4.4 // Tanıdığım En İyi Baba

458 27 22
                                    

Hilal git gide sinirlenmeye başlayarak "Salih! Canım! Eğer otuz saniye içinde buraya gelmezsen seni boşarım?" diye bağırdı. Salih koşarak indi ve "Sakın!" dedi. Mücahit babasının telaşına gülerken Hilal "Tamam boşamayacağım. Hadi sepeti al da gidelim." dedi. Salih aynada saçlarını son kez düzeltirken onu gören Mücahit de iflah olmaz kıvırcık saçlarına aynısını yapmaya çalıştı. Hilal onların bu haline gülümserken Salih sepeti alıp bir koluyla da oğlunu yakalayıp kucağına aldı ve "Çıkalım karam." dedi.

Çıktıktan sonra arabaya varır varmaz Salih'in telefonu çalmıştı. Salih oğlunu indirip arabasının kapısını açtı. Mücahit dönüp arabaya binerken Salih sepeti bagaja koyup telefonuna baktı. "Medet yauv." diye söylenip tam telefonu açacakken gözleri Hilal'in bakışlarını yakalamıştı. Başını salladı ve Medet'i meşgule atıp telefonunu da sessize aldı. "Ben söz verdim mi tutarım karam." Hilal gülümsedi. "Bilirim. Hadi bin."

Üçlü arabaya bindiklerinde Mücahit bacaklarını sallayıp annesini istemeden de olsa rahatsız ederken "Ne zaman varırız baba? Ne zaman? Ne zaman? Ne zaman?" dedi. Salih kemerini takarken "Oğlum dokuz aylık olmadığını bu kadar belli etme." dedi. "Varırız şimdi, bekle." Hilal oğluna bakmadan "Kemerini taktın mı aşkım?" dedi. Salih bir an üstüne alınıp "Taktım-" derken gözü başını sallayan oğluna takıldı. "Ha oğluna dedin. Tabi. Benim pabucum dama atılmıştı. Unutmuşum karam." dedi. Hilal "Aman." dedi. "Sanki bir kızımız olunca benim pabucum dama atılmacak."

Salih yoldan gözlerini almayıp hafifçe gülümsedi. "Olunca." dedi. "Olursa değil." Hilal "İstemiyor musun?" deyince Salih ona baktı. "İstiyorum! Ama... senin ağzından duymak... ne bileyim." dedi. "İçimi bir hoş yaptı." Hilal gülümserken Salih'in sağ elini aldı ve kucağına koyup parmaklarıyla oynamaya başladı adamın. Onu kaçırdığı geceden beri alışkanlık olmuştu onda. Hala onun elini tutarak arabayla gidiyordu. Salih de bir kere bile çekmemişti elini yıllardır. Tek eliyle bir şekilde araba kullanmayı başarıyordu.

Beş dakikanın sonunda Mücahit yine "Ne zaman varırız?" dedi. "Ben sıkıldım." Hilal "Annecim sakin ol. Gidiyoruz işte." dedi. Salih "Aynen aslan parçam. Yaklaştığımızda ben sana söylerim zaten." dedi. Mücahit oflayıp "Ama ben şimdi varmak istiyorum." dedi. Salih "Ama oğlum, beklemek ve sabırlı olmak şu an senin yaşın için pek de cazip şeyler değil ama bak sana ne anlatacağım." dedi. "Seninle kek yapmaya çalıştığımız günü hatırlıyor musun?"

Mücahit başını salladı. Nasıl unutabilirdi ki? Hilal hastalandığı için ona sürpriz olsun ve kendini iyi hissetsin diye kek yapmaya kalkmıştı baba oğul. Ama keki fırına koyduklarında ne kadar bekleyeceklerini bilememişlerdi. Salih de dört yaşına yeni girmiş olan çocuğun aklına uymak gibi bir hata yapıp on beş dakika sonra keki çıkarmıştı. Ama bırakın pişmeyi, içi hala hamurdu. Hilal de gelip kek olamamış kek denemesini görünce borcamı fırına geri koyup bir yarım saat daha beklemişti. Sonunda ise kek olmuştu.

Salih "Hah, hatırlıyorsun. Biz sabredemeyip keki çıkardığımızda nasıldı?" dedi. Mücahit "Hala su gibiydi." dedi. Salih başını salladı. "Evet. Ama sonra anne gelip keki fırına geri koydu ve uzun bir süre bekledi değil mi?" Mücahit başını salladı. Salih "Hah! Bazen hayatta da böyle olur prensim." dedi. "Daha güzel şeyler elde edebilmek için bazen beklemen ve sabretmen gerekir." Çoçuk başını salladı ve dudaklarını büzdü. "Hmmm..." Salih dikiz aynasından oğluna baktı kısa bir süreliğine. Çocuk düşünceliydi. Hilal baş parmağıyla onun elini okşayıp sessizce "Merak etme. Güzel anlattın. Anlamıştır." dedi. Salih başını salladı.

Arabada çalan kısık sesli müzik dışında yolculuk sessiz geçmişti. Mücahit'in duyduğundan beri gitmek için anne ve babasının başının etini yediği hayvanat bahçesine geldiklerinde Mücahit hemen kemerini çözdü ve annesi iner inmez o da indi. Salih etrafa bakınıp "Çizmezler burada arabayı değil mi ya? Başka bir yere mi park etseydim?" dedi. Hilal "Bir şey olmaz canım." dedi. "Hem burası piknik alanına da yakın. Burası iyi." Salih "İyi bari." dedi ve oğluna elini uzattı. Mücahit hemen babasının işaret parmağını yakalayıp minik eliyle tuttu sıkıca.

Babamızın OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin