haşmet hocanın gidişi ile yerine gelen Alim hoca sayesinde derslerimizi daha rahat halledebilmiştik. Reis son sınıfa geçerken ben de 3. sınıfa geçmiştim. Nasıl diye sorarsanız bunu kendime hakaret sayarım, zira üstten aldığım dersler ve ekstra çalışmamın meyvesiydi hepsi. Osman abiler de bu rüzgardan nasiplerini almış ve ev ile dükkanı bırakıp kırsala yerleşmişlerdi. Evin bir katını kiraya verirken diğer kata hiç dokunmadık. Dükkanı ise Tayfur'a işletmesi için bırakıp gelirin bir kısmını Engin'e kalanını da kendilerine gelecek şekilde ayarladılar. İstanbul'da 1-0 eksik kalmış olsam da hayatlarının sonbaharını huzurla geçireceklerini bilmek beni teselli ediyordu. Çünkü yazın bitimi ile yaşanacak olaylardan onlarında nasibini alma ihtimalleri çok yüksekti.

 Haziran ile bir de mezuniyet geçirdik. Değerli dostum Hakkı o yaz mezun olarak Tıp fakültesinin en genç mezunu olarak iftihar panosunda yerini aldı. Görülmeye değer bir mezuniyetti. Mustafa ağa 21 kırmızı gülle kutladı Hakkı'yı. Sevgili dostum iri bedenine inat küçük bir çocuk gibi mutlu ve mahçuptu. Onlar için hiç bir zaman kolay olmayacak bu yolda artık birbirlerini oldukları gibi kabul ettiklerini görmek beni çok mutlu etti.

"19 Mayıs - Ankara'da, Gençlik ve Spor Bayramı'nda kız öğrencilerin kıyafetlerinden dolayı aleyhte tezahürat yapıldı. İstanbul'da tribünlerin önünde bomba patladı. Antakya'da kız öğrencilere saldırıldı ve elbiseleri yırtıldı. MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Anıtkabir'e gitmedi.

9 Mayıs 1978 Ülkücüler, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde dersten çıkan öğrencilerin üzerine ateş açtı: 3 kişi öldü, 12 kişi yaralandı."

 Mayıs ayından medyaya yansıyanlardı bunlar sadece , bir de kamu oyunun hiç bilmedikleri vardı ki anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyordu.İşte bu şekilde biten bir senenin sonunda tekrar geldiğimiz okulda rüzgar her zamankinden sert esiyordu. Solcular ve sağcılar artık daha da uzak , daha da mesafeliydi. Nedensiz olduğuna inansam da birbirlerine nefretle bakışları taşı bile delebilecek hale gelmişti. 

.....

   Okulun başlamasının üzerinden bir hafta geçmişti ve biz ancak okula gelebilmiştik. Bu süre içinde işlerimizi sağ olsun Mesutlar halletmişlerdi. Neden derseniz Osman abilerin yanına gitmiş yerleşmelerine yardım etmiş fırsattan istifade ufak çaplı bir tatilde yapmıştık. Fakülteden içeri girerken kimi nefretle kimi gülümseyerek  bakan yüzlerin arasında biri vardı ki beni görür görmez gülümseyerek kaşlarını kaldırdı. Reise geleceğim diyerek yanına gittiğimde dostça beni kucaklayan Devin'e sıkıca sarıldım.