Çukur yaş konusunda bok gibi olduğu için ben gene liste bırakıyorum buraya. Ona göre okuyun. İlk sahnedeki yaşları bu.
Cumali 58
Kahraman 56
Selim 47
Salih 47
Yamaç 40
(Not : Başladığımız gibi demiştim.)FİNAL
Salih pijamasının üstüne geçirdiği montla gecenin bir yarısı çatıda ne aradığını sorgularken Yamaç Kahraman'ın omzuna yaslanmış kendini uykuya bırakmıştı. Kahraman da başını geriye atıp ağzı hafif aralı bir şekilde horlaya horlaya uyurken Selim huysuz bir şekilde somurtuyordu. Cidden o beş kardeşin gecenin ayazında çatıda ne işi vardı pijamalarıyla?
Salih, Cumali abisinin ona gururla sunduğu rakı masasına bakıp "Abi ta çatıya kadar bu kadar şeyi ne ara, nasıl ve neden taşıttın?" dedi. "Hem bizim burada ne işimiz var ya? Bırak beni sıcak yatağıma, karımın yanına döneyim bak lütfen." Cumali "Geç lan şu sandalyeye. Karım da karım, karım da karım." dedi. "Bu ne kara sevdaymış arkadaş. Bi bitmedi."
Salih inatla "Benim Hilal aşkım bitmez abi tamam mı?" derken sandalyeye oturdu. Yeri Yamaç'la Cumali'nin arasındaydı. Cumali'nin yanında Selim, Selim'in yanında Kahraman ve Kahraman'ın yanında da Yamaç vardı. Salih Yamaç'ı dürtüp uyandırdı ve "Kalk lan, bu işkenceyi bir tek ben çekemem. Uyandır o Kahraman abimi de." dedi. Yamaç somurtup abisini dürterek uyandırdı. Sonunda tüm kardeşler uyanık olunca Cumali'ye baktılar. Cumali gülümseyip telefonunu çıkardı ve sessizce saniyeleri saydıktan sonra saati gösterdi. 00.00 olmuştu.
Kahraman "Eee?" deyince Cumali "Bugün oğlum, tam kırk yıl oldu." dedi. Salih "Neyin kırk yılı abi, ne oluyor?" dedi bıkkınlıkla. Cumali ona gülümseyip onun yüzünün yanını okşadı ve ensesini tutup "Seni o mağarada bulup eve getirmemin üstünden kırk yıl geçmiş." dedi sakince. Salih sessizce "Wow." derken Kahraman gülümsedi hafifçe. "O geceyi hatırlıyorum, annem benle Selim'i yatırmıştı ama ben seslere uyanıp gelmiştim. Dinlemiştim sizi gizlice, yavru kuş gibiydin lan Salih." Cumali sırıtıp "Hala kuş gibi." deyince Selim "Küçülsün de cebime girsin, ne kuşu be?" dedi. Herkes onun bu laflarına gülerken Cumali "Yamaç hadi, koy da içelim. Bugün önemli bir gün."
Kardeşler gecenin sessizliğini dinleyerek rakılarını içerken Salih birden "Hiç düşündünüz mü?" diye sorup onların dikkatini üstüne çekti. "Cumali abim beni o gece o mağarada bulmasaydı ne olurdu diye?" Cumali yüzünü ekşitip rakısından büyük bir yudum aldı ve "Ben bunu şu an düşünmek bile istemiyorum, kanım donuyor hala." dedi. Salih "Abi tamam işte onu değil, kendi hayatınız nasıl olurdu diye düşündünüz mü?" dedi. Yoksa o da abisi onu kurtarmasaydı neler olacağını düşünmek istemiyordu.
Selim ilk konuşan olmuştu. Acıyla gülümseyip "Ben koskoca evde yapayalnız kalır hiçbir şeye cesaret bulamazdım kardeş." dedi. "Öbür yarım olmadan yaşar giderdim, savunmasız olurdum sensiz." Salih işi dalgaya vurup canının acıdığını belli etmemek için "Bak bak laflara bak; sen hepimizi gömersin be, benle ya da bensiz." dedi. Hepsi gülüp Salih'e hak verirken Kahraman duraksayıp elindeki rakı bardağına bakarken "Muhtemelen ben hayatımı en heyecansız haliyle yaşardım. Bunlarla eğlenilmiyor çünkü, bir tek sen benim kafamdasın." dedi. "Ve sonunda bir eğlence çıkışında da beni öldürürlerdi herhalde. Uzun yaşamazdım be sen olmasan."
Salih "Ne boş konuştun be abi." dedi yüzünü ekşiterek. "Yok eğlence çıkışıymış, yok ölürmüş. Seni kimse öldüremez bir kere. Sen Kahraman Koçovalı'sın." Cumali onlara gülümserken hepsinin gözünün ona çevrildiğini fark etti. Bir cevap bekliyorlardı. "Ben muhtemelen hapiste olurdum." dedi kısaca. Selim mezesinden bir çatal alırken "Onun için Salih faktörüne gerek yok ki abicim, sen her türlü hapise girebilirsin." dedi. Cumali yalandan gülüp "Çok komiksin çocuk valla." dedi. Selim başını sallayıp "Biliyorum." derken Salih en küçüklerine döndü. "Yamaçım sen?"
Yamaç iç geçirip başını iki yana salladı. "Ben sensiz bir hayat istemiyorum ki." Salih gözlerini devirip onun omzunu tuttu ve "Ben de istemiyorum Yamaçım ama konuşuyoruz işte ya." dedi. Yamaç omzunu silkti. "O zaman ben muhtemelen... hiçbirinizle iletişimde olmazdım, Çukur'dan kaçardım." Buna karşılık Kahraman kaşlarını çatıp "O niye lan?" deyince Yamaç "Mantıksız değil ki abi, Salih abim beni evin tarandığı o gece durdurup odasına yollamasa ben gerçekten kaçardım Çukur'dan, dünya gözümde olmazdı." dedi. Salih dayanamayıp Yamaç'ın alnını öptü ve "Ama ben gene bir yolunu bulup Çukur'a dönerdim... sen de o zaman geri gelirdin, değil mi benim için?" diye sordu. Yamaç gülümseyip "Tabi ki de gelirdim." dedi.
Salih gülümserken Kahraman "Ya sen Salih? Bir şekilde hayatta kalmayı başarsan nasıl olurdu hayatın?" dedi. Salih omzunu silkip "Bilmeden, sadece eksikliğini hissederek öbür yarımı arardım." dedi. Selim kadehini onunkine uzattı ve tokuşturdular yavaşça. Salih bir yudum alıp "Hilal'i gene bulur, gene kaçırırdım onu, gene aşık olurdum ona." deyince Cumali "Hala Hilal diyor ya." d,ye söylendi. Salih "Kıskanma be." dedikten sonra gözlerini kaçırarak ekledi. "Ve muhtemelen... intikam isterdim. Sizden ayrı büyümemin intikamını. Çukur'u yakıp geçerdim. Aileymiş, kuralmış tanımazdım."
Selim "Ben de sana yardım ederdim be kardeş deme öyle. Tek başına olmaz. Benim de senden ayrı büyümemin intikamı var." dedi. Salih sırıtıp "Hee, birlikte intikam alırız kardeş Çukur'dan." dedi ve abisine dönüp "Önce Kahraman abimi alalım. O zaten bir eğlence çıkışı öleceğini varsaymıştı. Onu kırmak olmaz. Pavyondan, otelden çıktığı gibi indiririz onu." dedi şakayla. Selim ufak bir alkış tutup "Mükemmel plan kardeş, bravo." derken Kahraman yüzünü ekşitip "Bak bak, triplere bak ya." dedi. "Geldiğin gibi abini mi öldüreceksin lan it?"
Salih gülüp "Tamam tama ya kızma." deyince Kahraman onun ensesini tutup "Kızmadım. Kızmam da. Bugün bile çıkıp annenin intikamını almak istesen, kızmam gene. Hangi evrende ne olursa olsun, benim hakkım sana helaldir kardeşim. İstersen öldür, istersen abin gibi kabullen." dedi. Salih ona gözleri dolarak bakarken Kahraman hüzünlü havayı dağıtmak için "Ayrıca aptallığın da böylesi. Beni öldürdün, eee? Sonra ne olacak? Benim intikamımı almak için hazırda bekleyen Cumali Koçovalı'yı ne yapacaksın?" dedi. "Önce onu öldürmeliydin aptal."
Salih kaşlarını çatıp "Ne alakası var ya, herif hapiste!" dedi isyanla. Yamaç ve Selim gülerken Cumali "Çok salaksınız biliyorsunuz değil mi?" dedi. "Saçma sapan senaryolara kendinizi inandırıyorsunuz bir de. Yok oğlum öyle bir dünya, yok! Ben gittim, kardeşimi alıp ait olduğu yere -evine, kardeşlerinin yanına- getirdim. Bitti. Hiçbir şey bu gerçeği bozamaz."
***
Gün yavaş yavaş ağırırken, Yamaç'ın "Üşüdüm." ve "Uykum var." söylenmelerine dayanamamış ve toplanıp gitmeye hazırlanmışlardı. Salih çatının kenarından Çukur'a ve gün doğumuna bakarken aşağıdan Cumali seslenmişti ona. "Babamızın oğlu! Geliyor musun lan?" Salih gülümseyip gitti ve çatıdan daha alçak olan çatıya atlayıp abisinin yanına indi. Cumali kolunu onun omzuna atarken Salih kaşlarını çatıp "Babamızın oğlu nedir yauv bu arada?" dedi. "Başka ve daha iyi bir şey bulamadınız mı cidden?"
'Ello!
Şu an odamda boş boş etrafa bakıyorum. Nasıl oldu, ne ara oldu, neden oldu hiçbir fikrim yok ama buradayım işte. Buradayız. Bitti. Bitirdik. Şu kitapta 40 yıl, gerçek hayatta 220 gün yani 7 ay 5 gün süren bu yolculuk bitti.
Ve açık konuşmak gerekirse amacım asla hüzünlü ve akılda kalan bir final yazmak değildi. Ben insanların aklında finalimle, sizi bıraktığım noktayla değil; kitabın bölümleriyle, sizi buraya getirirken üstünden geçtiğim doğruyla kalmak istedim. Bu kitabın amacı Çukur'da çekilen acıları nötrlemek, size ve karakterlere bir nebze de olsa mutluluk vermekti. Umarım amacıma ulaşmışımdır.
Sizi çok seviyorum. Bundan sonra Yıllar Sonra kitabıyla devam edeceğim Çukur kitabı yazma işine. İsterseniz bakabilirsiniz. Çünkü haftaya Pazartesi, Babamızın Oğlu yerine onu yayımlayacağım. Tamam benim gözler dolmaya başladı, gidiyorum. See you then ✌🏻🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamızın Oğlu
FanfictionCumali arabayı park etti ve yan koltukta uyuyakalmış olan kardeşine baktı. Gülümsedi ve onu uyandırmamaya çalışarak arabadan indi. Kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Annesinin ona sarılan kollarını hissedince Cumali birden vazgeçip onu affetmek istedi...