Azerden
Arabayı park edip durdum. Usulca bir nefes alıp arkama yaslandım. Tekrar karşı karşıya geleceğiz. Uzak durmak istediğim kadınla..aynı masada yemek yiyeceğiz birazdan.
Kapımı açıp indim arabadan. Bir araba geldi. Benimkinin siyahı. Kapıyı kapatınca Karacayı gördüm. Arabamın aynısından almış.
Kaşlarım çatıldı biraz. Niye böyle yapıyor? Niye hala bize dair umut veriyor bana..sanki her şeyi kendisi bitirmemiş gibi..
Beni gördü. Gözlerine baktım. Sonra..vücudunda gezindi gözlerim. Çok..güzel olmuş. Arkasını döndü.
Ama saklayamadı. Dolan gözlerini saklayamadı. Görüyorum gözlerindeki acıyı.
Eskiden olsa elimden ne geliyorsa yapar güldürürdüm yüzünü. Am bu sefer olmaz. Bu sefer elim kolum bağlı. Onun yüzünden. İkimizi de göz göre göre acıya hapsetti.
İçeriye girdik. Masaya ilerleyecekken Alparslanı gördüm. Fazla samimi davranıyor Karacaya. Ve bu hoşuma gitmiyor. Kıskanıyorum. Nolursa olsun sevdiğim kadındı o benim. Hala karım.
Beline koydu eline baktım. Kıracağım. O elini en kısa zamanda kıracağım. Dudakları değdi Karaca'nın tenine. Benim iki yıldır dokunmadığım kadına dokundu.
Elim yumruk halini alırken Karaca'nın bakışlarını gördüm. Ellerimi gevşettim zorla. Onu kıskandığımı düşünmesini istemiyorum. Bize dair umudu olsun istemiyorum..mutlu olsun sadece. Bize layık gördüğü mutluluğu yaşasın.
Onlara bakmadan masaya geçtim. İlyas ayağa kalktı. Elini tutup sıktım. Bezhata da başımla selam verdim. "Sende hoşgeldin Azer." Alparslana döndüm. Gel aslanım gel benimde belimi tut öp bakalım neler oluyor sana. Başımı salladım.
Karaca'nın yanına oturdu. Sabırla bir nefes aldım. Masaya bakınca bana da bir tek Karaca'nın karşısı kaldı. Gözlerime bakmadı. Başını önüne eğmiş bekliyordu sadece. İlerleyip sandalyeyi çektim. Oturdum sonrada. Camdan dışarıya baktım. İlyas bizim adımıza da sipariş verince onlara döndüm. Mümkün olduğu kadar bakmadım Karacadan tarafa. "Yarın gece bir teslimat varmış. Biliyorsunuz dimi?" Başımı salladım.
Karaca döndü. O da benimle aynı tepkiyi verdi. İstemiyorum onun gelmesini aslında. Bu işlere bile neden girmiş bilmiyorum. Bana diyordu hep bırak diye..şimdi o da bir parçası olmuş. Hiç istemedim onun bu işlere bulaşmasını. Çoktan batmış ama o da bu pisliğe.
Yemekler gelince herkes yemeye koyuldu. Gözlerim Karacayı buldu. Elleri titriyor. Yemek de yemiyor. Kilo vermiş zaten..
"İyi misin Karaca? Beğenmediysen başka bir şey söyleyeyim?" Olumsuz salladı başını. Zoraki bir tebessüm oluştu yüzünde. Alparslan masadaki elini tuttu.
Kıskandım. Benim yerime başkası elini tuttu diye çok kıskandım. Gözlerine benim gözlerim değil de başkasının gözleri değiyor. Bunu da kıskandım. İçimde ki öfke.. özlemle yarışıyor. Hangisi galip çıkacak bilmiyorum.
"Karaca yemekten sonra konuşalım mı biraz? İkimizi de ilgilendiren bir konu." Karaca Alparslana döndü. Anlamaya çalıştı ne olduğunu. Elini Alparslanın elinden çekti yavaşça. "Alparslan yine aynı konuyu açacaksan açma. Düşüncemi söyledim sana hala daha da geçerli. Lütfen." Önüne döndü. Bana bakınca bakışlarımı yemeğime düşürdüm.
Ne konuşacaklar ki? Daha önce ne dedi Karacaya? Rahatsız ediyor Karacayı. Belli yüzünden. İstemiyor ama kırmadan söylemeye çalışıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİK
Teen FictionKaracanın azeri vurduğu geceden başlıyor hikaye. Hep yazmak istediğim ama bir türlü fırsat bulamadigim seneryo. Severek başlıyorum yazmaya. Karaca yaptığı secimle hayatına yön verdi. Tabiki azerin de hayatına yön verdi. Bakalım bu seçimler ikisini n...