Karacadan
Azerin gözleri kapıya giderken bende o tarafa döndüm. Hızır Ali'nin arkasından giren Alparslan'ı görünce vücudumu tamamen o tarafa döndürdüm.
Kaşlarım çatıldı hafiften. Hızır Ali her zamanki neşeli haliyle geldi yanıma. "Merhaba Azer. Karaca kavalyem yok diyordun ya buldum sana ben. Benim yakışıklı kuzen olur gibi." Göz ucuyla Azere döndüm. Alparslana bakıyordu pür dikkat. Olumsuz salladım başımı.
"Benim geleceğim kesin değil. Alparslan başka biriyle gitmek ister hem dimi?" Bana döndü gözleri. Yaslandığı yerden doğrulup bana doğru geldi. "Yoo giderim seninle. Gelmezsen bende gitmem zaten. Sorun yok yani." Zorlayacaksın yani bütün her şeyle.
Sakince nefes almaya çalıştım. Dudaklarım aralandı bir şeyler söylemek için ama Azer benden önce davrandı. "Sen kendine başka bir hanımefendi bulacak gibisin Alparslan kardeş. İki ortak gideceğiz Karacayla." Çatılı kaşlarım düzeldi yavaşça. Şaşırdım evet..yani bunu yapmasını beklemiyordum. Belki alparslana bir kafa atar sonra da gider diye düşündüm ama..
Bana döndü gözleri. Onay ister gibiydi. Şaşkınca salladım başımı. "Evet..evet Azerle gideceğiz. Ortak ya benimle." Alparslanın kaşları çatıldı. Bir şeyler söylemek istedi ama Hızır Ali burada olunca sustu. "Tüh eşsiz kaldın Alparslan. Neyse sıkıntı yok ben sana bulurum birini. Leyla'nın vardır arkadaşı." Azerin yüzünde alaylı bir gülümseme oldu. Alparslan bir şey demeden gitti. Hızır Ali şaşkınca baktı arkasından. Bana döndü sonrada. "Bu çocuğa iyilik yaramıyor ya. Küsüyor hemen." Gülüp gitti arkasından. Azere döndüm yavaşça.
Anlını kaşıdı usulca. "Yani..gitmek istemiyor gibiydin..duruma el attım o yüzden. Başka bir şey yok." Tebessüm eden yüzüm yavaşça solarken başımı salladım. Masama gidip koltuğuma oturdum. "Ne bu akşam ki davet ayrıca? İlyas bir şeyler söyledi ama." Arkama yaslanıp ona döndüm. O da masanın önündeki koltuklardan birine oturdu. "Her yıl şirket yani İlyas abi düzenliyor. Ödüller falan veriliyor işte. Bir de yeni iş imkanları görüşülüyor. Ben gitmiyordum aslında ama.." Gözlerime baktı. Başka tarafa döndüm.
"Sen ne için geldin? Teslimatlarda sorun mu var?" Olumsuz salladı başını. Gözlerine bir hüzün çöktü yine. Sadece onun gözlerine değil üzerimize daha doğrusu..
"Birkaç dosya için geldim imza varmış atılacak. Halledelim mi?" Başımı salladım. Asistanı aradım. Dosyaları isteyince Azere döndüm tekrar. Başını kaldırıp yüzüme baktı o da. Ellerim titrerken masanın altına aldım. "Geçen gün..noldu? Yani hastaneye kaldırıldığın gün..neden öyle oluyorsun?" Sorduğu soruyla nefes alışverişim yavaşladı. Biraz bahsettim aslında ona ama..tam içeriği bilmiyor hala..
Bilmesin de zaten.. yaşamamı ister belki. İstemesin.
"Önemli değil. Oluyor bazen öyle krizlerim..başa çıkıyorum ama..sorun yok." Gözlerim dolarken başka yere baktım. O da konuşmadı. Önüne eğdi başını. Odanın kapısı açıldı. Ayağa kalktım. Arkamı dönüp gözümdeki yaşı sildim usulca.
Sonra da Azerin karşısına oturdum. Asistanım dosyaları bırakınca Azere döndüm. "Sormayı unuttum kusura bakma..bir şeyler içmek ister misin?" Gerekli yerlere imzaları atarken başını kaldırıp yüzüme baktı. "Yok sağol. Dışarda bir şey içmeyeceğim artık. Belli olmuyor ne olacağı." Dün geceden bahsediyor. Bakışlarım dudaklarına kaydı. Hala bakarken konuştum. "Senin..suçun yokmuş. İlaç atmışlar içeceğine. Kameradan gördük.." Gözlerimi gözlerine çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİK
Teen FictionKaracanın azeri vurduğu geceden başlıyor hikaye. Hep yazmak istediğim ama bir türlü fırsat bulamadigim seneryo. Severek başlıyorum yazmaya. Karaca yaptığı secimle hayatına yön verdi. Tabiki azerin de hayatına yön verdi. Bakalım bu seçimler ikisini n...