.
"Merhaba Tom...?"
İçeriye adımımı atmış, selam vermiş ve bir cevap bekliyordum.
Kafasını masasındaki kağıtlardan kaldırmıyor, bir yandan da sağ elinin altında duran kitabını karıştırıyordu.
"Söyle."
Dikkatini çekmek istiyorum...
"Ben, aslında önemli şeyler söylemeye geldim. İlgini çekebilir."
Ben her ne kadar ilgini çekmesemde...
Başını kitaptan kaldırdı. Sandalyesinde otururken kafasını bana çevirdi. Önce bir süre yüzüme baktı. Sonra gözleri vücudumda gezinmeye başladı. Elime baktığında ise bir kaşı yukarıya kalktı. Ondan önce ben lafa girmeyi seçtim.
"Bak kupayı buldum."
Gözleri bir süre kupaya baktı, daha sonra göz göze geldiğimizde hiç bir şey demeden sadece bana bakmaya başladı. Yerinden kalktı. Bir kaç adım bana yaklaştı ancak hâlâ aramızdaki sessizliği koruyordu.
"Sen.. Sevinmedin mi? Yani bunu istiyorsun sanıyordum, kupayı bulursam mutlu olursun diye düşünmüştü-"
Bana aniden kollarını sarması sözlerimi yarıda bırakan türden bir eylem olmuştu.
Nefesi boynuma vurmaktaydı. Hiç hareket etmeden duruyor, şaşkında olsam anın tadını çıkarıyordum.
Geri çekildi, elini yanağıma koyup baş parmağıyla yanağımı okşadı. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim.
.
Yazarın anlatımıyla;
Tom başını eğip karşısında oldukça masum ve mutlu olan sevgilisinin alnına küçük bir öpücük kondurdu. Geri çekildi. Yüzünü tekrar incelemeye başladı. Ve tekrar ve tekrar... Dudağının kenarı hafif yukarı kıvrıldı.
Bu küçük tebbessüm bile Lydia'yı o denli mutlu etmişti ki...
Lydia sağ elinde duran kupayı sevgilisinin ellerine teslim ederken "Ayrıca senin için masanda sana ihanet eden bazı isimler öğrendim bebeğim..." diye mırıldandı.
Loş ışığın aydınlattığı odada bulunan iki kişi, aynı duyguları paylaşan iki ruh, birbirlerine sadece hayranlık ile bakıyorlardı. Bu hayranlık biri için sadece duygu yüklü diğeri içinse sadece memnuniyetten ibaretti.
Ve bilmiyorlardı... Bir kaç gün içerisinde birbirlerini ne denli incitebileceklerini tahmin bile edemeyecek bir konumdalardı.
Kupayı elleri arasına alıp masasına bırakırken "Kim onlar sevgilim?" diye sordu Tom.
"Bunu sana söyleyeceğim zaten ancak cezalarını ben vermek istiyorum."
"Sen nasıl istersen öyle olsun güzel kızım. Şimdi... Kim onlar?"
Lydia dudaklarını yaladı, belli belirsiz bir iç çekti. Daha sonra tereddüt etmeden konuştu.
"Draco ve Marcilya."
Tom ellerini masasına dayadı, yüzü sevgilisinin yüzüne bakarken dişlerini sıkıyordu. Lydia sözlerine devam etti,
"Hortkulukları yok edip seni öldürmek istiyorlar Tom, bunu benden bir şey sakladıklarını düşünüp takip ettiğim sırada öğrendim. Konuşmalarının her birine şahit oldum. Seni öldürmek için beni kullanacaklardı, bunu bile düşünmüşler inanabiliyor musun? Ben- ben..."
Lydia'nın nefes alış verişi hızlanıyor, konuştukça sesi daha çok titriyordu. Tom olduğu yerden hareket edip yaklaştı, elini başına koyup saçlarını okşarken "Şş..." diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Could Have Had İt All || Tom Riddle
Fanfiction"Hepsine sahip olabilirdik... Her şey bizim olabilirdi, eğer sen ve ben 'biz' olabilseydik." "Bana verdiğin tek şey karanlık." Lydia Luna Black||