Karacadan
Her yerim karanlık. Ne yöne dönersem döneyim karanlık karşılıyor beni. Bu ormandan çıkmam lazım ama..yolu bulamıyorum.
Azerin sesini duydum sonra..etrafıma baktım. İlerde görünce içime gelen rahatlamayla gülümsedim.
Ona doğru bir adım attığım sırada üç el silah sesi duydum. İrkildim. Yüzümdeki tebessüm giderken gözlerimi kapattım.
Açtığımda terasta buldum kendimi. O gecede. Azer yerde kanlar içinde yatıyor yine..gözlerim yavaşça elime düştü. Silahı görünce gözümden aşağı sıcak bir damla yaş aktı. Olumsuz salladım başımı.
İrkilerek uyandım. Beyaz bir ışık vuruyordu yüzüme. Gözlerimi kıstım. Yüzümde hissettiğim ıslaklıktan rüyamda değil de gerçekte de ağladığımı anladım.
Sakince bir nefes alıp geri yattım. Elimi başıma getirip ovaladım yavaşça. Az önce aniden kalktığımdan omzum ağrımaya başladı. Unutmuşum ben onu..
Buraya nasıl geldiğimi de hatırlamıyorum gerçi..Azer vardı en son yanımda. Git demiştim ama.. gitmedi biliyorum.
Ben düşünürken kapı açıldı. Amcam önde sadiş de arkasında odaya girdiler. Tabi onların arkasından da İlyas abiler girdi. Alparslan telaşla yanıma geldi. "İyisin dimi? Çok acın var mı?" Onun telaşla sorduğu sorulara karşılık veremezken amcamın gözleri Alparslanın üzerine gitti. Kaşları çatık baktı.
Behzat abi durumu anlayıp aldı Alparslanı. Amcama döndüm. "İyi misin kızım? Doktor gelir şimdi zaten. Ağrın falan var mı?" Olumsuz salladım başımı. İlyas abilerin arkasına baktım.
Azeri bekliyorum. Belki ben uyurken beklemiştir burada. O da girsin odaya diye baktım ama gelmedi. İlyas abi geldi abime. "Bunu yapanların peşine düştük merak etme." Başımı salladım. "Merak etmeyin bir şey yok. Sıyrık sadece. Bana bir şey olmaz korkmayın. Defalarca denedim olmadı. Yanlışlıkla ölmem herhalde." Kısık sesle söyledim ama duydu sanırım hepsi. Doktor geldi o sırada. "Geçmiş olsun Karaca hanım. Her şey gayet iyi gidiyor istediğiniz zaman çıkış yapabilirsiniz." Bunu duymayı bekliyordum zaten.
Doğruldum yavaşça. Sadiş yanıma geldi. Odadakilere döndü sonra da. "Hadi çıkın da kız üstünü değiştirsin." Başını salladı hepsi. Onlar gidince getirdikleri çantadan kıyafetleri alıp üzerime giydim. Yatağa oturdum yavaşça. Sadiş geldi yanıma.
"Kim geldi ben ameliyatdayken? Annem falan burada mıydı?" Bana döndü. O da gelip yanıma oturdu. Elini sırtıma koyup sıvazladı yavaşça. Başımı öptü sonrada. "Azeri merak ediyorsan.. buradaydı. Seni de o yetiştirmiş zaten Salih söyledi. Ameliyatten gitti ama..amcanla dışarda konuştular biraz." Kaşlarımı çattım. Ayağa kalktım.
"Ne demek o? Ne konuştular?" Bilmiyorum anlamında salladı başını. Odadan çıktım. Dışarda bekliyordu hepsi. Amcama döndüm. "Biraz konuşalım mı yanlız?" Yüzümü inceledi. İlyas abileri bakıp olumlu salladı başını. Benimle birlikte çıktı hastaneden. Arabanın yanına gidince ona döndüm. "Ne konuştunuz Azerle amca? Bir şey anlatmadın dimi?" Gözlerine baktım sorgular gibi. Bakışlarını kaçırdı benden. Anlatmış. Nefeslerim hızlanırken konuştum. "Ne? Ne anlattın amca?" Başka yere baktı.
"Çok bir şey değil. Bir kısmı sadece..ondan sonra mutlu olmadığını söyledim. Seni suçlamaması gerektiğini..bir de..en son ki yaptığın şeyi anlattım biraz." Gözlerim dolarken olumsuz salladım başımı. Arkamı döndüm. Kontrol et kendini Karaca. Amcan o senin..seninle ilgilenen hayatta kalmanı sağlayan adam. Sesimi sakin tonda tutmaya çalışarak konuştum. "Niye amca ya? Niye anlatıyorsun? Ben Azer benden soğusun, unutsun diye elimden gelen her şeyi yaparken sen niye bunları anlatıyorsun ona?" Gözlerime baktı. Ani hareketlerimden omzum da sızı başlarken umursamadım. "Daha fazla hayata küsmeni istemiyorum çünkü kızım! Daha fazla gözlerimin önünde ölümle savaşmanı istemiyorum! Acaba ne zaman kalbi duracak, ne zaman ölüm haberini alacağım diye düşünmek istemiyorum!" Dudaklarımı birbirine bastırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİK
Dla nastolatkówKaracanın azeri vurduğu geceden başlıyor hikaye. Hep yazmak istediğim ama bir türlü fırsat bulamadigim seneryo. Severek başlıyorum yazmaya. Karaca yaptığı secimle hayatına yön verdi. Tabiki azerin de hayatına yön verdi. Bakalım bu seçimler ikisini n...