BÖLÜM 20

871 55 61
                                    

Karacadan

Huzurun ta kendisi Azer. Onun yanında hep rahat nefes alıyorum.

Kalbinin sesi yatıştırdı biraz içimdeki acıyı. Eli saçlarımı buldu. Okşadı yavaşça. Burnunu saçlarıma gömdü. Gözlerimi kapattım. Hala titreyen sesimle konuştum.

"Behzat abi nasıl?" Yorgun bir nefes aldı. Anladım. Başını başıma yasladı. "Sen nasılsın? Hastaneden sonra bir şey olmadı dimi?" Yavaşça geri çekildim. Önüme gelen saçımı geriye attım. Yüzüme baktı. "Olmadı merak etme. İyiyim.." Başını salladı. Elini yanağıma koydu. Baş parmağı usulca sevdi yanağımı. Başımı eline doğru yatırdım. "Çukura gittim. Adamı da getirdim yanımda ama konuşamadan uzaktan hallettiler." Elini çekti. Kaşları çatıldı. Araya girmesine izin vermeden devam ettim. "Anlattım her şeyi ama amcam inanmadı tabiki. Akın biliyor ama. Amca telefonla konuşurken duymuş her şeyi. Bizim yanımızda yani. Amcama da biraz rol kesmek zorunda kaldım." Sinirli. Şuan bir şeyler yapamıyor olmak çaresiz bırakıyor onu. "Bir de amca erdenetlerin şirketini basmış. Güya bizim için hesap sormuş ama.."

Düşündü. İnanmadı o da tabi. "Ortak çıkarlar için iş birliği yapıyor olabilirler mi?" Düşündüm. Olabilir. O adamdan her şey beklenir. Tekrar o konuştu. "Çukurdan sonraki işin neydi? Nereye gittin?" Bakışlarımı kaçırdım. Dikkatle izledi yüzümü. "Akşam.. öğrenirsin." Kaşları çatıldı tekrar.

Bahçeye girmek için arkamı döndüm ama kolumu tuttu yavaşça. Beni kendine döndürdü. "Karaca tehlikeli bir şeyler yapmıyorsun dimi?" İki yana salladım başımı.

Cambaz gibiyim..incecik bir ipin üstünde durmaya çalışıyorum. Aşağısı..uçurum. Düşersem bir daha gözlerimi açamayacağım kadar karanlık. Dayanmaya çalışıyorum.

Eğer karşıya geçebilirsem hayatta kalacağım. Ayaklarımın altını kesiyor ip..rüzgar ben düşeyim diye an kolluyor ama dayanıyorum..yaşamak için dayanmam lazım.

Bahçeye ilerledim. Behzat abi öylece oturuyordu. İlyas abi gelenlerle ilgileniyordu. Namaz saati gelince ayaklandı herkes. Ömür geldi yanıma. Koluma girdi yavaşça. Fadik teyzeleri gördüm. Behzat abiye başsağlığı dilediler. Arkasını dönünce beni gördü.

Yüzüne hem öfke hemde hüzün çöktü. Bakışlarını kaçırdı benden. Savaş girdi koluna.

Azerler önde biz arkalarında ilerledik mezarlığa. Tabut mezarın kenarına koyuldu. Kızın annesi ve babası ağlayarak yere çöktüler. Ömür kolumdan çıkıp yanlarına gitti. Olduğum yerde öylece baktım olanlara.

Annesi sinir krizi geçirdi. Kör bir kurşun kızını buldu sanıyor..halbuki Behzat abi hedefti..o da onun yanında olduğu için hedefler arasındaydı.

Diyemedim ki..benim yüzümden diye. Benim kanı bozuk ailemden biri yüzünden diyemedim. Gözümden bir damla yaş süzüldü.

Behzat abi açtı tabutun kapağını. Kadının kardeşiyle birlikte aldılar içinden. Behzat abi kazılmış mezarın içine girdi. Yavaşça bıraktı oraya sevdiğini.

Sessiz göz yazları süzüldü yanağımdan. Hüngür hüngür ağlamak istiyorum. Oturup çocuk gibi ağlamak istiyorum..

Başımı önüme eğdim. Dişlerimi sıkılmaktan ağrırken gözlerimi sıkıca kapattım.

Azerden sonra birçok kez bu kabusu gördüm. Aynı yere Azeri koyuyordum..onu sonsuza dek yitiriyordum.

Ellerimle vurmuştum..ellerimle öldürmüştüm..ellerimle gömüyordum.

SESSİZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin