Barış'ı da masaya çağır." diyerek yanında dikilen kadına baktı. "Bu akşam yemeğini onunla birlikte yemek istiyorum." "Fakat efendim,biliyorsunuz.Barış sizinle yemek yemiyor." Bu cümle adamın kalbini sızlatmıştı. Doğruydu,Barış onunla yemek yemeyi bırakalı uzun zaman olmuştu. Adam, her defasında şansını deniyor,Barış ise her defasında adamın teklifini geri çeviriyordu. Kadın,adamın yanından ayrıldı. Adam,tabağına konulan yemekleri iştahsızca yemeye koyuldu. Yemeği bittiğinde masadan sessizce kalkıp odasına çekilmişti. Odasındaki büyük sandığın kapağını açıp,eline aldığı fotoğrafı incelemeye başladı. İçini çekerek konuşmaya başladı. "Sen beni terk ettiğinden beri Barış yüzüme bakmaz oldu. Ona oğlum diyerek seslenmeyi özledim. Kokusunu içime çekmeyi,pazar günleri hep birlikte sohbet ettiğimiz saatleri,arada çıkan küçük tartışmaları bile çok özledim." Adam fotoğrafa hasretle bakarken gözünden akan bir adamla yaşı sildi. Fotoğrafa kısa bir süre daha baktıktan sonra içi boyutunu tahmin edemeyeceği bir öfke ile doldu. Onunla birlikte olduğu zamanları özlerken bir yandan da bir adamla kaçtığı aklına gelince deliriyordu. Hızla fotoğrafı yerine koyup,Barış'ın odasına indi. Kapıyı açıp içeri girdi. Barış şaşkınlıkla adamın yüzüne bakıyordu. "Yarın benim için önemli olan bir iş toplantısı var.Orada seni de görmek istiyorum.Itiraz kabul etmiyorum.Aksi taktirde geldiğin yere geri gidersin." Barış,adama tiksintiyle baktı. Nefret ediyordu.Katı ve duygusuz hallerinden. Adam, odadan çıkıp kapıyı sertçe kapattı. Barış kafasını yastığa koyduğunda büyük bir acıyla yattığı yerden geri kalktı. Kafasının üzerine yatması başının tekrar ağrımasına yol açmıştı. Ayağa kalkıp aynadan kafasını incelerken aklına Deniz ve yanındaki diğer arkadaşları geldi. Yüzünü ekşiterek onları zihninden attı. Kafasına buz tutmak için mutfağa doğru yöneldi. Mutfağa gireceği sırada babasının telefon konuşmasını dinlemeye başladı. "Yarın bir iş toplantım var. Ondan sonraki gün bu işi bitirin." Barış sadece babasının dediklerini duyuyordu. Bu da epey canını sıkmıştı. Babası,"O kadınla eski anılarım olması onu affedeceğim anlamına gelmez,işini bitirin ve paranızı alın." diyerek telefonu kapattı. Barış, olduğu yerde öylece kalakaldı. Annem dedi içinden lütfen o kişi annem olmasın. Babası mutfağın kapısına doğru ilerlediğinde Barış hızla içeri girdi. Adam,onu baştan aşağı inceledikten sonra dışarı çıktı. Barış,buzu alıp odasına geri girdi. Buzu şiş olan yere bastırdığının farkında bile değildi. Tek düşüncesi annesiydi. Belli bir süre geçtikten sonra Barış ayağa kalktı. 2 gün zamanı vardı. Babasının kimden bahsettiğini bulması gerekiyordu.
Sabah olmuştu. Barış alarmın sesini duyunca gözlerini açmaya çalıştı. Gözleri acıyordu,gece geç saatlere kadar bir şeyler bulmayı denemişti. Gözlerini zorla açarak,yataktan doğruldu. Yastığın altındaki telefonu alacağı sırada yastıktaki kan dikkatini geçti. Hızla kalkıp aynada başını incelemeye başladı. Şişik olan yer inmişti ama hala dokunamıyordu. Saçlarını kenara iterek yarasını küçük bir sargı bezi ile kapattı. Kendini daha iyi hissediyordu. Saate baktığında geç kaldığının farkına vardı. Hızla evden çıktı. Okula vardığında ortada kimsecikler görünmüyordu. Herkesin derse girmiş olduğunu düşündü. Gözlerini asansörlere çevirdiğinde hepsinin belli katlara çıkıyor olduğunu gördü. Kimse görmeden profesörlerin asansörünü kullandı.3.kata çıktığında hızla koşmaya başladı. Sınıfın kapısını açtığında Deniz ile karşı karşıya gelmişti. Deniz'in gülümsemesi Barış'ı görünce solmuştu. Deniz,karşısındaki çocuğa baktı. Saçları dağılmış,nefesi düzensiz haldeydi. Deniz hızla kenara çekilerek Barış'ın geçmesini sağladı. Barış içeri doğru süzüleceği sırada önüne birinin geçtiğini hissetti. Deniz,hızla Barış'ın önüne geçmişti. Barış da profesöre yakalanmak istemiyordu. Bu yüzden hızla kendini Deniz'in arkasına gizledi. Profesör sınıfın ortasında Deniz'i görünce, " Ne oluyor küçük hanım? Hemen yerinize geçin." Deniz kafasını olumlu anlamda sallayarak profesörün tahtaya dönmesini bekledi. Profesör arkasını döndüğünde Deniz de arkasında boynunu eğmiş Barış'ı gördü. "Yerine geçsen iyi edersin.Bir kez daha dönerse yakalanırsın." Barış,Deniz'e bir tepki vermeden yerine geçti. Deniz de Cemre'nin yanına geçti. "Neden ona yardım ettin?" Deniz,Cemre'nin sorusuna karşılık, "Bilmem, o an yardım etmem gerekliymiş gibi hissettim. Aslında..." dedi fısıltıyla devam etti. "Bu profesörün ağır cezaları olduğunu duydum.Başını yararak cezasını ben verdim zaten. Peş peşe 2 gün ceza alması vicdansızca olurdu." Cemre başını iki yanan salladı. "Haklısın.En iyisini yaptın." diye gülümsedi.
Teneffüs olduğunda herkes kendini dışarıya atıyordu. Bu sıcak da sınıf çekilmez oluyordu. Cemre,Can'ın yanına gitti. "Dışarı çıkıyoruz geliyor musun?" Can,Sinan ile kurdukları plana uygun davranması gerektiğini hatırladı. "Sıkıcı sohbetinizi dinlemek istemiyorum." diye ayağa kalkıp sınıftan çıktı. Cemre, Can'ın bu davranışına anlam veremedi. Deniz,Cemre'nin yanına geldi. "Ne oldu? Nereye gidiyor?" Cemre kapıdan gözünü ayırmayarak, "Bilmiyorum,bugün ters tarafından kalkmış olmalı hadi gidelim." diye Deniz'i çekiştirmeye başladı. Dışarı çıktıklarında Sinan ve Can'ı bir köşede konuşurken gördüler.Deniz, "Sanırım,bugünü beraber geçirmek istiyolar." diye Cemre'ye döndü.Cemre "Tuhaf." diye karşılık verdi Deniz bir şeylerin olduğuna emindi. Adamlar dün Sinan'ı götürdüklerinde Sinan orada ne olduğunu anlatmamıştı.Yinede Cemre'de şüphe uyandırmamak için düşüncelerini kendine sakladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLENENLER
Teen Fiction5 Kişinin yollarının birleşmesiyle başlar bu serüven. Sinan'ın yaptığı bir hata hayatlarını farklı yerlere sürükler. Kontrol altındaki insanlar, zihin avcıları, elementler... onların unutamayacağı daha fazlası. Ölen sevgilisinin hayali ile yaşayan C...