Birkaç saat sonra Cemre ve Deniz diğerlerinin yanına döndü. Cemre gözlerinindeki yorgunluğu kimse anlamasın diye hızla Sinan'ın yanına sokuldu. Sinan da onu sıkıca sardıktan sonra kısa sürede uykuya daldılar. Deniz, Can'ın da uyuduğunu gördüğünde Barış'ın yanına oturup sessizce konuştu. "Onlara ne zaman anlatacaksın?" Barış, gözlerini aydan ayırmayarak konuştu. " Neden gecenin keyfini çıkarmıyoruz?" Deniz, gözlerini devirdiğinde Barış bir koluyla Deniz'in belinden kavrayıp yanına çekti.
"Şuradaki yıldız." dedi Barış. "Bizim yıldızımız olsun." Deniz kafasını kaldırıp yıldıza baktı. Deniz yıldıza bakarken Barış gülümseyerek konuştu. " Eğer bir gün birbirimizden ayrılırsak , yıldızımız gökyüzünden kaybolana kadar seni seveceğim." Deniz, kafasını Barış'a çevirdiğinde gülümsedi. Barış, Deniz'in burnuna küçük bir öpücük bıraktıktan sonra konuştu. "Uyuyalım mı artık sabah olacak?" Deniz, kafasını tekrar yıldıza çevirip sessizce konuştu. "Aynı rüyayı göreceğimize söz verirsen,olur." Barış,hafifçe gülümseyip "Söz." dedikten sonra Deniz, kafasını Barış'ın omzuna yasladı. Gözlerini sıkıca kapattı. Barış, Deniz'in saçlarından öptükten sonra sessizce fısıldadı. "İyi geceler bitanem."
Güneş,gökyüzünde yerini alırken Deniz yavaşça gözlerini araladı. Kafasını kaldırdığında herkesin uyuduğunu gördü. Ses çıkarmadan Barış'a doğru dönüp kafasını Barış'ın koluna koydu. Gözleriyle Barış'ın yüzünü incelerken hafifçe gülümsedi. Birkaç dakika sonra Barış, Deniz'e doğru döndüğünde Deniz'in istemsizce kalp atışları hızlandı. Barış, gülümseyerek gözlerini açtı. "Kalp atışlarının sesi insanı uyutmuyor." Deniz, yanaklarının kızarmasıyla hızla doğruldu. "Bir ses duydum. Korktum. O yüzden kalbim o kadar hızlandı." Barış, yerden doğrularak kahkaha attı. "Sanırım korkunca yanaklarında kızarıyor." Deniz, ellerini yanaklarının üstüne getirdiğinde Barış'a sinirli bir bakış attı. Barış, Deniz'in yanına gideceği sırada Sinan'ın sesiyle yerinde kaldı. "Ne konuşuyosunuz sabah, sabah. Bi uyutmadınız." Deniz, sessizce kıkırdadığında Sinan, Cemre'yi uyandırmaya çalıştı. "Cemoş, kalk artık." Cemre gözlerini açtığında Sinan ayağa kalktı. Can'ı da uyandırdıktan sonra konuştu. "Ne yiyeceğiz biz? Ben çok acıktım." Barış, eliyle patikayı işaret ederek konuştu. "Buralarda bir kaç kişinin evlerinin olduğunu duymuştum. Evlerden birini bulursak, yiyecek bir şeylerde buluruz." Can, yerden kalkarak elini Cemre'ye uzattı. Cemre, Can'ın elini tutmadan ayağa kalkıp Deniz'ın yanına geçti. Can, anlamsızca bir bakış atarken Sinan konuştu. "Hadi gidelim o zaman." Hepsi patikaya doğru ilerlemeye başladı. Aradan geçen bir saatin sonunda bir ev gözlerine çarptı. Sinan, eve doğru hızlıca koşmaya başladı. Diğerleri yavaş adımlarla eve vardığında Sinan'ın çoktan içeri girmiş olduğunu anladılar. İçeri girdiklerinde evin düzenli olduğunu gördüler. Can, etrafını inceleyerek konuştu. "Sanırım burada birileri kalıyor. Baksanıza ev hiç de terk edilmiş bir eve benzemiyor." Barış, koltuklardan birine oturup konuştu. "Birileri kalmıyor burada Can. Ayda 1 kez temizlik yapmaya geliyorlar. Haftada 2 kez de yiyecekleri tazeliyolar. Aslına bakarsan yardım evi gibi bir şey." Can, kaşlarını çatarak Barış'a döndü. "Söylesene bu kadar şeyi nasıl biliyorsun?" Barış, Deniz'e baktığında Deniz kafasını eğdi. Barış, tekrar Can'a bakıp konuştu. "Babam hep anlatırdı." Can, koltuklardan birine geçip gözlerini masada duran vazoya dikti. "Babandan hiç bahsetmemiştin." Barış, boğazını temizleyerek, "Bahsedilecek kadar önemli birisi değil." dedikten sonra Cemre ayağa kalktı. "Gidip kahvaltı yapalım o zaman." Hepsi onayladıktan sonra mutfağa doğru ilerlediler.
Aradan geçen birkaç saatin sonunda herkes koltuklara geçti. Can, boğazını temizleyerek Barış'a döndü. "Bize biraz babandan bahsetmek ister misin Barış?" Barış, Can'ın sorusuyla biraz ürperse de Can'a bakarak konuştu. "Neden babamdan bahsetmemi istiyorsun Can?" Can, daha ciddi bir şekilde, "Baban hakkında bir şeyler saklıyor gibisin." Barış konuşacağı sırada Deniz araya girdi. "Neden ailelerimizden bahsetmek yerine asıl konumuza odaklanmıyoruz?" Cemre de Deniz'i onaylayarak, "Bence de artık bir şeyler bulalım." Can ayağa kalkarak evin içinde bulunan kitaplığa doğru ilerledi. Gözüne çarpan ansiklopedileri eline alıp konuştu. "Bu ansiklopediler yıllar önce yasaklandı. Burda ne işi var?" Can, elindeki ansiklopedileri arkadaşlarına vererek koltuğa oturdu. Ansiklopedinin ilk sayfasını açıp okumaya başladı. "Yıllar önce zaman çipinin icadıyla teknoloji gelişiyordu. İnsanlar için iyi bir yöntem olan zaman çipi, farklı olaylara da yol açtı. Hayvanların genetiği ile oynanmaya, insanları farklı amaçlar için kullanıldığı öğrenilen bu icad kısa süre içinde yok edildi. Aradan geçen 4 yılın sonunda zaman çipini oluşturan bilim adamlarının öldürüldüğü ve tekrar zaman çipi icadı yapılacağı duyuruldu." Can, derin bir nefes alarak devam etti. "Zaman çipinin icadını üstlenen 3 kişi, öldürülmeye çalışılsa da başarısız olunmuştur. İsimleri; Albert, John ve Billie. Amaçlarının Dünya'nın genetiğini değiştirmek olduğu düşünülüyor. Evreni sonsuz bir devrime sokacaklarını iddia eden birçok kişide bulunmaktadır." Can, okumayı bitirdiğinde Sinan hızla ayağa kalktı. "Ne işe bulaştık biz? Bu 3 kişinin karşısında asla başaramayız." Cemre, Sinan'ı sakinleştirmek için kalkacağı sırada Can tekrar konuştu. "Cihazların saklandığı adres burda yazılı. Akşam cihazları oradan alacağız." Can adresi Barış'a verdiğinde Barış bembeyaz kesildi. Kâğıtta yazılı olan adres onun evinin adresiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLENENLER
Novela Juvenil5 Kişinin yollarının birleşmesiyle başlar bu serüven. Sinan'ın yaptığı bir hata hayatlarını farklı yerlere sürükler. Kontrol altındaki insanlar, zihin avcıları, elementler... onların unutamayacağı daha fazlası. Ölen sevgilisinin hayali ile yaşayan C...