.
Uyan, kıyafetlerini giyin, insanlara gülümse, onları güldür, arkadaşlarını mutlu et, sohetin sarmalı, derslerine çalış, notların güzel olsun, aileni mutlu et, saygılı ve düzenli yaşa, büyüklerini mutlu et ki seni elaleme övebilsinler.
Hayat bu mu?
Bu döngüde yaşarsak, insanlar dediğimiz topluluk bizi sever mi?
Peki ya sonrası? Eve dön, odana gir, yat ve ağlayarak uykuya dal.
Böyle bir hayat belki etrafımızdakileri mutlu edebilir fakat kendimiz mutlu olmadığımız sürece yaşadığımız hayat bize ait olmaz.
Ben Lydia Luna Black... Ailesi olan tek kişinin anılarından silinen küçük bir kız olarak arkadaşlarımı mutlu etmeye ne vakit bulabiliyorum ne de güç.
Nasıl mıyım...? Bok gibi.
İyi olacak mıyım? İyi ne demek...
Çıkış yolu? Sanırım tek çıkış yolum aşık olduğum adam.
Aşık olduğum adamı mı soruyorsunuz,
Tom Marvolo Riddle. Hayatıma başka bir pencere açan, yabancıların belki 'katil' diye adlandırıp işkenceleri layık gördüğü, herkesten uzak, yalnız olan biri olarak bakmayın sadece.
Ya da bakın.
Sizin seçiminiz.
Fakat bana göre o uçurumun kenarından aşağıya bakarken, atlarsam beni tutacağından emin olduğum kişi.
Aşk...
Aşk nedir?
Bu sorunun trilyonlarca farklı cevabı var. Her insana göre farklıdır aşk.
Bana göre aşk, Marvolo. Zümrüt yeşili gözlerine baktığımda kalbimin etrafını saran kelebekleri gösteremem ama bu his o kadar muazzam ki...
Kusursuz elmacık kemikleri, hafif biçimli kaşları, yumuşak ve kıvırcık saçları, nadiren yüzünde beliren gülümsemesi, sıcak nefesi, kokusu. Bunlar gördüklerim, bana hissettirdikleri ise bambaşka. Zekası ile bile etkileyebiliyor. O olağanüstü, o benim gördüğüm en güzel sanat.
Ve tam şuan gidiyorum, yanına. Sabahın ilk dersinde beni görmezden gelmesini yok sayarsam hâlâ onun sesini duyacağım için heyecanlıyım.
Seninim demeye geliyorum sevgilim. Kalbimde yer edindiğini ve istesemde söküp atamayacağımı bil.
Adını söyleyen sesime sağırmışçasına yürürken arkasından adımlarını takip ediyordum. Hızlı yüzüyordu, yetişmek için koşar adımlar atarken beraber kütüphaneye girmiştik.
Oturduğu yerin yanına oturdum. Elimi çenemin altına koyup yüzüne bakarken bir kez daha seslendim.
"Marvolo?"
Bu sefer bir tepki olarak geri dönüş yaptı. Sağ elini kaldırıp alnını biraz ovduktan sonra "Ne istiyorsan onu yap. Kiminle konuştuğun önemli değil. Bir önemin yok." dedi.
Dedi demesine de...
Derin bir nefes aldım. Üzerimde oluşan suçluluk duygusunu sindirip "Ne demek istiyorsun, ne yaptım ki ben?" diye sordum.
Zümrüt yeşili gözleri gözlerimi bulduğunda hızlanan kalbimin üzerine vurmak istedim. Nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Neydi bu, korku? Korkuyor muydum, iyi de neden?
"Kardeşim ile olmak istiyorsan bunu en başından söylemeliydin Black."
"Kardeşin ile olmak istediğimi de nereden çıkardın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Could Have Had İt All || Tom Riddle
Fanfic"Hepsine sahip olabilirdik... Her şey bizim olabilirdi, eğer sen ve ben 'biz' olabilseydik." "Bana verdiğin tek şey karanlık." Lydia Luna Black||