.
"Ben de Draco ile aramız limoni, hani sizin odanızın şifresi limon şerbeti ya öyle yani... O tür bi limon dedim."
Karşımda bana, Dumbledore'un odasında neler konuştuğunu anlatan Marcilya'ya bakarken "O nasıl bi espiri kanka..?" diye sordum.
Omuz silkip "Her türlü ceza alıcaktım bari şaka ile geçiştiriyim dedim." diye bir açıklama yaptığında tebbesüm etmiştim.
"Sonuç olarak kütüphaneyi toplama cezası aldım"
"Sadece sen mi?"
"Sadece ben... Lucius Malfoy Dumbledore'un odasındaydı ve oğlunu bir melekmiş gibi savundu. Duysan mahkemede miyim ben dersin. Oğlunu amma önemsiyor."
"Sen öyle san kanka..."
"Elsa kılıklı rol mü yapıyor yoksa?"
"Hem de ne rol... Evde ya da yalnızken Draco'ya demediğini ve ya yapmadığını bırakmıyor. Tek umursadığı mutlu bir aile tablosu bla bla bla. Draco'nun mutluluğunu önemseyen tek bir insan varsa o da annesidir. Babasından hep nefret etmişimdir."
"Lan"
"İşte ben de kuzeni olarak yanında duruyordum, bir şekilde yüzünü güldürmeye çalışıyordum."
"Ve karşılığında sana annen hakkında o sözleri söyledi. Malfoy değer bilmiyor, Merlin'in kırmızı donu aşkına etrefımda bir tane akıllı yok..."
"Ben de aynı fikirdeyim..."
"Neyse ben kütüphane işine başlayayım, anca biter bu geceye. Zaten yasak saati gelince bir ton soru sorarlar senin burada ne işin var diye."
"Yardım ediyim, daha çabuk biter?"
"Hayır bi yerinde dur sende dinlen aq"
"Tamam abla neden kızıyorsun..."
Marcilya "Kızarım ben" diyip yanımdan kalktı. Uzaklaşırken arkasından baktım. Aslında istemiyordu ama yinede on beş dakika kadar sonra gidip yardım edicektim.
Kütüphane devasa boyutta bir yerdi ve orayı temizlemesi saatlerini alırdı. Yardım edersem daha hızlı hallederdik.
Oturduğum çimenlerde ki çantama uzanıp içinden kitabımı çıkarttım. Okumak için kaldığım 147. sayfayı açtığım sırada "Ne okuyorsun?" diye soran Mattheo'nun sesini duydum.
"Önce kol bileği sonra ayak bileği nasıl kırılır onu araştırıyorum" dediğimde güldüğünü işittim.
"Kol bileğimi kırmakta başarılı olmuştun zaten bayan Black?"
"Tamam bu sefer kökten hallederim, büyü falan da işlemez. İyileştiremezsin."
"Sen de amma nankörsün... Buraya abim hakkında bir şeyler söylemeye geliyorum ama sen beni sakat bırakmak ile ilgileniyorsun."
"Tom'a birşey mi oldu?"
"Aman tanrım. Sana üzülüyorum- yani Tom Marvolo Riddle'a aşık bir hufflepuff..."
"Ben de sana üzülüyorum. Lydia Black tarafından öldürülünce adını bile anmayacaklar."
"Ağır ol güzelim."
"Bana bak-"
"Abim seni bir yere götürmeyi teklif ederse gitme."
"Ne diyorsun?"
"Eğer aileni ve arkadaşlarını seviyorsan gitme. İnan bana bu sefer güvenini boşa harcamayacağım."
Dediklerine anlam vermeye çalışırken benden uzaklaşması sinirlerimi bozdu. "Buraya gel!" diye bağırdığımda arkası dönükken el sallyıp "Bir daha görüşüceğimize emin ol güzellik" dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/274104015-288-k605347.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Could Have Had İt All || Tom Riddle
Fiksi Penggemar"Hepsine sahip olabilirdik... Her şey bizim olabilirdi, eğer sen ve ben 'biz' olabilseydik." "Bana verdiğin tek şey karanlık." Lydia Luna Black||