BÖLÜM 33

706 58 61
                                    

Karacadan..

Ömür hepimizin çaylarını yenilerken İlyas abi oturduğu yerden doğruldu. Sıkıntılı bir nefes alıp bana doğru döndü. "Behzat Salihle ilgili bir şeyler söyledi ama yapmaz hiç birini. He Salih umrunda olur mu..olmaz. Ama arada sen varsın Karaca. Sana en ufak bir zararı olacaksa..yapmaz bilirim ben onu." Başımı salladım usulca. Elimdeki çay bardağını sehpaya bıraktım. "Biliyorum abi. Boşuna abi demiyorum ben size. İstesem o uyanmadan çoktan bir depoya kapattırabilirdim onu veya başka önlemler alırdım. Sadece ikna etmek istedim." Başını sallayıp tebessüm etti.

Azer konuşunca ona döndüm. "Yine de Behzatın peşine birilerini taktıralım. Salihe gitmez ama amcaya ne yapacağı belli olmaz. Başına bela almasın. Bizi aramaz şimdi bir şey olursa inat." Doğru söylüyor. Kapının orada bekleyen Yiğite dönüp başımla işaret ettim. Anlayıp başını salladı.

Akın girdi bu seferde söze. "Amcanın odasında..yani dedemin odasında bir kasa var. İçinde hem amcanın hem de dedemin evrakları var. Eğer o kasayı alabilirsek..bence yolun sonundaki ışığı görmüş oluruz." Kaşlarımı çattım. Önemli bilgileri evde saklar mı bilmiyorum. Gerçi evi şuan kalesi olarak görüyor. Her şey olabilir. "Amcanın evden çıktığı bir gün gireceğiz o zaman odaya." İki yana salladı başını. Ne der gibi döndüm ona. "Kamera var odada. Çıkarken falan da kilitleyip gidiyor. Kolay olmayacak yani."

Hangi olayımız kolay oldu zaten. Yorgunca nefeslendim. "Önce eve girişimi garantileyim o zaman." Ne yapacağım diye bakarlarken cebimden telefonumu aldım. Planı uygulamaya başlayabiliriz artık. Azer bana döndü. "Emin misin? Başka bir şey de bulabiliriz. Riske girmeni istemiyorum." Dudaklarımı büzdüm. Başımı salladım. "Eminim sevgilim. Bulamadım başka bir çözüm. Biraz daha geç kalırsam Behzat abiyi tutamayacağım." Sıkıntılı bir nefes aldı.

İlyas abi de azerin tarafında. O da istemiyor hiç. Belirtmekten de hiç çekinmiyor. "Bu plan çok sakat. Amacı ne bilmiyorum ama yapacak bir pislik. Seni o eve boşuna çağırıyor olamaz." Akınla göz göze geldik. Kararı tamamen bana bıraktı.

Usulca bir nefes alıp rehbere girdim. Salih amcamın numarasını aradım. Çok çalmadı telefon. Açtı hemen. "Kızım bir şey mi oldu? İyi misin?" İçli bir nefes aldım. Bir kere inansan bana amca..şimdi bu hallerde olmasak keşke. "İyiyim amca merak etme. Sadece..bir şey soracaktım." Azerle göz göze geldik. Vazgeçerim diye bekledi son ana kadar. "Sor tabiki kızım. İşle mi ilgili?"

Elimle anlımı ovaladım. "Yok amca işle değil. Hani bana demiştin ya..çukura gel birkaç gün diye. Azerin Adana'da bir işi çıktı. Yarın gidecek. Evde de tek kalmasam iyi olur. Yani gelsem.." Cümlemi tabiki bitiremedim. Araya girdi hemen amcam. "Kızım bunu sormana bile gerek yok. Yarın sabah gelirim ben seni almaya." Tebessüm edip başımı salladım. "Sağol amca sabah görüşürüz." Telefonu kapatınca bana döndüler. Başımı azerin omzuna yasladım. Belimi tutup kendine çekti beni. Akına döndü. "Sakın Karacayı yanlız bırakma Kral. Başına bir şey gelirse..senden bilirim." Abimle de iyi anlaşıyorlar sanki. Akın Azere göz devirip başka yere baktı. Güldüm.

Azere döndüm. "Eve gidelim mi? Yarın sabaha kadar vakit geçiririz." Bu dediğimle herkes bize dönerken Azer de onlara döndü. Ne var diye salladı kafasını. "Ne bakıyorsunuz lan? Karım oğlum o benim." Ömür, ben ve yılmaz gülerken diğerleri somurttu. Ee biri abim diğeri de abim sayılır. Normal tabi. Azer bana dönüp başımı öptü. Sonra da elimi tuttu. "Gidelim güzelim. Kim bilir kaç gün ayrı kalacağız ya. Hay böyle planın..." Cümlesinin sonunu sessiz devam ettirdi. Güldüm sadece sessizce.

SESSİZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin