BÖLÜM 10

841 55 69
                                    

Karacadan

Etrafım dönmeye başlarken gözlerimi sıkıca kapattım. Göğsümdeki acı katlanarak artmaya başlarken Azerin sesini duydum. "Noluyor lan burada? Senin ne işin var oğlum burada?" Yanımıza doğru gelirken yere kaydı gözleri. Olduğum yere.

Yavaşladı. Kaşları çatıldı. Yiğite döndüm. "Yiğit.. gönder onları..buradan.." Başını salladı. Beni yavaşça bırakıp ayağa kalktı. Savaşın kolunu tutup itti Azere doğru. "Hemen çıkın bu bahçeden!" Azer gözlerini benden alıp Yiğite döndü. Sonra da savaşa başıyla işaret etti.

Savaş giderken Azer hala yerinde kalınca başka yöne baktım. Elimi göğsüme getirip nefes almaya çalıştım.

"Noluyor bu halin ne? Nesi var?" Bana doğru gelmek istedi ama Yiğit önüne geçti. Diğer korumalarım da geldi yanlarına. Azerin önüne dizildi hepsi. "Lan oğlum çekilin şuradan beni uğraştırmayın. Karaca iyi misin? Noluyor?"

Sesler uğultu gibi gelirken gözlerim yavaşça kapanmaya başladı. Azere baktım. İki tane var..

Daha fazla duramadım. Yere doğru yığıldım. Yiğit yanıma geldi hemen. O başımda bir şeyler söylerken ambulans sesleri duydum.

Sonra..Azerin sesini de duydum. Yanıma gelip dizinin üzerine çöktü. Korumaları geçti sanırım bir şekilde. Omuzlarımdan tutup kucağına doğru çekti yavaşça. "Karaca duyuyor musun beni? Bu halin ne? Lan oğlum bir şey desene niye böyle?" Yiğit sustu sadece.

Ambulans ekipleri geldi. Başka bir araba sesi daha duydum ama..kim bilmiyorum.

Yüzüme oksijen maskesi takıldı. Sedyeye alındım sonrada. Gözlerim kapanırken elimde hissettiğim elle çok az açıp baktım. Azeri gördüm. Telaşlıydı az öncenin aksine. Belli etmek istemiyor ama ben anlıyorum gözlerinden.

Ben ambulansa alınınca elimi bırakmak zorunda kaldı. İstemedi ama..amcam geldi sanırım. Azeri geçip yanıma bindi. Gözlerim Azerde kaldı.

Çok hafif tebessüm ettim..eğer gitmek zorunda kalırsam..en azından onu son kez görmüş olacağım.

Vücudumdaki ve göğsümdeki ağrılar dayanılmaz olmaya başlarken gözümden aşağı bir damla yaş süzüldü. Ambulansın kapıları kapandı. Amcam tuttu elimi. "Karaca..karacam..iyi misin? Bir şey olmasın nolur.." Gözleri doluydu amcamın.

Ona da çok zarar verdim. Her ölümün kıyısına geldiğimde o kurtardı..hayatta tuttu beni. Ama her halimi gördü. Kaybetme korkusunu en çok ona yaşattım..hemde defalarca.

Gözlerimi ondan çekip ambulansın tavanına diktim. Canım daha çok yanmaya başlarken vücudumu kasıldı. Hastaneye kadar ne kadar acı çektim bilmiyorum.

Doktorlar geldi hemen başıma. Amcam benim doktoruma haber verdi. O da gelince müdahale odasına alındım. İlacımı sıvı olarak serumuma enjekte ettiler.

Bir gün bunun olacağını biliyordum. Daha kötüleri de olacak. Sonunda..sonunda da öleceğim.

Ağrılar dinmeye başlarken doktorum geldi yanıma. Amcam da girdi arkasından. Başıma dikildi ikiside. Önüme döndüm.

Burada olmamın sebebi..en son ama en etkili darbem. Kalbime sıktığım kurşun.

Ölmemiştim çünkü ıskalamıştım. Ama yine de tehlikeli bir yerdeydi kurşun. Ameliyat oldum. Kurşunun bıraktığı hasar büyüktü. Bir sekide toparladılar ama..kurşunu alamadılar.

Onu oradan almak demek benim ölüm fermanımı imzalamak demekti çünkü. Kurtulma olasılığım da vardı tabi.

Azer yoktu. Ben onu öldürmüştüm. İstemedim ameliyatı. Belki ameliyatta ölebilirdim ama..ya kurtulursam diye düşünmüştüm. Azer yoksa Karaca da yoktu..

SESSİZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin