Çukur yaş konusunda bok gibi olduğu için ben gene liste bırakıyorum buraya. Ona göre okuyun. İlk sahnedeki yaşları bu.
Cumali 41
Kahraman 39
Selim 30
Salih 30
Leila 30
Hilal 28
Yamaç 23
Karaca 10
Akşın 10
Akın 8
Acar 5
Mücahit 2Cumali telefonunu kapatıp salona girerken Selim "Nasıllar?" dedi. Cumali omzunu silkti. "Salih iyi de... Yamaç hala kötü." Selim "Ama Salih'in onu götürdüğü iyi oldu be abi." dedi. "Çocuğun uzaklaşması lazımdı. Şimdi neredelermiş?" Cumali "Erbaa, Tokat'a kadar gitmişler. Salih'i biliyorsun, seviyor oraları." dedi. "Yamaç da sevmiş. Oradalar şimdi."
Balkondan bahçeye giren Karaca "Amca, Salih amcamla Yamaç amcam ne zaman dönecekler?" dedi. Selim kızına bakıp "Bilmiyoruz Karaca. Yakında dönerler umarım." dedi. O da çok özlemişti kardeşlerini. Koskoca evde onlar olmayınca yapayalnız hissediyordu ve bu Salih'in yıllar önce çıktığı dünya turundan da beterdi. Bu sefer Yamaç da yanında değildi.
Selim salonda otururken Cumali de karşısına geçmişti. Çayları getiren Ayşe Selim'e bir bakış attı. Selim anlayarak başını salladı. Bir karar vermişlerdi ve artık bu açıklamanın zamanıydı neticede. Sena'nın cenazesi olmasa daha erken söyleyeceklerdi de... neyse. Yazara işi sorulmaz.
***
Akşam yemeği yerken Ayşe yavaşça Selim'i dürttü. Selim başını salladı ve kaşığını bırakıp "Bizim bir haberimiz var." dedi. Herkesin başı onlara dönerken Selim "Ayşe'yle biz boşanmaya karar verdik." der demez Sultan "Olmaz öyle şey." dedi sertçe. Ama İdris "İkisi de istiyorsa ve anlaşmışsa olur." demişti. Kahraman ve Selim şaşkınlıkla babalarına bakarken İdris başını salladı. "Kızım istersen ben sana Çukur'da güzel bir ev bulurum. Bir de sen sanırım kuaförlük falan yapıyordun zamanında. Çalışacak bir yer de buluruz sana."
Ayşe gülümsedi. "O-Olur baba." Sultan sertçe İdris'e bakarken İdris "Hiç öyle bakma Sultan Hanım." dedi. "Ben hala oğlumun dediklerini hatırlıyorum. Haklıydı da. Zorla güzellik olmaz. Boşanmak istiyorlarsa boşanacaklar. Bitmiştir." Sultan "Her kavgalı ve mutsuz evlilik bitseydi, şimdiye evli çift kalmazdı dünyada İdris." dedi. İdris omzunu silkti. "Haklısın." dedi ve Sultan'a baktı. "Kalmazdı ama her kavgalı ve mutsuz evlilik bitmiyor işte."
***
Selim hemen Salih'i aramıştı. Bu haberi ona vermek için can atıyordu. Salih telefonu uykulu sesiyle açınca Selim hemen "Kardeş, biz boşanıyoruz." dedi sevinçle. Salih "Helal olsun kardeş, da beni niye aradın ki? Git mutlu haberi Nazım'a versene." dedi sırıtarak. Selim gözlerini devirip "Senin cibiliyetini sikeyim burada mutlu bir haber vermeye çalışıyorum." dedi. Salih gülüp "Tamam lan tamam, sevindim." dedi. "Ama Nazım daha çok sevinir, hadi onu ara."
***
Selim ve Nazım korumaların sözleşmelerini yenileme için buluşmuşlardı bir kafede. Nazım gene Selim'i delirtircesine gözlüğünü takmış kaşlarını çatarak maddeleri gözden geçirirken Selim çayından bir yudum aldı ve "Senin tanıdık bir avukat arkadaşın var mı Nazım?" dedi. Nazım başını kaldırmadan "Ben neyine yetmedim Selim?" deyince Selim "Yok ondan değil." dedi. "Boşanma avukatı. Sen onlara da bakıyor musun?"
Nazım başını kaldırıp "Kim boşanıyormuş ya?" dedi. Selim omzunu silkip "Ben ve Ayşe." dedi. Nazım gözlerini kırpıştırıp "Pardon ne?" dedi. Selim gülümsemesini durduramadan "Ayşe ve ben boşanıyoruz." dedi. Nazım "Ama annen-" derken Selim "Babam ağzının payını verdi. Karışamaz artık." dedi. "Kimse karışamaz bana." Nazım güldü. "Şu an seni öperdim de..." Selim "Masada çay var kağıtlar var Nazım, dökersin." dedi. "Sonra öpüşürüz hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamızın Oğlu
FanfictionCumali arabayı park etti ve yan koltukta uyuyakalmış olan kardeşine baktı. Gülümsedi ve onu uyandırmamaya çalışarak arabadan indi. Kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Annesinin ona sarılan kollarını hissedince Cumali birden vazgeçip onu affetmek istedi...