Çukur yaş konusunda bok gibi olduğu için ben gene liste bırakıyorum buraya. Ona göre okuyun. İlk sahnedeki yaşları bu.
Cumali 31
Kahraman 29
Selim 20
Salih 20
Yamaç 13Nedret ve Saadet tuvaletin kapısının önünde beklerken Saadet "Ayşe? Oldu mu?" dedi. Ayşe hala sonuçları bekliyordu. "Biraz daha beklememiz gerek sanırım." Nedret ve Saadet beklemeye devam ederken odasından çıkan Salih karşısında onları görmesiyle yüzünü buruşturdu. "Hanımlar? Ne oldu?" Saadet hemen "İşimiz var Salih, git hadi." dedi. Salih "Tamam be." dedi. "Kızma hemen öyle gönlümün efendisi." Salih hızlıca Saadet'in alnını öptü.
Salih kaçarcasına giderken Saadet hiçbir şey olmamış gibi Ayşe'yi beklemeye devam etti. Nedret ise bir Salih'in ardından bir de Saadet'e bakıyordu. "Siz ne zaman evleneceksiniz?" Saadet şaşkınlıkla ona bakarken tuvaletteki Ayşe "Evet ya Saadet. Birbirinizi seviyorsunuz, ne zaman düğün?" dedi. Saadet "Bi-Bilmiyorum kızlar." dedi. "Yani ara sıra geyiğini yapıyoruz ama... ciddi bir şey yok. Ayrıca daha genciz."
Nedret omzunu silkti. "Yani, bence hemen evlenmelisiniz. Daha iyisini bulamazsın." Ayşe içeriden "Evet Saadet. Hem bak şu dünya turu muhabbeti var demiştin. Senden uzakta kalacak aylarca belki de." dedi. "Başkalarıyla tanışabilir." Saadet hemen "Saçmalamayın, Salih öyle bir şey yapmaz." dedi. Nedret ellerini kaldırdı. "Ben sadece diyorum."
Onlar konuşurken Sultan yukarı çıkmış ve "Kızlar! Yemeğin başında kimse durmuyor? Hem bu ne, kapı mı bekliyorsunuz?" dedi. Saadet hemen "Ben bakayım anne." dedi ve aşağıya indi. İnmeden önce Nedret'e dönüp sessizce "Bana haber verin sonucu." dedi. Nedret başını sallamıştı.
Saadet yemeklerin dibi tutmadan altını kapatırken Yamaç koşarak bahçe kapısından mutfağa girmişti. "Saadet Abla! Bize tost hazırlar mısın?" Saadet ona gülümseyip "Hazırlarım tabi, kaç tane?" dedi. Yamaç "Sadece ben ve Meke'yiz. İki tane." dedi ve koşarak bahçeye geri döndü. Saadet onlara salçalı ekmek hazırlarken Salih'e de bir tane hazırladı.
Bahçeye çıkıp Meke'yle Yamaç'a tostlarını verdikten sonra bahçeden evin ön avlusuna çıkıp Salih'e seslendi. Selim'le konuşan Salih ona dönüp gülümsedi. Saadet peçeteye sardığı tostu ona verdi. "Acıkmışsındır diye düşündüm." Salih ona gülümserken Selim "Ben de acıkmış olabilirdim Saadet." dedi. Saadet ona sonurtarak bakarken Salih "Kıskanma hemen." dedi ve peçeteyi açtı. Ekmeği ikiye bölüp yarısını Saadet'e verdi eski günlerdeki gibi. Saadet gülümseyerek ekmeği alınca Salih kendi yarsını da ikiye bölüp Selim'e verdi. "Al, aç köpek."
Selim elini ittirip "Yok ya aç değilim." deyince Salih "Oğlum seni çok pis döverim bak." dedi. Selim onunla uğraşmış olmanın verdiği sevinçle sırıtırken Ayşe ve Nedret de yanlarına gelmişlerdi. Saadet, Salih'le Selim'in yanında olduğunu unutup Ayşe'nin kollarından tuttu. "Eee? Neymiş?" Ayşe sırıtarak "Pozitif." dedi. Saadet gülüp ona sarılınca Nedret de dayanamayıp onlara sarıldı. Selim kaşlarını çatıp Salih'e baktı.
Ne oluyor lan?
Ne bileyim oğlum, senin karın.
Dem şunu.
Kızlar ayrılınca Ayşe Selim'e yaklaştı. "Selim... baba oluyorsun."
***
Aradan sekiz ay geçmişti. Selim doğumhane kapısında bir ileri bir geri yürürken Salih "Selim başım döndü yeter be." dedi. Selim ona bakıp "Şu an doğan senin kızın değil Salih, benim kızım." dedi. "Bırak da stres yapayım." Salih gözlerini devirip "Ne bok yiyorsan ye." dedi ama sonra ayağa kalkıp merakla doğumhaneye baktı. Sultan, Ayşe'yle birlikte girmişti kıza destek olmak için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamızın Oğlu
FanfictionCumali arabayı park etti ve yan koltukta uyuyakalmış olan kardeşine baktı. Gülümsedi ve onu uyandırmamaya çalışarak arabadan indi. Kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Annesinin ona sarılan kollarını hissedince Cumali birden vazgeçip onu affetmek istedi...