0.6 // Kardeş

1K 50 50
                                    

Sultan ve Selim'in gelişini beklemek bir ömür gibi gelmişti Salih'e. Alacağı tepkilerden korkuyordu. Sultan'ın ona onca seneden sonra hala soğuk davranmasına ve atar yapmasına alışkındı. Dert ettiği Selim'di. Ya Selim ona küserse, onunla konuşmazsa? O kadar kardeş ve sevdiği kızla yaşadığı evde Selim'le konuşamazsa yapayalnız hissederdi Salih.

Sultan geldiği gibi ameliyathanenin önüne geçmiş endişeyle oraya bakmıştı. Cumali onu yalnız bırakamayacağını fark edip kalkmış ve ona gitmişti. Sultan'dan bir süre sonra da nefes nefese Selim gelmişti. Salih korkuyla ona bakarken Selim onu tutmuş ve kendine çekmişti. Salih ani sarılmayla afallasa da Selim hemen ondan ayrılmış ve sinirle "Ben sana dememiş miydim yaptığın aptalca diye?" dedi. Salih kaşlarını çatıp "Sana anlatmamıştım ki planımı!" dedi. Selim omzunu silkip "Anlamıştım ben. Ama sanırım ne kadar aptal olduğun yorumunu sadece aklımdan geçirdim." dedi. "Neyse, aptalsın!"

Salih ona bakıp "Bana çok mu kızgınsın kardeş?" dedi. Selim omzuna vurdu. "Hayır. Ama endişelendim oğlum. Ve abimiz de vurulmuş." Salih başını salladı. "Beni koruyordu." Selim başını sallayıp gülümsedi. "Yapar." Salih, Selim ona kızmadığı için sevinirken daha büyük bir fırtına ona yaklaşıyordu.

Sultan ona yaklaşıp "Senin yüzünden oldu!" dedi sinirle bağırarak. Salih ve Selim aynı anda irkilmişlerdi. Salih bir şey demeden başını öne eğdi ve Sultan'ın ona söyleyeceği her şeyi kabullenmek üzere bekledi kadının devam etmesini. Sultan'ın zaten durmak gibi bir planı yoktu. "Senin yüzünden vuruldu benim oğlum! Ölebilirdi!"

Salih yutkunup bir şey demedi yine. Selim şaşkınlık ve kızgınlıkla annesine bakarken Sultan "Keşke önüne geçmek gibi bir hata yapmasaydı da sen ölsey-" derken Cumali "Anne!" diye bağırdı. Sultan burnundan soluyarak dursa da hala ateş saçan gözlerle ona bakıyordu. Salih başını kaldıramıyordu bile. Belki de o haklıydı. Salih'in en başında orada olmaması lazımdı. Kahraman gerçekten de onun yüzünden vurulmuştu.

Sultan başını iki yana sallayıp Salih'e tiksintiyle baktı ve "Varto'da kalmalıydın." dedi tükürürcesine. "Yaptığın tek şey ailemi alt üst etmek." Varto lafını duyduğu gibi ellerini yumruk haline getiren Salih sakin kalmaya çalıştı. Ama Selim bu seçeneyi annesinin son sözleriyle elemişti.

Selim sakin bir çocuktu aslında. Her zaman da öyleydi. Ailenin fevrileri Cumali ve Salih'ti, heyecanlı ve naifiyse Kahraman'dı. Yani mantıklı ve sakin kalma işi hep Selim'e kalıyordu. Ama şimdi değil. Selim'i yıllardır tanıyan birinin bile çok nadir görebileceği şey onun sinirden köpürdüğü anlardı. Bu da o anlardan biriydi.

"Anne!" Sultan Salih'in yanında duran oğluna bakınca Selim "Yeter artık!" dedi. "Ayağımıza taş deyse Salih'ten bilmenden bıktım! O bizim kardeşimiz, anla bunu! Kahraman da onun için vurulur, günü gelince Salih de onun için kendini kurşunların önüne atar. Salih bunu yaparsa ona düzgünce teşekkür etmeyeceğini biliyorum, o zaman neden şu an suçlama zahmetine giriyorsun kardeşimi? Ailemizi alt üst eden tek kişi sensin anne, başkası değil."

Cumali şaşkınlık ve biraz da gururla küçük kardeşine bakarken Selim, Salih'in elini tuttu ve onu koridordan uzaklaştırdı. Salih, Selim'in sinirli adımları tarafından yönlendirilip nihayet bahçeye çıktıklarında sessizce "Bunu yapmana gerek yoktu." dedi. Selim ona baktı. "Vardı kardeş. Kimse, ne anam ne de babam, hiçkimse... senşn hakkında öyle konuşamaz. Hele ben de oradayken."

Salih içinden taşan sevgi seliyle ne diyeceğini bilemedi. O da başını Selim'in göğsüne yaslayıp ona sarıldı. Selim de ona sarıldı. Salih gecenin tüm stresiyle ağlarken Selim onun sırtını sıvazlayıp yanağını kardeşinin saçlarına yasladı. Ayrıldıklarında Selim "Sen de harap oldun tüm gece." dedi. "Gel oturalım."

Babamızın OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin