.
"Zihnefend!"
Bu sefer olmuştu. Tom anılarımda anlattıklarımı bire bir gördükten sonra bir adım geri çekildi ve başını yere eğdi. Bölmek istemedim, önemli bir şey düşünüyor gibiydi.
"Derste görüşürüz sevgilim." derken odamın kapısına doğru yürüdü.
"Bir şey mi oldu Tom?"
"Aksine herşey düşündüğüm gibi. Benim kızımın bana yalan söylemediğini biliyordum. Bu sadece... Bilirsin."
"Biliyorum, ancak sen de bil ki kimse olmasa da bana sonuna kadar güvenebilirsin."
Yanıma yaklaşıp alnıma küçük ama anlamlı bir öpücük bıraktığında "Biliyorum bebeğim." dedi. Dudaklarının kenarlarının kısa süreliğine yukarıya kıvrılışına şahit olmak bile bana mutluluk vermişti.
Daha sonrasında odamdan çıktı.
Benim hayatım artık sanki iki kısma ayrılıyordu. Tom'un olduğu zamanlar... Ve Tom'suz geçen zamanlarım.
O yanımdayken kalbimin hızına yetişemez, tamamen onun kollarına bırakırdım kendimi. Epey hızlı geçerdi vakit. O kadar güzel hissettiriyordu ki...
Yokken ise kalan ders ve rutin hayatımla ilgili olaylardan ibaret sıkıcı bir yaşamım vardı sanki.
Derse girmek için hazırlandım. Odamdan çıkmadan önce son kez aynada kendimi süzdüm. Odamdan çıktığım an ise karşılaştığım kişi, yani Marcilya ile bir süre konuşmamış ama bakışmıştık... Garipti?
"Salak Marvolo ile evlendin mi sen?"
"nE" derken tek kaşımı yukarıya kaldırdım.
"Lydia sana ne yaptı bu it herif?"
"Neyden bahsediyo-"
"Sus sus iyice kafana girmiş! Domuz kılıklı su aygırı ya."
"Marcilya sakin olur musun? İyiyim. Cidden."
Elini alnıma ve boynuma koyup "Ateşin falan yok, adımı da hatırladın." dediğinde ofladım.
"Adını neden hatırlamayayım?"
"Bilmiyorum bilmiyorum! Benim psikopat arkadaşım bir boklar karıştırıyor, tek bildiğim bu."
Eh haksız sayılmaz...
"Nefes almayı denesen, sınıfa gitsek, profesörler puanlarımıza etmese falan?" diyip sustum ve cevap bekledim.
"Olur ama" dediğinde devam etmesini bekler gibi yüzüne baktım. "Sikik kuzenin sabahtan beri konuşmamız gerek diye zırlıyor, izninle ağzını yüzünü kırabilir miyim?" diye sorduğunda sesli güldüm.
"Beraber?" diye teklif sunduğumda muzipçe sırıtıp koluma girdi. Beraber koridora çıktığımız an karşımızda dikilen Draco'ya şimdiden acıyan bakışlarımla baktım.
.
Asamı üçüncü bir büyü yapmak için kaldırdığım an Draco ellerini havaya kaldırıp "Tamam dur, dur lanet olsun özür dilerim!" diye bağırdı.
Marcilya "Ama daha horoza dönüştürmedik..." dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Draco dağılmış olan saçlarını görmedende olsa düzeltme çabasına girerken "Bana bak, beni maymun bile ettiniz az önce-" diye bağırmaya başlamıştı Marcilya'ya. Önüne geçip kolunu tuttum "Kiminle konuştuğuna dikkat et." dediğimde homurdanıp gözlerini benden çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Could Have Had İt All || Tom Riddle
Fanfiction"Hepsine sahip olabilirdik... Her şey bizim olabilirdi, eğer sen ve ben 'biz' olabilseydik." "Bana verdiğin tek şey karanlık." Lydia Luna Black||