2.6 // Kardeş Olmak

684 35 39
                                    

Halil İbrahim, tiksintiyle kahveye bakarken sokağın başından bir bağırış duyulmuştu. İdris hızlı adımlarla ilerlese de yanındaki Selim Salih'i gördüğü gibi koşmuştu. Ona varınca sıkıca sarılmış ve ayrıldıklarında da sert bir tokat atmıştı. "Ulan gerizekalı. Beni öldürmeye aşiret geliyor, demek zor bir şey değil. Ben bir bok yedim, bedel ödetmeye geliyorlar abilerim beni kurtarın, demek zor değil."

Salih yanağını tutup "Çenemi kırdın ya." dedi. Selim sinirle güldü. "Kahraman abim bi gelsin, daha nerelerin kırılacak sen gör." Selim, Salih'i fırçalarken İdris yanlarına gelmişti. "Oğlum, ne oldu? İyi misiniz?" Cumali başını salladı. "İyiyiz baba iyiyiz. Amcamız yetişmese gidiyorduk ama." dedi ve onların yanındaki adamı işaret etti. Selim ve İdris aynı anda Halil İbrahim'e döndüler. Selim kaşlarını çatıp "Siz kimsiniz?" derken İdris şaşkınlıkla "Cumali." dedi.

Halil İbrahim kardeşine dönüp "Höst. Abi demeyi de mi unuttun aslan parçası?" dedi sertçe. Salih ve Cumali bakıştılar kısaca. İdris kaşlarını çatıp "Mahalleme gelmeyeceksin demedim mi?" deyince Salih "Kavgalı mısınız siz?" dedi. Halil İbrahim ona gülümsedi. "Her kardeş arasında olur öyle. Gerçi her kardeş birbirine sıkma-" İdris uyarırcasına "Cumali!" deyince adam ona dönüp "Abi!" dedi. "Hatırlatacam lan sana. Öyle ya da böyle."

İdris burnundan solurken Salih araya girdi. "Umm... acaba siz biraz konuşsanız mı sakin sakin?" Halil İbrahim "Ben bununla konuşmam evlat. Zaten senin için geldim." dedi. "Şimdi de giderim. Boş ver." Cumali araya girip "Hayatta bırakmam amca, lütfen." dedi. "Hem bize öldüğün söylendi, sonra yaşıyormuşsun falan. Anlatılacak şeyler var. İki taraf da anlatacak."

Halil İbrahim ve İdris bakıştılar. Halil İbrahim "Hala aynı ev mi?" dedi. İdris "Aynen. Çalışma odasında bekliyorum." dedi ve arabasına gitti. Halil İbrahim de arabasına giderken "Önce biz konuşacağız, sonra da siz." dedi ve arabasının etrafını saran motorların başındaki delikanlıya bakıp "Şahram siz dönün oğlum. Ben döneceğim zaman haber ederim." dedi. Şahram başını salladı ve ıslık çaldı.

Arabalar ve motorlar dağılırken Selim "Ne oldu lan az önce? O harbiden Cumali amcamız mı?" dedi. Salih başını salladı. "Öyle." Selim "Siz nasıl tanışıyorsunuz?" deyince Salih "Afganistan'da tanıştık ya bir şey yok." diye geçiştirdi. O sırada koşa koşa yanlarına gelen Kahraman Salih'e sinirle bakıp "Gel lan buraya! Başımıza aşiret sarmışsın lan gel!" dedi. Salih onu görmesiyle tırsıp "Ya abi vallaha söyleyecektim. Yeminle." deyip kaçarken Kahraman "Sus! Yemin etme! Allah'sız piç gel buraya. Gel buraya döveceğim." dedi. Cumali gülerek "Benim yerime de vur Kahraman!" dedi koşan kardeşlerinin ardından.

***

"Ben anlamadım şimdi bizim amcamız hayatta mıymış?"

"Ay Yamaç o kadar okutuyoruz biz seni, bizim kadar şapşal olma diye ya. Evet. Amcamız hayatta."

"Sus bi! Duyamıyorum konuşulanları!"

Selim'in söyledikleriyle Yamaç ve Salih susarken Kahraman "Eee, Selim ne diyorlar?" dedi. Cumali kardeşinin yanından "Evet ya çocuk. Ne diyorlar?" deyince Selim "Susmuyorsunuz ki duyayım!" dedi sinirle ve kulağı kapıya dayadı.

O sırada yanlarına gelen Saadet "Ayh, kapı dinlemeyin ya. Ayıp." dedi. "Çekil Selim, kahvelerini getirdim." Selim çekilirken öbürleri de kapıdan bakılınca gözükülmeyecekleri yere saklanmışlardı. Saadet kahveleri verip geldikten sonra kapıyı kapattı ve kardeşlere bakıp "Siz madem uzun süre buradasınız, size de bir şey getireyim mi?" dedi. Cumali "Çay getirsene Saadet ya." dedi gözlerini kapıdan almadan. Kahraman da başını salladı. "Bana da." Salih "Selim'le ben de içeriz." deyince Yamaç "Ben istemiyorum abla." dedi. Kahraman gülüp "Ona süt getir ablası. Daha bebek o." deyince Yamaç "Ya abi!" deyip ona sataşmaya çalışsa da Salih onu tutup "Tamam Yamaç. Sakin ol Yamaç." dedi. Yamaç sakinleşirken Salih Saadet'e bakıp "Sütü sıcak olsun, bal da kat. Uyku saati geliyor." deyince Yamaç abisini ittirdi. Salih Kahraman ve Cumali'nin üstüne düşerken gülüyordu.

Babamızın OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin