İdris mekanın önünde beklerken yanındaki genç çocuk da bakışlarını yerden indiremiyordu. İdris kapıdakilere "E ne zaman gelecek bu herif?" dedi sinirle. O sırada ellerini kurulayan Salih "Geldim babam geldim." dedi ve bodrumdan yükselen merdivenleri çıktı. "Hoşgeldin baba." dedi. "Ben görmek istemişsin? Üzgünüm biraz geciktim. Ocakta yemeğim vardı." İdris başını salladı. "İyi, bak sana kimi getirdim."
Salih "Kimi?" derken babasının yanındaki gence baktı. Genç başını kaldırıp Salih'e baktı. İdris elini gencin omzuna koyup "Bu aslan parçasının adı Celasun. Babası Paşa'nın silahçılarından biri. Ama o silahçı olmak istemiyormuş. Aslında Cumali'ye verirdim çatıcı yapsın diye ama sen geçen gün çırağa ihtiyacım var deyince sana getireyim dedim." dedi. "Eti senin kemiği de senin. Babasının onayı var."
Salih Celasun'u bir süzüp "Liseden mezun oldun mu sen daha aslan parçası?" dedi. Celasun "Bu sene bitecek abi işte, birkaç ay kaldı." dedi. Salih başını salladı. "İyi. Hafta içi okuldan sonra çıkar gelirsin, hafta sonu da ders çalışmayacağın zamanlarda bakarız. Tamam mı?" Celasun hevesle başını salladı. "Olur abi." Salih gülümsedi. "Sağ ol baba. Buradan sonrası bende o zaman."
İdris başını sallayıp "Eyvallah o zaman." deyip gidince Salih "Baban silahçı olduğundan uyuşturucuya dair hiçbir fikrin yok değil mi lan?" dedi ve merdivenlere yöneldi. Celasun "Yok abi." dedi. "Ama çabuk öğrenirim." Salih başını salladı. "İyi. Hadi gel bakalım." Salih dışarı çıktığı çıktığı için boynuna indirdiği maskeyi geri takıp Celasun'a da girişe astıklarından bir tane alıp verdi. Celasun hemen takmıştı. Salih "Medet ne durumdayız?" dedi. Medet başını kaldırıp "Bu partinin bitmesine az kaldı ab-" derken Celasun'u gördü. "Bu kim?"
Salih "Biraz kibar ol Medet." dedi sertçe. "Bu Celasun. Yeni çırağım. İşi öğreteceğim. Sonra da çıkacağım bak saat geç oluyor, yengenle yeğenin bekler. Ben gidince Celasun sana emanet. Birlikte kardeş kardeş çalışacaksınız, tamam mı?" Medet dudaklarını büzüp hasetle Celasun'a bakarken "Olur abim." dedi. Salih "Celasun, oğlum, gel. Anlatmaya başlayayım." dedi ve tezgahtan sıra sıra neyin ne olduğunu, nasıl yapıldığını anlatmaya başladı. Celasun onu yakından takip edip dinlerken Medet sinirle onları izliyordu. Celasun nereden çıkmıştı şimdi?
***
Medet Celasun'u kıskanırken ne kadar erken davrandığını anlamıştı iki gün sonra. Çünkü Kahraman bir gece yarısı ensesinden tutup getirdiği bir yavru kedi gibi bir genç getirmişti. Saçları darmadağındı, kirli giysileri ve bir de gece bile taktığı şapkası. Çantasını sıkı sıkıya sarılmıştı. Kahraman ve Salih bir süre konuştuktan sonra Salih o genci de almıştı yanına. Gencin adı Azer'di.
Verdikleri molada konuşmuşlardı. Adana'dan gelmişti İstanbul'a. Para kazanmak için gelmişti ama ilk gecesinde büyük bir kazık yemişti. Dövülmekten de Kahraman sayesinde kurtulmuştu anlattığına göre. Kahraman onu ilk başta gara götürecek olsa da çocuğun hikayesini dinledikten sonra iş öğrenip öğrenmemek istediğini sormuştu. Azer başkasının ayakçısı olmaktansa kendi işinin başında durmanın daha iyi olduğunu bilecek kadar akıllıydı. Kahraman'ın teklifini kabul etmiş ve Çukur'a gelmişti.
Celasun ve Azer, Medet'in peşinde yavru ördekler gibi dolanıp dediklerini yaparken Medet onlara işkence etmenin yeni bir yolunu bulduğuna seviniyordu aslında. Abisi laboratuvara gelmediğinde işin başında o durduğundan ağa gibi davranmak ve o ikisine eziyet etmek hoşuna gidiyordu.
Gene Medet tüm işi Azer ve Celasun'a yaptırırken Ecevit gelip "Medet Abi, Salih Abi seni çağırıyor." dedi merdivenlerden. Medet gerine gerine Azer ve Celasun'un yanından geçerken Celasun sessizce onun taklidini yaptı. Azer gülmemek için kendini kasarken Celasun hafifçe kıkırdadı. Medet merdivenlerde durup laboratuvara döndü. "Ben gelene kadar, durmadan çalışacaksınız! Durmadan. Anladınız mı? Durmadan!" Celasun "He Medet durmadan." derken Azer "Sus lan duyacak." dedi telaşla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamızın Oğlu
FanficCumali arabayı park etti ve yan koltukta uyuyakalmış olan kardeşine baktı. Gülümsedi ve onu uyandırmamaya çalışarak arabadan indi. Kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Annesinin ona sarılan kollarını hissedince Cumali birden vazgeçip onu affetmek istedi...