10

2.1K 131 96
                                    

"Süpürgelerinizi elinize alın, Harry Potter sana kaç kere söylemem lazım ben gelmeden uçmak yok?"

Harry, Hermione'nin yanına inerken "Özür dilerim profesör" dedi.

Uçuş dersleri... Kabusum. Yani ne gerek var ki uçmaya falan, yükseklik korkum var diyorum notun kırılır diyorlar bana. Snape'in kırdığı puanları burdan toplamaya çalışıyorum resmen.

Bu gün düne göre oldukça sakin başlamıştı. Kahvaltıdan önce Harry Hermione ve Ron ile sohbet etmiştik. Kahvaltıda Marcilya ile oturmuştum, sonrasında zaten uçuş dersine geçmiştik.

Süpürgeden düşmediğim sürece bu gün güzel geçebilirdi.

Diğerleri ile beraber bende aynı şeyleri yapıp süpürgeye bindim. Ofladım, her seferinde tedirgin olmasam ne olurdu sanki? Yavaş yavaş havalanmaya başladım. Yerden bir kaç metre yükselebildim. Tam oldu yaptım diyordum ki...

"Lydia!"

|iki ay sonra...|

"Lydia!"

Marcilya'nın bağırmasıyla dikkatim dağıldı. Ne yapacağımı şaşırdım.
Süpürgeyi birden elimden bıraktım. On metre yükseklikten yere çakıldığım an diğerleri etrafıma doluştu.

"Hassiktir yine-"

"Birden bağırma şu kıza"

"Sus Mattheo! İki ay öncesinde de sen bağırmıştın."

Bacağımın acısından gözümü dahi açamıyordum. Harry yaklaşıp bacağıma dokunduğu an acıdan bağırdım.

"Kırık gibi duruyor..."

"Düzeltebilirim!"

"Bu bi üst sınıf büyüsü Neville, bence profesörü çağırmalıyız"

"Profesör Hooch Dumbledore'un yanında Harry"

Hermione yanıma geldiğinde Harry geri çekildi. "Ben büyüyü biliyorum" dedi ve diğerlerinden biraz geri çekilmesini istedi. Büyüyü söylediği an acıö uçup gitmişti sanki.

"İyi misin Lydia?"

"Evet... Çok sağol Hermione" dedim. Marcilya kalkmama yardım ederken Mattheo "Bir bulan-" diyordu ki sözünü tamamlamasına izin vermedim.

Hermione'ye dönüp "Sağol Granger" dediğinde iç çektim. Marcilya Mattheo ve ben hogswart'a girdik. Diğerleri ise dağılmıştı.

"Bilin bakalım bu gün günlerden ne?"

Marcilya'ya dönüp "Lanet olası uçuş dersinin olduğu gün işte" dedim. Dudağını büzüp "Kıyamam sen hep ölümden mi dönüyorsun" demesine aldırmadan yürümeye devam ettim.

Sonbaharın girmesine az kalmıştı. Geçen zaman aralığında hiç bir şey öğrenememiştim ve iş işten geçtiği için Pansy olayını kapatmıştım. Yinede gözüm üzerindeydi. İki ay boyunca aynı mektuplar gelmeye devam etmişti. Sahibini bilmediğim romantik türden yazılar beni mutlu ediyordu.

Her gece açıp birini okurdum. Alışkanlık olmuştu sadece. Keşke kimin yazdığını öğrenebilsem.

Mattheo-Bence bu gün mükemmel Mattheo'ya süpriz günü falan?

Marcilya-Hayır...

Lydia-Özel bir şey mi var ki?

Mattheo-Var işte, ben varım

Lydia-Theo!

Mattheo-Tamam sustum

Marcilya-Boşverin ya, öylesine sormuştum zaten. Özel bir şey yok. Bu arada benim kütüphaneye uğramam lazım görüşürüz.

We Could Have Had İt All || Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin