BÖLÜM 16

888 57 69
                                    

Karacadan

Başımı arkaya yasladım. Şirkete doğru giderken telefonum çalmaya başladı. Ekrana bakınca İlyas abinin adını gördüm. Kaşlarım çatıldı yavaşça. Açtım bekletmeden.

"Alo günay-" Daha cümlemi bitirmeden sözümü kesti. Sesi de çok memnun değil gibi ama..

"Karaca şirkete gel hemen. Konuşmamız gerek." Dudaklarım aralandı cevap vermek için ama telefon kapandı. Noluyor acaba yine? Büyük masayı öğrenmiş olabilirler mi? Sanmıyorum ama..başka da bir şey yok.

Araba şirketin önünde durunca kapıyı açıp indim. İçeriye girip odamın olduğu kata çıktım. Kapıyı açar açmaz İlyas abiyle Behzat abiyi gördüm zaten. İkiside bana döndü kaşları çatık halde. Durup ellerimi kaldırdım. "Noluyor? Niye öyle bakıyorsunuz?" Kapıyı kapatıp içeriye girdim tamamen. Çantamı kenarı bırakınca İlyas abi girdi söze. "Nereden geliyorsun?" İmadan anladım tabi. Büyük masa gitmiş kulaklarına.

Lafı dolandırmadım bende. "Büyük masanın lideri davet etti dün. Benim fikirlerime çok önem veriyorlarmış. Kırmadım bende gittim." Alayla konuşmam hoşlarına gitmedi. Behzat abi ayaklandı. "Kızım senin kafan mı güzel? Koskoca masa niye kafa tutuyorsun gidip? Ya sana orada bir şey yapsalar hiçbirimizin haberi de yok!" Masama gidip yaslandım. Ne yapayım diye baktım. "Hiç bir şey yapamazlar ayrıca. Yani tabi istiyorlarsa bir denesinler ama.." Birbirlerine baktılar. Olumsuz salladı ikisi de başını. İlyas abi bana döndü. "Belli olmaz bunlara. Her yerde elleri kolları var. Korumasız hiçbir yere gitme sakın." Başımı salladım.

Odamın kapısı çalınca odaya döndük. Açılınca Azeri gördüm. Yüzüm düşerken yaslandığım yerden doğrulup masamın koltuğuna gittim. "Beyler sizin işiniz yok galiba? Hepiniz burada olduğunuza göre." Azer ne oluyor diye yüzüme baktı. Daha yeni geldi tabi. "Var işimiz. Onun için burdayız. Akşam limanda teslimat olucak hep birlikte orada olacağız. Bir de şu erdenetleri konuşalım artık. Niye bize savaş açtılar öğrenelim." Doğru onlar vardı bir de. Amcayla is birliği yapıyor olabilirler mi? Behzat abiye döndüm. "Bize saldıran Amcaymış. Şu Cumali Koçovalı." İlyas abi şaşkınca yüzüme baktı. Akrabayız biz neden saldırsın dimi? Onun da kanı bozuk demek ki..

"İyide neden? Azer daha yeni geldi buralara tanımıyor bile. Üstelik sende oradaydın. Mantıklı gelmiyor bu." Arkama yaslandım. Mantıklı geliyor aslında. Amca ortaya çıktığından beri herkes onun emri altına girdi. Bir tek kişi hariç. Ben hep ayaklarımın üzerinde durup minnet etmedim. Bunu istiyor olabilir mi? İşlerimi bozup işsiz kalmam ve onun himayesi altına girmem. Çok mantıklı düşününce.

"Ben umrunda değilim. Ona karşı çıktığım için büyük ihtimal işlerimi bozuyor. Sonunda ona sığınmam için. Böyle bir şey asla olmayacak tabiki." Azerle göz göze geldik. Usulca baktı gözlerime. Bir şeyler bekliyor gibi sanki..

İlyas abiye döndü. "Elimizde bir adam var. Salihe götürelim konuşsun işte." Kaşlarım çatıldı. Olumsuz salladım başımı. Soğuk ses tonuyla konuştum. "Bu işe girmeyin. Bu benim meselem ben halledeceğim. Herkes kendi işine baksın." Azeri tersleyince Behzat abiyle İlyas abi birbirine baktı. Kaş göz yaptılar birbirlerine. Ayağa kalktılar. "Akşam limanda görüşürüz o zaman. Karaca sende unutma dediklerimi. Korumaları arttır gerekirse." Başımı salladım. Onlar gidince Azerle kaldık odada. Ona bakmamak icin önümdeki dosyayı açtım. Gerekli yerleri okuyup imzamı atarken azerin sesini duydum. "Niye böyle davranıyorsun?" Durdum. Başımı kaldırdım usulca. Dün gece dans ederken dedikleri geldi aklıma. "Böyle davranmamı istedin. Bende sana uyuyorum. Sen böyle demedin mi ben mi yanlış anladım?" Olumsuz salladı kafasını. Ayağa kalktı. "Şu halimize bak Karaca. Ne kadar yara aldığımıza bir bak. Kendimi geçtim..sen acımadan kalbine sıkmışsın. Daha ne olsun istiyorsun? Birlikte olursak daha fazla zarar göreceğiz. Bu olmasın istedim sadece." Arkama yaslanıp güldüm.

SESSİZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin