Azerden
İlerde bar taburesinde oturan kadına baktım. Unutmak istemiş o da. Aynı benim gibi her şeyi kafasından atmak istemiş.
Keşke öyle bir imkanımız olsa..her şeyi silebilsek..ve tekrar bir ihtimalimiz olsa..
Etrafına baktım. Yanında kimse yok ve buraya baya baya sarhoş olmaya gelmiş. Kaşlarımı çattım. İlerdeki erkek grubuna baktım. Karacaya bakıyordu içlerinden bir tanesi.
Usulca bir nefes alıp ilerledim. İnsanların arasından geçip bar kısmına ilerledim. Karaca'nın yanındaki tabureye oturdum. Bana döndü gözleri.
Bir zamanlar.. canımı vereceğim gözler. Hep cesur bakıyordu o gözler bana. Ama şimdi.. sönmüş sanki. Ne cesaret kalmış..ne de hayat ışığı. Tükenmiş yavaş yavaş. Neden burada olduğunu sorguladı tabi.
Yeniden başlama şansımız olsaydı ne olurdu acaba? Denedim. Tebessüm etti. Uydu bana ama..çok sürmedi. Ne yaşamış ben yokken bilmiyorum ama bir an bile acısını unutmuyor.
En ağır içkileri içse bile..
Onca cümle arasından sadece bir tanesi kaldı aklımda. Bir gün istesen de istemesen de vazgeçmek zorunda kalacakmışım.
Kaşlarımı çattım. Yanımdan geçip gitti.
Ne demek şimdi bu dediği? Ben vazgeçmek zorunda olsam..ta o zaman düşmanken yapardım bunu. Ama istemedim. Yapamazdım çünkü. Ne ara olduğunu bilmiyorum ama Karaca benim kalbim olmuştu bile. Biz ne kadar inkar etse de..Ne zaman konuşmaya çalışsak ölüm kelimesini düşürmüyor ağzından. Acaba benim bilmediğim bir şey olabilir mi?
Bu soruların cevabını burada oturup alamam. Karacayla konuşmam lazım. Artık ne olucaksa olması lazım. Daha fazla geç kalamayız buna.
Ayağa kalkıp benden çıktım mekandan ama gitmiş sanırım. Arabamı istedim. O gelince de binip Karaca'nın evine doğru döndüm. Elime başıma yasladım.
Hayatım hep zordu.. küçükken de şimdide..ne yaptık ki bunları yaşamak zorunda kaldık? Bu kadar mutsuzluk sınavımız mıydı bizim?
Belki o gece.. yapmasaydı..en hasarla çıkabilirdik bu savaştan. En azından varımı yoğumu ortaya koyardım. İkimizi de çıkarırdım ben o cehennemden. İzin verseydi eğer..yapardım.
Korurdum onu..kimse zarar veremezdi. Kendinden bile korurdum. Bilmesi lazımdı..kendine zarar verdiğinde benim canımın daha çok yanacağını bilmeliydi.
Bir tek şey istedim ondan..beni dinlemesini.. dinlemeyi bırak beni duymadı bile. Bağırdım ama yine de duymadı..sağır olmuştu o gece bana.
Evin önüne gelince arabayı durdurdum. Başka bir araba daha var ama Karaca'nın ki hariç. Kaşlarım çatıldı. Bu saatte kim gelmiş olabilir ki? Arabadan indim.
Korumalar beni görünce gelmek istedi ama Karaca'nın yanında duran çocuk durdurdu onları. Yanlarından geçip eve ilerleyecekken korumanın sesini duydum. "Karaca hanım bahçede." Durdum. Başımı sallayıp bahçeye doğru ilerledim.
Nasıl konuşacağız..nereden başlayacağız bilmiyorum ama artık halletmemiz lazım bazı şeyleri. Biz susarız belkide gözlerimiz konuşur. Anlarız biz birbirimizi çünkü..
İlerde gördüğüm Karacayla yanındaki adama baktım. Alparslan. Kaşlarım hafif çatılırken Karacayla göz göze geldik. Sonra Alparslana döndü. Bu çocuğun burada ne işi var acaba bu saatte?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİK
Teen FictionKaracanın azeri vurduğu geceden başlıyor hikaye. Hep yazmak istediğim ama bir türlü fırsat bulamadigim seneryo. Severek başlıyorum yazmaya. Karaca yaptığı secimle hayatına yön verdi. Tabiki azerin de hayatına yön verdi. Bakalım bu seçimler ikisini n...