BÖLÜM 8

877 61 92
                                    

Karacadan

Omzumdan giren kurşunla dişlerimi sıktım. Arabaya yaslandım. Yiğit bana döndü. "Efendim iyi misiniz? Kahretsin engel olamadım." Olumsuz salladım başımı. Elimi omzuma getirdim. "Beni boşver. Azere dikkat edin Yiğit. Ona asla zarar gelmeyecek duydun mu?" Başını salladı.

O sırada tırın içinde bir yerlere vuran Azerin bağırma seslerini duydum. "Lan oğlum bir çıkayım buradan hepinizi öldüreceğim lan! Açın lan şu kapakları!" İçeri de kapakları yumruklarken omzuma baktım. Kanıyor. Başımı arkaya yaslayıp dişlerimi sıktım. Cebimden telefonumu alıp İlyas abiyi aradım. "Kızım beni aramışsın da duymadım ya bu Behzat abin yine..Karaca o sesler ne? Nerdesin sen?"

Acıyla kıvranırken telefonu sıktım. "Abi erdenetler tuzağa düşürdü bizi. Teslimat falan yalanmış saldırı altındayız. Yardımınız lazım." Telaşlı birkaç konuşma oldu. Her nerdeyseler çıkıyorlar sanırım. "Biz hemen geliyoruz dayanın. Azer nerede yanında mı?" Telefonumu kulağımdan çekip öne eğildim acıyla. Derin bir nefes alıp tekrar kulağıma götürdüm. "Burada. Tırın içinde. Saldırıyı görünce kapattım tırın kapağını. Abi karşılık veriyoruz ama kalabalıklar."

Hızlı nefeslerimle bir dizimin uzerine yükselip karşıya baktım. Hala geliyor bunların gerisi. "Karaca senin sesin iyi değil gibi yaralı değilsin dimi? İyisin?" Behzat abi almış sanırım telefonu. Başımı tekrar arkaya yasladım. "Omzumdan girdi abi kurşun. Ama iyiyim. Önemli olan Azer. O da güvende merak etme." Ses kesilince ekrana baktım. Şarjım bitmiş. Tam sırası gerçekten. "Efendim sizi buradan çıkarmamız lazım. Destek geliyor ama sizin gitmeniz lazım. Biz idare ederiz."

Doğruldum. Bu halde ne kadar giderim bilmiyorum ama doğru söylüyor. Azerin korumasına döndüm. "Açın kapağı." Başını salladı. Kapıyı açtığı gibi Azer inip benim korumaya kafa attı. Yahu bir dur be adam. "Niye açmıyorsunuz lan? İki saattir bağırıyorum içerde!" Azer hesap sorarken koruması kenara çekti onu. Etrafı aradı gözleri. Beni bulduğu gibi de kaşları çatıldı.

Korumayı bırakıp yanıma geldi. Önüme çöktü. "İyi misin? Bakayım yarana." Geri çekildim. Yüzüme baktı. Bakışlarımı kaçırdım. "Buradan çıkmamız lazım. Şu taraftan hadi." Bir şey demedi. Başını salladı sadece. Ayağa kalkıp ilerledim. Yanımızda dört korumayla birlikte ilerledik.

Biz ilerlerken yol ayrımına gelince sola gittim ama Azerin sesini duydum. "Sağdan gideceğiz. Kestirme burası direk alt yola çıkıyor." Doğru olabilir. Daha önce burada teslimat yapmadığım için bilmiyorum yolu.

O önden giderken onu takip ettim. Biraz gitmişken önümüze çıkan adamlarla korumalar devreye girdi. Onlarda kestirme olunca buradan gideceğimizi tahmin etmiş sanırım. Korumalar onlarla ilgilenirken biz devam ettik. Azer önümde yürürken daha fazla gidemedim. Gözlerim kan kaybından kısa bir ara kararırken sendeledim. Durdu hemen. Bana döndü. Yanıma gelip kolumu tuttu. "İyi misin?"

Olumlu salladım başımı. Ama iyi değilim. Yara zaman geçtikçe daha çok zorluyor çünkü kan bir türlü durmadı. "İyiyim..devam et sen. Durma burada..her an gelebilir birileri." Gözlerime baktı. Tabiki gitmeyecek. Ne zaman dinledi ki beni. "Saçmalama Karaca. Nolursa olsun..sen benim karımsın. Bırakamam seni burada." Yüzüne baktım.

Ceketini çıkardı. Yaranın olduğu yere bağladı. Acıyla sıktım kendimi. Kanlı elimle koluna tutundum. Nefes nefese yüzüne baktım. "Kanı durdurmamız lazım..o yüzden." Başımı önüme eğdim usulca. Gözlerimi kapatıp acının biraz olsun geçmesini diledim. "Hadi gitmemiz lazım."

SESSİZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin