Medya : Lucia, İtalyan şarkıcımız
Salih ve Medet, Mısır'dan sonra Cezayir'e sonra da Akdeniz'den İspanya'ya gelmişti. Ve Salih'in ilk günden öğrendiği bir şey varsa insanlara Türk ya da Müslüman olduğunu belli etmemesi gerektiğiydi. Muhtemelen Endülüs zamanından beri Müslümanlar İspanya'da pek sevilmiyordu. Yani Salih Orta Doğu'da gördüğü saygıyı burada biraz sor görecekti. Ama görecekti, bunu biliyordu. Hem sağ olsunlar, yardımlarından sonra Cezayirliler onu pek bir sevmiş, tek telefonunda yanına yığınla adam gönderecek hale gelmişlerdi.
Salih bir haftadır kaldığı otel odasında önüne açtığı haritada kırmızı kalemiyle insan kaçakçıların güzergahlarını çizerken Medet elinde bir meyve tabağıyla yanına gelip yere oturmuştu. "Abim, bak kaç gündür helak oldun, biraz dinlensen?" Salih başını kaldırmadan "Medet bak yarın bir adamla daha görüşeceğiz, ondan önce bunu bitirmek istiyorum." dedi. "Sen dinlen istiyorsan." Medet "Yok abim." dedi ve onunla birlikte haritayı incelemeye başladı.
Salih telefonuna gelen mesajla başını anca kaldırabildi. Mesaj Halil İbrahim'dendi. Salih gülümsedi. Adamla iletişimlerini kesmemişlerdi. Adam garip bir şekilde ona babasını hatırlatıyordu. Ne kadar farklılarsa bir o kadar da benziyorlardı.
Halil İbrahim : Salih, evlat nasılsın?
Salih : İyiyim Halil Bey. Siz?
Halil İbrahim : İyiyim iyi. Senden bir ricam olacaktı.
Salih : Tabi ki de, her zaman.
Halil İbrahim : Çok kıymetli bir arkadaşımın güvenebileceği birine ihtiyacı var. Korumalık için. Sadece iki günlüğüne. Bir kızı Fransa'dan alıp İsveç uçağı kalkana kadar yanında olman gerekiyor. Oradakiler yabancı, güvenememiş. Seni düşündüm. Eğer müsaitsen?
Salih : O nasıl söz, tabi ki de. Ne zaman gelecek Fransa'ya?
Halil İbrahim : İki gün sonra saat öğlen ikide inecekmiş uçağı.
Salih : Yetişirim.
Halil : Harika. Söylüyorum seni o zaman. Sağ ol evlat.
Salih : Lafı mı olur? Kızın adı neydi? (Yazar Notu : Yeni harem üyesi loading...)
***
Saat dokuza gelirken ikili hala haritayla bakışıp yeni güzergahlar arıyordu. Medet sonunda "Abim yeter artık." dedi. "Sana da yazık." Salih gerinip "He valla Medet yauv." dedi. "Aç mısın? Biz böyle otururken nu unuttum ben ya." Medet elini karnına koyup "Valla abi biraz açım ama." dedi. Salih başını sallayıp "Kalk hadi kalk. Şu geçen gördüğümüz yere gidelim." dedi. Medet heyecanla "O canlı müziğin olduğu yer mi abim?" deyince Salih gülümseyerek "He orası Medet." dedi.
İkisi de kalkıp üstlerine ceketlerini aldıktan sonra çıkmışlardı. Yürüyerek o restoranı bulduklarında Medet hemen girmişti içeriye. Salih onun çocuksu heyecanına gülümserken onu takip etti ve içeri girdi. İkisi de kenarlarda bir masaya vardıklarında Salih az buçuk İspanyolcasıyla sipariş verdi. Yemeklerini beklerken Medet hızla Salih'in koluna vurmaya başladı.
Salih kolunu kurtarıp "Medet tamam. Ne var!?" dedi. Medet sahneden gözlerini alamayıp "Abim bak müzik başlıyor." dedi. Salih gülüp başını salladı. "Tamam Medet." Salih bakışlarını sahneye çevirdiğinde kırmızı ve etek kısmında derin bir dekolteye sahip bir elbise giyen esmer bir kadın sandalyeye oturup bacak bacak üstüne atarak onu izleyenlere görsel bir şölen sunarken yanındaki piyano çalmaya başlamıştı. Kadın İspanyolca şarkıyı söylerken Medet önlerine gelen yemekleri bile fark etmeden onu izlemeye devam ediyordu. Salih gülümseyip yemeğini yemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamızın Oğlu
FanficCumali arabayı park etti ve yan koltukta uyuyakalmış olan kardeşine baktı. Gülümsedi ve onu uyandırmamaya çalışarak arabadan indi. Kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Annesinin ona sarılan kollarını hissedince Cumali birden vazgeçip onu affetmek istedi...