5.6 // Ruhta Ölüm Karanlığı

624 22 48
                                    

FİNALE SON 3



Kahraman elini beline götürürken onlara seslenmiş olan üç adam da silahlarını doğrultmuştu. Kahraman Leila'nın adını haykırırken silah sesleri patlamış, sarmıştı her yanı. Kahraman Leila'ya koşarken adamlara sıkıyordu. Adamlardan ikisi vurulup düşerken biri kaçabilmişti. Kahraman onu umursamayarak Leila'nın başını yerden alıp kucağına koydu çökerek. Onun yüzünü okşayarak "Leila'm? Sultanım?" derken kadının elbisesini kaplamaya başlayarak kırmızılığı fark etti.

Ceketini çıkardığı gibi Leila'nın göğsünün altında bastırırken kadın adını sayıkladı zayıfça. Kahraman ona bakınca Leila öksürüp "Ajanların adı telefonumda. Salih'e ver onları tamam mı?" dedi. Kahraman kaşlarını çatıp "Ne? Leila'm bunları düşünme şimdi, ben- AMBULANS ÇAĞIRIN!" dedi sonunda etraftaki insanlara bakıp bağırarak.

Leila Kahraman'ın yüzüne dokunup "Bana bak canım." dedi. Kahraman dolan gözlerle ona bakınca Leila gülümsedi. "Seni affettim, tamam mı?" Kahraman boğazından kaçan küçük sese engel olamazken Leila onun yanağını okşadı. "Seni affettim." Kahraman başını sallayınca Leila öksürdü. "Salih'e isimleri vermeyi unutm-" Leila'nın sözü gene öksürmesiyle yarıda kalmıştı. Kadının zaten kırmızı boyalı olan dudaklarından ince bir sızı şeklinde kan akmaya başlayınca Kahraman hemen eliyle sildi onu. "Hayır hayır hayır." Leila'nın gözleri ona bakıyordu hala. Kahraman da gözlerini onunkilerden ayıramıyordu.

Adam birkaç saniye sonra hayatında canını en çok yakan sahneye şahit olmuştu. Sevdiği kadının gözlerine bakarken oradaki hayatın, ışığın sönüp o yumuşak kahve gözlerin donuklaşmasını izlemişti. Kahraman hala ceketini bastırdığı bedenin artık titremediğini fark edince başını iki yana salladı. "Hayır, hayır bana geri dön. Lütfen, özür dilerim. Lütfen-"

Kahraman Leila'nın bedenini kendine çekip onu kendine bastırarak sarılırken ağlamadan edemiyordu. Burnunu onun saçlarına gömüp kan karışmamış kokusunu çekmeye çalıştı. Gelmiyordu. Kahraman yaşlardan buğulaşan görüşüne rağmen ambulansın ışıklarını görmüş, sesini duymuştu. Gözlerini kapatıp sallanırken "Lütfen, bak geldiler. Lütfen benimle kal. sana yalvarıyorum." dedi çaresizce. "Geldiler Leila'm, lütfen uyan."

Görevliler Kahraman'ın yanına gelince Kahraman bir an Leila'yı onlara vermek istemedi. Ama sonra sevdiği kadını ondan aldılar. Kahraman yerde, üstü sevdiği kadının kanıyla boyanmışken derin nefesler ala ala duruyordu. Kahraman yalpalayarak kalktı ve ambulansa baktı. Araç giderken Kahraman bomboş kalan beyniyle dikildi otelin önünde. Ne yapacaktı? Ne yapmalıydı? Leila'sını götürüyorlardı.

Kahraman titreyen elleriyle telefonunu çıkarmaya çalıştı. Cebinden çıkarmıştı çıkarmasına ama yere düşmüştü telefon. Kahraman küfredip dizleri üstüne çöktü ve telefonunu alıp açtı. Cumali abisini ararken nefesi hala ona yetmiyor, esik ve derin nefesler alıyordu. Öksürürken Cumali telefonu açmıştı. "Kahraman?"

Kahraman nefesini konuşacak kadar düzenlemeye çalışırken hıçkırdı. Gözyaşları gene akarken Cumali telaşla "Kahraman? Oğlum ne oldu?" dedi. Kahraman kesik nefeslerinin arasından "Abi... Abi Leila'yı... Abi Leila'mı götürdüler." dedi ağlayarak. Arabasından güç alarak dik durabiliyordu sadece.

Cumali kardeşi için sakin olmaya çalışarak "Kim? Nereye götürdüler abicim?" dedi. Kahraman "Amb-Ambulans geldi... Aldılar onu benden. Kanıyordu. O... abi... bizim beb-" deyip gene ağlamaya başladı. Cumali "Kahraman, abicim neredesin sen?" dedi ceketini giyerken. Kahraman başını zar zor kaldırıp otelin adına baktı. Söyledikten sonra "Abi Leila'm..." dedi hıçkırarak. "Ona bir şey olmasın." Cumali yatıştırıcı sesiyle "Olmayacak." dedi.

Babamızın OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin