Karacadan...Fadik teyze gözlerini benden çekip azere döndü. Onu beklemiyordu sanırım burada. Ona doğru gittim bir adım. "Ne demek o? Ne..ne demek çağırmazdım? Kendi geldi o. Kendi gelmedi mi? Siz mi çağırdınız?" Bana döndü. Ağzından kaçırdı sanırım. Gözlerini kaçırdı benden. Akın yanımda bir şeyler söylerken nefes alışverişlerim hızlandı.
"Cevap verin bana. Ben size geldim..ailemle bütün bağları kopardım dedim. Olanları anlattım. Kimseyi istemiyorum dedim..siz beni dinlemediniz. Onu çağırdınız. Dediğim halde hemde öyle mi?" İki yana salladım başımı. Arkamı döndüm onlara. Ellerimle başımı sıkıştırdım. Bir ağrı girdi aniden. Gözlerimi sıkıca kapatıp bekledim geçmesi için. Azerin sesini duydum. "Anne sen o kadını nasıl çağırırsın ya? Şeytanın ta kendisini düğünümüze davet etmişsin sen! Senin yüzünden mi yaşadık tüm bunları biz?" Azerin sesi giderek yükselirken gözlerimi açtım. Etrafima baktım. Fadik teyzeye döndüm sonra. Ne diyeceğini bilemeyerek baktı yüzüme.
Kadının ne suçu varki? Acımış demek ki bana. İyilik yapmak istemiş. Ailem yanımda olsun..en azından biri olsun sahipsiz kalmayayım istemiş..
Ama benim ailem durur mu? Durmaz ya. Benim ailem ne kötüymüş de ben görmemişim.
Akın geldi yanıma. Gözümden akan yaşla ona baktım. "Niye böyle oluyor akın ya? Niye bizim ailemiz çok kötü?" Bir şey demedi. Manzaraya döndüm. Kırk kat yabancı bile iyiliğimi istiyor..kanından olduğum insanlar kötülüğümü. Önüme bakarak konuştum. "Bu aileyi hak edecek ne yaptık ya? Biz kimin ahını aldık?" Fadik teyzeye döndüm. Tepkimi bekler gibi baktı yüzüme. Yanına gittim. Sarıldım usulca. Bir şey demedi. Geri çekilip yüzüne baktım. "Sen haklısın. Haklısın ama yapamam. Onu bırakamam. Beklerim ama..beni affetmeni beklerim ben. Elimden ne geliyorsa da yaparım." Gözlerindeki yumuşamayı gördüm ama yüzüne yansımadı. Mesafeli davrandı yine. Geri çekti kendini.
Azere döndüm. Öfkeliydi annesine karşı. Ben Fadik teyzeye öfkeli değilim ama. Ben kendime, kendi aileme öfkeliyim.
Bahçe çıkışına ilerlerken Fadik teyzenin sesiyle durdum. Ona doğru döndüm. "Seni affetmeyi çok denedim kızım. Bin tane sebep uydurdum ama bir türlü yapamadım. Artık çabalamayı bıraktım. Belkide kader böyledir. Kader de sizin birleşmeniz yoktur." Azere döndüm. İki yana salladı başını.
Bizim onunla kaderimiz çok güzel. Başarabilirsek.. çok güzel olacağız biz.
Bahçeden çıktım. Arabaya ilerlerken akın koştu arkamdan. Diğer yanımda da Azer. "Akın bize biraz izin verir misin?"
Gözümden süzülen yaşla ona döndüm. Yavaşça sarıldım. Saçlarımı sevdi eli. "Yoruldum Azer. Ailemden yoruldum.. yaşadıklarımızdan yoruldum..bir şey yap ne olur. Bir şey söyle bana. Sen ne dersen inanırım ben." Usulca bir nefes aldı. Geri çekilip yüzüme baktı. Yorgunca baktım bende. Elinin birini yanağıma getirdi. Usulca sevdi. "Çok mutlu olacağız. Bunu başaracağız Karaca. Çok az kaldı. Ben pes etmeyeceğim sende sakın etme tamam mı?" Hafifçe tebessüm ettim. Anlımı öptü. Çatallı sesimle konuştum. "Söz..söz veriyorum asla vazgeçmeyeceğim bizden." Gülümsedi. Sarıldı sıkıca. Bahçe de bizi izleyen savaşla Fadik teyzeyi gördüm. Fadik teyze iki yana salladı başını. Savaş kolunun altına alıp eve götürdü.
Ayrıldım Azerden. Akın geldi yanımıza. "Şimdi ne söylenir bilmiyorum ama..özür dilerim. Ailem adına. Koçovalılarda aile çok önemliydi..bir zamanlar. Dedemin olduğu zamanlar.. babamın olduğu. Ama görüyorum ben biz aile olmayı bilmiyormuşuz ki..onu korumayı bilelim." Azer elini akının omzuna koydu. Hafifçe vurdu iki kere. Bana döndü. "Gidelim mi artık Karaca?" Akına başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİK
Teen FictionKaracanın azeri vurduğu geceden başlıyor hikaye. Hep yazmak istediğim ama bir türlü fırsat bulamadigim seneryo. Severek başlıyorum yazmaya. Karaca yaptığı secimle hayatına yön verdi. Tabiki azerin de hayatına yön verdi. Bakalım bu seçimler ikisini n...