BÖLÜM 28

695 57 61
                                    


Azerden

Başımı önüme eğip akan göz yaşlarıma izin verdim. Benden gitmesine izin verdim..elimden hiçbir şey gelmedi. Böyle mi tutmuştum ben onun elini? Hani hiç bırakmayacaktım? Hani hiç bırakmayacaktı elimi?

Yılmaz'ın elini omzumda hissettim. Monitörün tiz sesi kulaklarımda yankı yaparken..ses değişmeye başladı. Durdum. Usulca kaldırdım başımı. Doktorlar şaşkınca birbirlerine baktılar. Düz çizgiler..şekillenmeye başladı. Herkesin sesi kesildi aniden.

Doktorların çırpınaşları başladı tekrar. "Çabuk arkadaşlar hasta döndü! Hemen ameliyata alıyoruz!" Duvara tutundum. Kalktım yavaşça ayağa. Yılmaz'ın sesini duydum. "Abi..abi döndü Karaca. Yaşıyor." Tebessümle baktı yüzüme. Karacaya döndüm. Her yeri yara bere..ona rağmen bırakmadı bizi..dayanıyor.

Dudağımın kenarı kıvrıldı usulca. Karaca götürülürken doktor geldi yanıma. Elindeki dosyayı ve kağıdı uzattı. "Azer bey bu izin formu. Karaca hanımın bu ameliyatta kalbini de onarmak istiyoruz. Bunun içinde izniniz gerekli." Başımı salladım usulca. Kalemi alıp imza attım. Doktor gidecekken kolunu tuttum. "Nasıl durumu?" Sıkıntılı bir nefes aldı. Başını önüne eğdi kısa süre. "Bakın açık konuşacağım sizinle. Kalbinin durumu belliydi zaten. Bir de üstüne bu kaza olunca yeni yaralar eklendi vücuduna. Şuan durumu çok kritik ama elimizden ne geliyorsa yapacağız." Yanımdan geçip gitti. Duvara yaslandım güçsüzce.

Yılmaz'a döndüm. Kısık sesimle konuştum. "Nasıl dayanacak bu kadar acıya? O kadar güçlü mü karaca?" Sarıldı yavaşça. Başımı omzuna yasladım. Elini sırtıma vurdu hafifçe. "Güçlü tabi abi. Neler yaşadı..neler gördü ama hala ayakta. Senin için. Sizin için dayanıyor." Gözlerim dolarken geri çekildim. Olumsuz salladım başımı. "Gördüm ben yılmaz. Gözlerindeki yorgunluğu gördüm. Tükenmiş benim sevdiğim kadın. Tüketmiş kendini..şimdi içerde canıyla uğraşıyor..benim elimden de sadece burada beklemek geliyor." Bir şey diyemedi.

Duvara yaslandı o da aynı benim gibi. "Abi sizin yolunuz çok zor..mutluluk zor.. huzur zor..ama başaracaksınız abi. Başarmanız lazım. Bu kadar acıya artık dizinde mutlu olmanız lazım." Ona döndüm. Olacak mıyız bir gün acaba? Karaca oradan sağ salim çıkacak mı? Bana geri dönecek mi?

Biliyorum eğer elinde olsaydı dönerdi.

Ameliyathanenin önünde kaçıncı saate girdik bilmiyorum. Üçten sonrasına bakmadım artık. Gözlerim yeri izliyordu ama..aklımda karaca vardı. Gülüşü..gözleri..bir bir geçti aklımdan. Ona dair her şey. Bize dair her şey.

Biri geldi başıma. Kafamı kaldırıp bakınca Karaca'nın annesini gördüm. Yanıma oturdu. "Sen..benim kızımın hayatını mahvettin." Bir şey demedim. Böyle yerlerde..hep bir günah keçisi aranır. Hastanede..cenazede..

Buradaki de benim galiba. Gözünden süzülen yaşla yüzüme baktı. "Ben..annesiyim onun. Ama hiç öyle davranmadım..biliyorum biz ona aile olamadık. Fark ettim. Ama çok geç bunu da biliyorum. O kadar pişmanım ki..desinler.. geçmiş için bir şansın olacak diye..canımı bile verirdim." Gözlerim dolarken önüme döndüm. Yüzünü sildi usulca. Devam etti. "Ben sana güvenmiştim ama. Sen onun yüzünü güldürdün çünkü. Bizim yıllardır yapamadığımız şeyi sen yaptın. Değer verdin..sevdin. Ama en sonunda sende kırdın onu..aynı bizim ona yaptığımız gibi sende incittin."

Ellerim yumruk halini aldı. Gözümden akan yaşla gözlerimi kapattım. "Senden sonra..Karaca'nın nasıl yavaş yavaş tükendiğini gördüm ben. Gözlerimin önünde eridi sanki kızım. Şimdi içerde canıyla uğraşıyor. Bu kaza olmasaydı yine burada olacaktık biz. Senin yüzünden..yine burada canıyla uğraşacaktı.." Ona doğru döndüm. Benim yüzümden..

SESSİZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin