Çukur yaş konusunda bok gibi olduğu için ben gene liste bırakıyorum buraya. Ona göre okuyun. İlk sahnedeki yaşları bu.
Cumali 49
Kahraman 47
Damla 41
Selim 38
Salih 38
Leila 38
Hilal 36
Yamaç 31
Efsun 30
Celasun 24
Azer 23
Karaca 18
Akşın 18
Akın 16
Seyhan 16
Acar 13
Mücahit 10
Umut 6
Masal 6
Asiye 6
Nejan 3Salih uykusunun en tatlı yerinde üstündeki pikenin kaldırılıp altına küçük bir şeyin girip bir de utanmadan üstüne çıkıp göğsüne yatışını hayal meyal hatırlıyordu. Sabah olup odaya güneş ışıkları dolarken de birinin onu yavaşça dürtmesiyle uyanmıştı. Kaşlarını çatıp gözlerini araladı. Hilal ona bakıyordu. Salih "Karam? Ne var sabah sabah?" dedi. Hilal "Canım benim." dedi. "Kalkın hadi. Öğlen oldu bak. Bu akşam Akşın'ın düğünü var ya."
Akşın adını duyan Nejan babasının üstünden kalkıp karnına oturdu ve "Düğün var!" dedi sevimli sesiyle ve tepinmeye başladı. "Baba kalk hadi, düğün va, düğün va, düğün va!" Kızının tepinmeleriyle nefesi kesilen Salih onu yatağa atıp gıdıklamaya başladı. "Sen babanı hiç bir düşünmüyorsun eşek sıpası? Neden tepiniyorsun tepemde?" Nejan gülerek babasından kurtulmaya çalışırken Mücahit koşarak babasının sırtına atlamış ve "Bırak kardeşimi Vartolu Sadettin!" demişti.
Bunu duyan Salih onu da yatağa atıp onu da gıdıklamaya başladı. "Bak bak, laflara bak eşek sıpasının. Nereden öğreniyorsun lan sen bunları? O Sarp denen dayın öğretiyor değil mi? İt herifler!" Mücahit ve Nejan babalarının gazabından kaçmaya çalışırken Hilal "Salih ben daha az önce ne dedim?" dedi sinirle. "Üçünüz de kalkın! Hazırlık olacak daha! Hadi!" Üçü de durup kapıdaki Hilal'e baktılar. Salih hemen doğrulup üstünü düzeltti ve "Annenizin sözüne karşı gelmek olmaz." dedi. "Kalkın hadi."
Mücahit kalkıp kardeşinin elinden tuttu ve onu lavaboya götürdü. Salih onların çıkışını gülümseyerek izledikten sonra yatağı düzeltti ve duş almak için odadaki lavaboya girdi. Duşunu aldıktan sonra düğün için aldığı takımı dolaptan çıkartıp bir süre baktı. Akşın'ı, Akkızı, bu gece evleniyordu. Saatler kalmıştı. Salih'in burnu hemen sızlayıp gözleri dolarken hemen kendini toparladı. Ama Mücahit görmüştü onu. Dalga geçercesine "Baba?" dedi. "Ağlıyor musun sen?" Salih kaşlarını çatıp "Ne alakası var lan, it herif?" dedi.
Mücahit gözlerini devirip "Aynen." dedi. "Neyse, sen giyin, sonra da bana yardım et, sonra da beni dedemlere bırak." Salih "Benimle emirli konuşma, çok pis döverim." dese de Mücahit bunun içi boş bir tehdit olduğunu biliyordu. Bugüne kadar ne annesi ne de babası bir fiske vurmamıştı onlara. Daha da vurmazlardı zaten. Mücahit oflayıp "Tamam. Ama hadi. Akın abim ve Acar abimi görmek istiyorum." dedi. Salih oğlunun kuzenleriyle anlaşabilmesine sevinirken "Tamam. Hadi çık da giyineyim." dedi. Mücahit çıkınca Salih hızla giyinip mendil çekmecesinden beyaz bir tane seçti her zamankinin aksine. Mendilini de taktıktan sonra çekmece dolabının üstünde düzgün bir şekilde dizili olan altın zincirlerinden yıllar önce Hilal'in onun için yaptığını seçip cebine attı ve oğlunun odasına gitti.
Mücahit hala pijamalarıylaydı. Salih "Takımın nerede?" deyip dolabını açtı. Mücahit "Annem dolabıma koymuştu." dedi sakince. Salih takımı çıkartıp yatağın üstüne koydu. Salih ütülü gömleği askısıyla eline alınca Mücahit tişörtünü çıkarttı ve yatağa attı. Salih hiçbir giysinin ütüsünü bozmadan oğlunu giydirip "Hangi renk mendil istiyormuş bakalım benim oğlum?" dedi. Mücahit "Koyu yeşil." dedi sırıtarak. Salih, oğlunun saçlarını düzeltip "Kırmızı istemediğine emin misin?" dedi. Mücahit oflayıp "Hayır baba ya. Yeşil seviyorum ben." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamızın Oğlu
FanfictionCumali arabayı park etti ve yan koltukta uyuyakalmış olan kardeşine baktı. Gülümsedi ve onu uyandırmamaya çalışarak arabadan indi. Kapıyı çalmadan kapı açılmıştı. Annesinin ona sarılan kollarını hissedince Cumali birden vazgeçip onu affetmek istedi...