Salih, Cumali ve Kahraman Çukur'un meyhanesinde otururlarken Cumali iç geçirdi. "Vay anasını. Biz bunu iş öğrensin diye gönderdik, bu elalemin kızını kaçırmış." Salih gülerken yüzündeki yaraların acımasını umursamadı. Kahraman "Ama belliydi bunun olacağı abi." dedi. "Beni arayıp kızdan bahsettiğinde sesini duyacaktın. Mecnun gibiydi."
Cumali kardeşlerine bakıp "Eee, şimdi babası araya girdi diye kızla kavuşamıyorsunuz ha?" deyince Salih başını sallayıp rakısından bir yudum aldı. "Öyle. İrem Abla araya girmeseydi beni orada öldürürlerdi zaten." Cumali "O da ne garip ha." dedi. "Sen git başka bir memlekette bir kadını kurtar. Sonra o senin kaynanan çıksın. Olaya bak." Salih gülümsedi.
Kahraman merakla "Peki omkadar gittin. Hilal'le tanışana kadar bir yıl geçmişti zaten. Başka biri falan olmadı mı?" dedi. Salih omzunu silkip "Zeynep vardı. Evlendi o ama biliyorsunuz. Düğününe gittim." dedi. "Sonra da işte... Gülendam var."
Abileri onun kim olduğunu sorunca Salih'in yüreği gördüğü işkenceleri ve kadının ona nasıl baktığını anlatmaya el vermedi. "Afganistan'daki bir tanıdığımın ablasıydı." diyerek geçiştirdi. Onlar da kardeşlerini tanıyorlardı zaten. Konuşmak istemiyorsa konuşmayacaktı.
***
Cumali, Kahraman, Salih kahvede otururken Salih "Selimler nerede kaldı ya?" dedi. Cumali "Pazar yeni bitmiştir lan bi dur." dedi. "Gelirler şimdi." Salih oflayıp oturmaya devam ederken kahvenin kapısı açılmıştı. İçeriye giren Medet çalan telefonu abisine uzatıp "Abi yenge arıyor." dedi. Salih, Medet'in huyunu bildiği için "Daha spesifik ol Medet." dedi. "Herkese yenge diyorsun sen." Kahraman gülerken Medet "Gülendam yenge." dedi. Salih telefonu alıp kalktı ve "O senin yengen değil gerizekalı." dedi. "Tek bir yengen var dedim."
Medet gözlerini devirirken Cumali kardeşinin çapkınlığına gülümsedi. Salih telefonu açıp Darice konuşmaya başlayınca Kahraman takdir edercesine kardeşine baktı.
Salih "Gülendam, merhaba." dedi. Ama telefonun öbür hattındaki Gülendam değildi. İskandar "Vartolu?" dedi. "Siktir... senmişsin." Salih anlamayarak "İskandar? Gülendam'ın telefonun sende ne işi var?" dedi. "Bir sorun mu var?" İskandar burnundan soluyup "Var. Var Vartolu." dedi. "Ablam, Gülendam, öldü."
Salih ayakta kalmak için kendine güvenmeyip kendini sandalyeye bıraktı. Abileri ve Medet ondaki değişimi fark etmişti. Salih yutkunup "Na-Nasıl oldu?" dedi. İskandar sinirle "Aslında sana anlatmazdım da..." dedi ve bşraz sustu. Salih adamın adım seslerini duyabiliyordu.
Bir süre sonra İskandar "Ablam, dün gece kocası tarafından öldürüldü." dedi. Salih sinirle yerinden fırlayıp "Bana o piç kurusunun hala nefes almadığını söyle!" dedi. Cumali kardeşinin ani değişimlerine alışkın bir şekilde çayını içerek onu izliyordu onsırada ama Kahraman telaşlanmıştı.
İskandar hemen "Tabi ki de yaşamıyor. Benim kanımı dökeni döktüğü yere gömerim, sen beni bilmiyor musun?" dedi arkadaşının ona karşı bu konudaki tereddütüne kızarak. Salih rahat bir nefes verdi. "Peki neden? Neden öldürmüş ablanı?"
Ölüm lafını duyan kahvedekiler dikleşirken İskandar "Ablam onu aldatmış." dedi. "Yani tam aldatmak sayılmaz. Evli değillermiş olay olduğunda ama sözlülermiş. Bir gün onlar kavga ederlerken ablam bunu söylemiş ve adam da... onu vurmuş." Salih gerilip "Ha... öyle miymiş?" dedi. "Yazık olmuş."
İskandar "Ben de dedim ki, kim bu benim kardeşimin namusuna el uzatan şerefsiz? Bulayım onu." dedi. "Canını alacağım da. Kardeşime dokunduğu için. Ablamın telefonunu aldım ben de. Rehbere girdim. Bu numara Gülüm diye kayıtlıydı. Bu dinyada en sevdiği şey olarak kaydettiği kişidir dedim ben de Vartolu. İyi demiş miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamızın Oğlu
FanficCumali arabayı park etti ve yan koltukta uyuyakalmış olan kardeşine baktı. Gülümsedi ve onu uyandırmamaya çalışarak arabadan indi. Kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Annesinin ona sarılan kollarını hissedince Cumali birden vazgeçip onu affetmek istedi...