VE KARAR...

2.6K 227 75
                                    

   Zaman göreceli bir kavramdır, aynı zaman dilimi bulunduğu ortamdan memnun olan kişi için saniye gibi gelirken , sıkıntılı durumların içindeki biri için ise yıl gibi gelir. Geriye dönüp baktığımda Einstien bu konuda haklı da olsa ekleyecek bir sözün vardı. Zaman benim için bir nehir gibiydi ve her mevsimde hızı değişiyordu. Değişen bu zaman içinde pek çok insan tanımış, iyisi kötüsüyle pek çok insanla da yolum kesişmişti. Annemin dediği bir laf aklıma geldi:

" Kimse kötü doğmaz, her ruh dünyaya saf gelir burada kirlenir."

 Gömleğimin kolunu iliklerken yanıma gelen Osman abi ile düşüncelerim dağıldı. Tanıdığım güzel insanlardan biriydi ve onu da reis gibi geride bırakmak beni üzüyordu.

" Oğlum sivrilme tamam mı? " Osman abiyi dinlerken dudaklarım istemsizce kıvrıldı. Bu arada yanıma gelen Bekir abi elini omzuma koyup:

" Başını eğ ve çok pişmanım de."

" Sen de işe yaradı mı abi?"

" Yok vallahi hakim çok gaddardı ve pişmanlığımı göremedi." deyince koğuştaki herkes bir kahkaha patlattı. Tanıdığımdan beri sesini çok az duyduğum Ahmet ağa:

" Kerim işini bilir hem senin aklın olsa kendine kullanırdın. Bu yüzden bırakın da çocuğu hazırlansın." dedi. Ahmet ağaya gözlerimle selam verdikten sonra kravatımı bağlama işine giriştim ki bu işte ziyadesiyle beceriksizdim. Ben boynumdaki yularla uğraşırken elimin üzerinde hissettiğim bir çift elle işimi bırakıp kravatımla uğraşırken bana bakmayan reise baktım.

" Savunman yerinde , doktor raporu ve şahitte hazır , Senin tek kelime etmene gerek yok. O yüzden endişelenme." 

" Endişeli değilim reis."

" Ve oyun oynamaya gitmiyorsun, bu işi ciddiye al." dediğinde zaten yüzümü kaplayan gülümsemem daha da genişledi. Kravatımı bağlayıp son kez üzerimi düzelten reis beni inceleyerek:

" Şimdi oldu tamamsın." dediğinde ceketimi elime aldım. O sırada açılan koğuş kapısından Ümmet abi:

" Hadi Kerim gidiyoruz." deyince herkese eyvallah diyerek Ümmet abinin peşine takıldım. Koğuştan çıktığımda tüm hayatıma sığmayacak kadar duyguyu bir yılı bulmadan bu koğuşta yaşadığımı fark ettim. Kapıya geldiğimizde daha önce Mücella'nın yanında gördüğüm subay ellerimi kelepçelerken başını kaldırıp gözlerime bakarak:

" Bu sadece formalite. Ama sana bir şey sorabilir miyim?"

dediğinde soracağı soruyu tahmin etsem de istifimi bozmadan:

" Sorun tabi." dedim. Başını eğip kafasını sağa sola sallayarak doğru kelimeleri aradı.

" Şey konu savcı hanım"

"Mücella dürüst , güçlü ama bir o kadar da saf bir kadın. Eğer dikkatini çekmek istiyorsan önce ona saygı duyduğunu göstermeli ya da söylemelisin. Sonra mı küçük kibarlıklar yap zaten anlayacaktır. Eee gerisi de senin maharetine ve yüreğine kalmış"

  Subay bana nereden anladın bakışı attığında:

" Emin ol başkasının anlaması mümkün değil. Ve Mücella'yı üzersen seni ölmekten beter ederim." dediğim zaman gülümseyip başıyla beni onaylayınca hapishanenin aracına binip mahkemeye doğru yola çıktık.

.

.

.

   Şu an şaşkın bir şekilde bulunduğum mahkeme salonundaki manzara eski Türk filmlerini aratmayacak nitelikteydi. Annem olacak kadın ısrarla benim babamı öldürdüğümü söylerken karşısında tanımadığım kadın ise bu işi anam olan cadının yaptığını söylüyor , hakimde avazı çıktığı kadar susmaları için bağırıyordu. Bu manzara evlere şenlik devam ederken kır saçlı öfkeden morarmış hakim:

ZAMAN ZAMAN İÇİNDE (BOYXBOY)( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin