•
Yazarın anlatımı;
Günün yarısı hemen hemen bitmişti. Draco Lydia'ı arıyordu, canı sıkkındı biraz. Onunla dertleşebileceğini bildiği için ihtiyacı vardı varlığına. Lydia onun küçüklüğünden beri tanıdığı, yargılamadan dinleyen tek kişiydi. Duygularını onun yanındayken dile getirebiliyordu.
Akşam üzeri kütüphanede olurdu genellikle Lydia. Bu sebepten oraya gitti ilk başta. Etrafa bakındı, bir kaç tane ikinci sınıf öğrencisinden başka birini göremedi. Kütüphaneden çıkacağı sırada rafların arasında yalnız başına duran Marcilya'yı gördü.
Kafa dağıtmak için belki biraz onunla uğraşsa keyfi yerine gelebilirdi. Tam olarak böyle düşündüğü buydu Malfoy'un.
Arka taraftaki kitap raflarına doğru yürüdü. Kitaplarla ilgilenir izlenimi verirken söze "Yalnız mısın Pottah? Görünüşe göre arkadaşlarının söylediği kadar değerli biri değilsin." diyerek girdi.
Marcilya sırtını kitap rafına dayamış yerde otururken yere bakan gözlerini Draco'ya çevirdi. Kızgın bir yüz ifadesi ile "Git başımdan Malfoy." dedi.
"Kim üzdü seni- küçük Pottah ağlayacak mı yoksa?"
Draco'nun alaycı bi tavırla söylediği sözler Marcilya'nın sinirlerine dokunmuştu. Marcilya birden bire ayağa kalkıp Draco'nun yakalarını kavradı ve sırtını kitap rafına çarptı.
"Birdaha söylesene!" diye bağırdığında Draco'nun yüz ifadesini daha henüz farkedebilmişti.
Ellerini yakasından çekti. "Korkuyor musun cidden?" diye sordu.
"Senin gibi bi melezden korkmam Pottah."
"Dostum önce soyadımı düzgün söyle. Ayrıca Korktun ve kabul etmek kötü bir şey değil? Herkes korkabilir ,bu normal bir şey."
"Gayet düzgün söylüyorum? Kes sesini."
"Yav he amk. Babanla aynı boksun işte ne diye uğraşıyorsam seninle konuşmaya. Ruhsuz ırkçı seni."
Draco bakışlarını Marcilya'dan kaçırdı. Yüzündeki alaycı gülüş donup kalmıştı birden. Marcilya ne olduğunu anlamaya çalışırken Draco arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.
"Malfoy"
Marcilya seslendiğinde Draco duraksayıp ne diyeceğini dinledi. O an içinden gelmişti dinlemek.
"Biliyorum istemezsin ama yinede... Konuşmak ister misin?"
Marcilya Draco'nun ailesinden vurmak istememişti aslında. Bi anlık sinirle babasını cümleye katmıştı işte. Kimseyi ailesi ile yaralamazdı bilerek. Kendi ailesi konusunda hassastı, karşısındaki kişi düşmanı dahi olsa yapmazdı böyle bir şeyi.
Bir keresinde Lydia ve Draco konuşurken kulak misafiri olmuştu. Draco'nun babası ile arasındaki sorunlarını bilmiyordu fakat bu tür şeylerde hassas olduğunu ister istemez öğrenmişti. O an gösterdiği merhametin sebebiydi işte bunlar.
Draco kırgın olmasa Marcilya'ya güler geçerdi fakat o gün babası ile tartıştığından biri ile üstü kapalı bile olsa konuşup rahatlamaya ihtiyacı vardı. İçi içini yemekteydi sanki... Bu yüzden arkasını dönüp Marcilya'ya "Konuşmak isterim" dedi sadece.
İkisi beraber kitap raflarının arasına oturdu. Sessiz bir halde önlerine bakıyorlardı sadece. Garip geldi o an, birbirleriyle kavga eden ve her zaman düşman gibi olan iki kişiydiler sonuçta bu güne kadar. Yan yana oturup dertleşmek mi? Onlara göre değildi, en azından onlar şimdilik öyle düşünmekteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Could Have Had İt All || Tom Riddle
Fanfiction"Hepsine sahip olabilirdik... Her şey bizim olabilirdi, eğer sen ve ben 'biz' olabilseydik." "Bana verdiğin tek şey karanlık." Lydia Luna Black||