BÖLÜM 38

499 51 77
                                    

Karacadan..

Koltuktan destek alıp yavaşça ayağa kalktım. Akın yanıma geldi gülerek. Azer de yorulup bıraktı Yılmaz'ın peşini.

Yılmaz yüzünde heyecanlı tebessümle bize doğru döndü. "Ulan ilk defa abimden dayak yemeden kurtuldum yaa! Valla şaşkınım." Dayak yemedi ama her an Azer tekrar atağa geçebilir. Resmen abi ben çok kaşınıyorum, nolur beni kaşımadan bırakma diyor.

Akın sessizce seslendi ona. "Sus oğlum işte kaşınma lan! Adam bırakmış seni has." Yılmaz gülerek ve nefes nefese salladı başını. İki parmağıyla ağzına hayali fermuar çekti. Azerde başını gülerek iki yana salladı. Bize döndü. "Bak safıma bak sen. Sevinme oğlum hiç o dayak yenecek. Sadece şuan karım gidiyor diye bıraktım peşini. Ara, delik ara kendine." Yılmaz'ın yüzü düşerken biz güldük. Azer yanıma geldi. Akın da Yılmaz'ın yanına gitti. Evden çıkmak için hareketlendiler. Akın birkaç tavsiye verdi bu sırada Yılmaz'a.

Azere döndüm. "Bak ya hain kayınçoya bak tavsiye veriyor bir de. Ulan ilk onu halledeceğim aslında da dua etsin abin." Güldüm. Sarılıp başımı göğsüne yasladım. Saçlarımı öptü o da. "Bir yolunu bulup yanıma gel olur mu? Kokunu alarak uykuya dalayım.." Geri çekildi vücudunu benden ayırmadan. Yüzüme baktı. "İstersen en korunaklı yerde ol. Etrafın denizle çevrili olsun..veya ateşle. Ben yine de sana gelirim.." Tebessüm edip başımı salladım. Dudağının kenarına ufak bir buse kondurdum. "Şüphem yok." Eğilip dudaklarımızı birleştirdi. Gözlerimi kapattım usulca. Elimi yanağına getirdim.

Ayrılınca sıkıntılı bir nefes aldı. Elini yanağıma koydu. Baş parmağıyla hafifçe okşadı tenimi. Anlımı öptü. "Gitmemiz lazım artık. Amcamlar eve dönmeden orada olalım anlaşılmasın bir yere gittiğimiz." Kolunun altına aldı beni. Birlikte evden çıktık. Akın bize döndü. Sonra da Yılmaz'a. "Kardeşim sen merak etme ben arkandan bütün duaları okuyacağım. Helvanı da istediğin gibi yaptırıp dağıtırım. Gözün arkada kalmasın." Yılmaz başını sallayıp akına sarıldı.

Sandığımdan daha iyi anlaşıyorlar, ve bu benim inanılmaz hoşuma gidiyor. Çok değil iki yıl öncesine kadar saf düşmandı hepsi. Şimdi ise her şey çok daha farklı. Başımızda ki belalardan kurtulunca çok daha iyi olufak hayatımız.

"Amcaya dikkat edin. Depoyu duyunca gözü dönmüş gibi etrafa saldıracak. Karaca'nın yaptırdığını da anlayacak tabi. En ufak bir şey beni arayın. Oyun sizden önemli değil." Akın başını salladı. Bende aynı şekilde onayladım onu. Azer elimi bıraktı yavaşça. Hiç istemiyor göndermeyi. Bende istemiyorum. Son bir gün ama. Bitmek üzere. "Yılmaz burağa söyle bir araç takip etsin eve gidene kadar. Yolda belli olmaz." Fazla evham yapıyor.

Yanına gidip yavaşça sarıldım. "Bize bir şey olmaz merak etme." Saçlarımı öptü.

Akın arabaya gidip binince bende ilerledim. Binmeden önce durup Azere baktım. Kaşları hafif çatıktı. Usulca salladı başını. Hafifçe tebessüm edip bindim arabaya.

Çukura geldik kısa sürede. Evin bahçesine girip bahçeye geçtik. Tam zamanında gelmişiz sanırım. Bizden birkaç dakika sonra da amcamlar geldi. Salih amcam yorgunca arabadan inerken, amca var olan öfkesiyle inip sertçe kapattı kapıyı. Bahçe de gezdi gözleri. Koltuğa oturdum rahatça. Bakışları beni bulunca elleri yumruk halini aldı. Depo olayında benim veya bizim bir parmağımız olduğunu anladı tabi. Gelmek istedi yanıma ama telefonu çaldı.

SESSİZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin