Çukur yaş konusunda bok gibi olduğu için ben gene liste bırakıyorum buraya. Ona göre okuyun. İlk sahnedeki yaşları bu.
Cumali 30
Kahraman 28
Selim 19
Salih 19
Yamaç 12Yamaç, Selim ve Salih; Selim'in odasında hazırlanırken Selim sanki etrafında olanların onunla hiç ilgisi yokmuş gibi davranıyordu. Salih bunun farkında olsa da konuşmak istiyorlarsa önce Yamaç'ı başından savmaları gerektiğini biliyordu. Salih, Yamaç'ın saçlarını düzeltip "Kırmızı istemediğine emin misin?" dedi. Yamaç oflayıp "Hayır abi ya. Yeşil seviyorum ben." dedi.
Salih homurdanıp "Biz seninle nasıl kardeşiz ya?" dedi ve kardeşinin seçtiği yeşil mendili katlayıp takımının cebine yerleştirdi özenle. Ardından Yamaç'ın önünden çekilip kardeşinin aynaya bakmasına izin verdi. Yamaç gülümseyip aynaya baktı. Salih onun heyecanına gülümseyip "Çok yakışıklı oldun lan. Değil mi Selim?" dedi. Selim koltukta oturup pencereden aşağıdaki hareketliliği izlerken "Öyle." dedi kuru bir sesle.
Yamaç'ın morali bozulurken Salih hemen "Yamaç, abin şimdi evleniyor ya. Aklı başka yerlerde. O yüzden. Hadi sen aşağıya in, abinlere yardım et tamam mı?" dedi. Yamaç başını sallayıp "Tamam. Sonra görüşürüz." dedi ve koşarak odadan çıktı.
Yamaç çıkınca Salih kardeşinin yanına ilerleyip yatağa oturdu. "Konuş benimle." Selim ona baktı. Damatlığının içinde çok şık duruyordu. Tıraşını olmuştu, her şeyi tamdı. Ama yüzündeki acı çeken ifade ortama uymayan tek şeydi. Selim omzunu silkti. "Ne konuşayım Salih?"
"Sevmediğim biriyle evleneceğim. Muhtemelen onu sevmemi bekleyecek. Yapamayacağım. Hayatım boka dönecek." Salih omuzlarını düşürdü. Buna bir şey diyemezdi. Celal onlardan bir yaş büyük olduğu için, Salih onları öğrendikten bir sene sonra mezun olup gitmişti. Zaten Çukur'dan değildi. Selim'in onu bir daha görme ihtimali her geçen gün de azalıyordu.
Selim iç geçirdi. "Keşke senin kadar şanslı olsaydım." Salih ona bakınca Selim başını salladı. "Öyle. Normal olabilirdim. Belki şu an olmasa da belki zamanla Ayşe'yi bile sevebilirdim. Ama hayır, farklı olmam gerekiyordu, yanlış olm-" Salih onu durdurup "Sen farklı ya da yanlış değilsin kardeş." dedi. "Sadece henüz sana hazır olmayan bir dünyaya doğdun. Sen de hepimiz kadar sıkıcı ve boktansın." Selim istemsizce gülerken Salih bunu bir zafer kabul etmişti.
"Bak, böyle bir durumda hiçbir tesellinin işe yaramayacağını biliyorum." Selim elini onun dizine koydu. "Zorunda değilsin kardeş. Bu evde en azından birinin beni önemsediğini bilmek bile yeter bana." Salih gülümserken Selim kalkıp Salih'i de kaldırdı ve ona sarıldı. İkisi de sıkıca birbirlerine tutunurken kapı açılmıştı. "Abi?" Salih bozulan sinirleriyle güldü. "Gel Yamaç sen de."
Yamaç koşup onlara sarılınca Selim'in olmayan keyfi biraz da olsa yerine gelmişti. Ayrıldıklarında "Abi Saadet ablam çoook güzel olmuş. Yengelerim de. Gelin hadi." dedi Yamaç heyecanla. Salih "Tabi olmuştur lan." dedi. "Hadi inelim." Selim başını salladı. "Hadi inelim." Ne kadar çabuk başlarsa o kadar çabuk biterdi.
Üçü de aşağıya indiklerinde Yamaç hemen bahçeye koşmuştu onları bırakıp. Salih, Selim'in sırtına vurup "Sen çık, ben Saadet'e yardım edeyim. O kadar şeyi tek başına taşımasın." dedi. Selim hemen "Ya çocuklar yardım eder ona Salih, benle kal." dedi. "Panikliyorum." Salih "Selim bir şey olmayacak. Sen sadece git ve nikah masasına otur." dedi. "Ben de geleceğim."
Selim ayaklarını sürüye sürüye bahçeye çıkınca Salih de mutfağa girdi. "Kız Sadiş Sadiş." Henüz bahçedeki masalara taşınmamış olan kurabiyeleri gizli gizli tıkınan Kahraman ve Cumali kardeşlerine baktılar. Kahraman ağzının dolu olmasını takmadan "Seninki burada değil." dedi. Salih onlara bakıp "Onlar düğünde yenmek için abilerim." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamızın Oğlu
FanficCumali arabayı park etti ve yan koltukta uyuyakalmış olan kardeşine baktı. Gülümsedi ve onu uyandırmamaya çalışarak arabadan indi. Kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Annesinin ona sarılan kollarını hissedince Cumali birden vazgeçip onu affetmek istedi...