33

1.6K 123 81
                                    

Lydia'dan devam

Odamdan kravatımı ve Tom'un cüppesini alarak çıktım. Ortak salonda kravatımı bağlarım diye düşünerekten acele ediyordum. Kahvaltı saati başlamıştı çoktan.

Koridorda hızlı adımlarla ilerlerken karşıma çıkan kişi yolumu kesti. Solundan dolanıp yoluma devam etmek istediğimde benimle aynı anda aynı yöne hareket etti.

"Ne istiyorsun Pansy?"

Pansy ukala bir tavırla yüzüme baktı bir süre. Gözleriyle beni baştan aşağı süzdükten sonra kolumda duran cüppeye baktı. Sorumu cevaplamak yerine başka bir soru sordu.

"Ne zamandır Slytherinsin merak ediyorum. Cüppe kimin?"

"Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum."

"Tatlım crabbe ile falan yattıysan utanmana gerek yok, bana söyleyebilirsin. Ne de olsa senden beklenecek şey. Kimse şaşırmaz emin ol."

"Laflarına dikkat et."

"Etmezsem ne olur? Dört göz gryffindorlu vaftiz kardeşine mi söylersin? Ya da neydi o... Marci, Marc? Tamam buldum Marcilya. O mu dövecek beni?"

"Pansy"

"Efendim küçük sürtük?"

"Siktir git."

Pansy dudaklarını büzüp bana bir bebekmişim gibi bakarken "Ovvv küçük hufflepuffımız ağzını mı bozuyor yoksa?" demişti alaycı bir ses tonuyla.

"Şu an seninle uğraşamam." dedim. Sol tarafa doğru bir adım attığımda gömleğimin yakasından tutup beni önüne çekti.

"Tom ile aranda ne var? Ya söylersin ya da üzerinde bildiğim tüm lanetledi uygularım."

Şimdi anladım... Bütün karın ağrısı bu muydu cidden. Yüzümde rahat bir tavırla "Tom'a aşık olan bir zavallı olduğunu unutmuşum." dedim.

Asasını kaldırıp ucunu boynuma bastırırken "O küçük ağzını sadece sorularımı cevaplamak için açacaksın!" dedi.

Kendimi geri çekmeye çalışırken arkamdan gelen duyduğum "Yoksa?" kelimesi yakamda ki elin gevşemesine sebep olmuştu. Pansy'nin kendinden emin yüz ifadesi tamamen silinmişti.

"Git lanetlerini kendine uygula Parkinson."

Tom'un bu dediğine karşın bir cevap vermeden çekip gitmişti. Arkasından bakarken göz devirip gömleğimi düzeltmeye çalıştım.

Yanıma gelen Tom'a baktım. "Teşekkür ederim.." dediğimde bir cevap vermedi. Elini elimin üzerine koyup "Yardım edebilir miyim?" diye sorduğunda ellerimi çektim. Yakamı düzelttikten sonra elimde duran kravatımı aldı. Kravatımı bağlarken onu izliyordum.

Elmacık kemikleri kemikli yüz hatlarına ne kadar çok yakışmıştı... Çene kemiği, yutkunduğunda hareket eden adam elması.
Biçimli kaşlarına yakışan zümrüt yeşili gözleri... Gözleri çok güzel. Koyu kahve renginin en güzel tonlarını bulduğu saçları yumuşacık görünüyordu. Dudakları... Dudaklarına bakarken geri çekildi. "Çok sevdin galiba?" dediğinde direkt "Neyi?" diye sormuştum. "Dudaklarımı." dediği an utanıp önüme döndüm.

Cüppesini yüzüne bakmadan eline uzatırken. "Yok öyle bir şey." dedim. Elimden cüppesini aldığı sırada gülüşü kulaklarıma doldu. O güldüğünde gülümsedim bende ister istemez.

"Peki madem." dediğinde yürümeye başlamıştı. Yanından yürümeye başladım. Sıkıntı olacağını düşünmüyordum. Ortak salonun kapısının önüne geldiğimiz an duraksadım.

We Could Have Had İt All || Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin