.
Kapısı aralık olan odaya kuşku ile ilerledim. Büyük kapıyı biraz daha ittirip içeriye adımımı attım. Tahmin ettiğim gibi bu büyük kalede ki odası da siyah mobilyalar ve koyu tonlarda duvarlardan ibaretti.
Bulunduğun ortamlar gibi için de kapkaranlık, değil mi Tom...?
"Eşyalarımı karıştıracaksan onları hogwarts'daki odamda bulabilirsin."
Onu düşündüğüm an onun sesini duymam beni etkisi altına alırken kapıya yaslanmış bedenini baştan aşağı süzdüm. Şık bir takım giyinmişti.
"Eşyalarını neden karıştırayım?" diye sordum. Yaslandığı yerden küçük adımlar eşliğinde uzaklaşırksn bana yakınlaşmaktaydı. Yanı başıma geldiğinde kulağıma eğildi. Nefesi boynuma çarparken "Bilmem. Sen söyle?" diye fısıldadı.
Her bir hareketi içimde bir şeyler uyandırırken bir adım geri attım.
"Sadece bazı konular hakkında iyice düşündüm ve tek istediğim..."
Sonlara doğru sesim biraz kısıldı. Bilerek bu şekilde konuşuyordum. Devam etmemi istediğini "Tek istediğin?" diyerek beni tekrarladığında zümrüt yeşili gözlerine baktım.
"Sensin." diyiverdim. Dudaklarımın arasından çıkan kelime, onun dudaklarına küçük bir tebbessüm kondurdu.
"Doğru kararı verebileceğini biliyordum sevgilim."
"Benim tek bildiğim doğru sensin Tom. Sana o kadar aşığım ki... O kadar tutuldum ki, senden ayrı bir hayat düşünemiyorum."
"Ben de sensiz bir gelecek istemiyordum güzelim. Ayrıca ölüm yiyenler için bir Lord bir de Lady olacak, yönetmek senin kanında var biliyorum. Her şey sona erdiğinde ise tüm dünya ayaklarına kapanacak."
Konuşurken parmak uçlarıma değen parmaklarını fark ettim. Ondan önce davranıp iki elini birden tuttum. "Peki ya sen..." diye mırıldandım. Ona iyice yaklaşırken "Sen ne istiyorsun sevgilim?" diye sordum.
Beni arkaya doğru yürümeye zorlarken "Ben de seni istiyorum..." diye fısıldadı boğuk bir sesle. Dizimin arkasına değen koltuğu yeni yeni fark ederken Tom beni omzumdan sertçe arkamda ki koltuğa itti. Bedenim koltukla buluştuğu an üzerime eğildi.
Dizi iki bacağımın arasında duruyordu. Bir eli belimi sıkıca sardı. Kalbim yerinden fırlayacak kadar hızlı atmaktaydı. Sıcak dudakları boynumu esir aldı.
"Bir de güç?" diye sordum. Ancak sesim beklediğimin aksine inlemeye karışık bir halde dökülmüştü dudaklarımdan.
Dudaklarını kısa bir süreliğine boynumdan ayırıp "Sen varken her şeye sahibim zaten." dedi. Boğuk çıkan sesi beni tahrik ediyordu. Parmaklarım saçlarının arasına karıştı. Boynumu sertçe emerken aklıma gelen şeyle alt dudağımı ısırdım.
"Sen hazırlanmışsın, bir yere gitmen gerekmiyor m-"
Sözümü kesen şey boynuma geçen dişleri olmuştu. Sözlerim inlemelerime karışırken "Siktir et." dediğini duydum.
Aklımda ki planımk bir kenarıya bırakıp gözlerimi kapadım. Kendimi Tom'a bırakmadan önce aklımdan tek bir şey geçmişti.
İşte bu gece ise benim oyunumun başladığı gece...
.
"Hey Malfoy!"
Duyduğum sesle başımı kaldırdım. Draco da yanımda yürümekteydi, o da bize seslenen kişiye döndüğünde kaşları çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Could Have Had İt All || Tom Riddle
Fanfic"Hepsine sahip olabilirdik... Her şey bizim olabilirdi, eğer sen ve ben 'biz' olabilseydik." "Bana verdiğin tek şey karanlık." Lydia Luna Black||