Sinan: Ya napıyosun Cemre iyi misin?
Cemre: Şu kolunu üstümden çek ya.
Can: Yine niye bağırıyosunuz ne oldu?
Sinan: Ne olacak? Cemre hanımın üstüne kolumu uzatmışım.
Cemre: Konuşacağına çeksene şu kolunu.
Sinan: Al çektim. Bağırma.
Cemre, yerden doğrularak etrafına baktı. "Deniz nerde?" Sinan, hızla kafasını kaldırarak etrafına baktı. "En son burdaydı." Aradan geçen bir kaç dakika sonra Cemre, kendine doğru gelen Deniz'i gördüğünde koşarak Deniz'e sarıldı. "Nerdesin sen ya? Çok korktum." Deniz'in gülümsemesiyle Cemre daha da sinirlenmişti. Deniz, Cemre'nin sinirlendiğini anladığında elindekileri göstererek, "Acıkmadın mı?" Sinan, Deniz'in elindekileri gördüğünde hızla Deniz'e doğru yürüdü. "Kesinlikle çok acıktık." Cemre, Sinan'a gülümsediğinde hepsi bir ağacın altında yemeğini yemeğe başladılar.
Birkaç saat sonra Sinan ciddileşerek konuştu. "David'i öldürmeden önce Barış'ın yerini öğrendim ama oraya hepimiz giremeyiz. Sadece birimiz girebilir." Can, Sinan'ın cümlesine karşılık, "Ben girerim." Dediğinde Sinan itiraz etti. "Ben gireceğim." Deniz, Sinan'ın yanına yaklaşarak, "Emin misin?" Diye sorduğunda Sinan başını onaylar şekilde salladı.
Can: Pekala, hadi o zaman gidelim.
Can'ın cümlesiyle hepsi yola koyulmuştu. Akşamın soğuk esintisi her yeri kontrol altına alırken Barış'ın bulunduğu yere geldiler. Sinan, gideceği sırada Deniz'in sesiyle arkasını döndü. "Kendine dikkat et." Kafasını onaylar şekilde salladığında Deniz'i kendine sarılırken buldu. Sinan da kollarını Deniz'e sardığında, Cemre ve Can da sarılmaya ortak oldular. Sinan'ın sesiyle herkes Sinan'a sarılmayı bıraktı. "Sanki bir daha hiç görüşemeyecekmişiz gibisiniz. Kendinize gelin." Herkesin yüzünde ufak bir tebessüm olduğunda Sinan yavaş adımlarla eve doğru yürüdü. Ev çok büyüktü, tek başına yakalanma olasılığı azdı. Evin bodrum katındaki merdivenle eve sızdığında evde acele bir şekilde sağa sola koşturan insanları gördü. Bir odanın kapısından çıkan dört kişiye takıldı gözü. Billie'nin ölü bedenini taşıyorlardı. "Burda ne olmuş?" Diye fısıldayarak insanların arasından küçük bir odaya geldi. Kapıyı inceleyerek konuştu. "Sanırım, David'in bahsettiği oda burası." David'in cebinden aldığı anahtarla kapıyı açtığında Barış'ın sandalyeye bağlı olduğunu gördü. Barış, karşısında Sinan'ı gördüğünde tedirginlikle konuştu. "Buraya nasıl girdin bilmiyorum ama hemen çıksan iyi edersin."
Sinan: Ne saçmalıyorsun Barış? Beraber çıkacağız burdan.
Barış elindeki kelepçeyi göstererek konuştu. "Bu kelepçeyi elimden çıkardığında 10 saniye içerisinde büyük bir siren sesi duyulacak. Işte o zaman kaçtığımı anlayacaklar. Eğer seninle kaçmaya çalışırsam ikimizde yakalanırız." Sinan, Barış'ın elindeki kelepçeyi inceleyerek konuştu. "Peki, ne yapacağız?"
Barış: Yapacağımız tek bir şey var. Burdan hemen gitmelisin. Biraz sonra beni almak için gelecekler.
Sinan: Neden?
Barış: İdam edileceğim. Billie'i benim öldurdüğümü düşünüyorlar.
Sinan, Barış'ın cümlesiyle Barış'ın elindeki kelepçeleri çıkartarak kendine taktı. Barış, Sinan'ın hareketiyle serbest kalmıştı. Barış, konuşacağı sırada Sinan konuştu. "Idam edilecek birisi varsa o da benim. David'i öldürdüm. Ömür boyu bir insanı öldürmüş olmanın acısıyla yaşayamam."
Barış: Saçmalama Sinan. Hadi kelepçeleri bana geri tak ve biran önce burdan git.
Barış, Sinan'ın kelepçelerini çıkarmaya çalışsa da Sinan'ın kıpırdaması işleri zorlaştıyordu. "Sana git dedim Barış hadi." Adamların ayak sesleri koridorda duyulduğunda Sinan yalvaran gözlerle Barış'a baktı. "Lütfen artık git. İnan benim için en iyisi bu. Hadi." Barış, yavaşça odadan dışarı çıkacağı sırada Sinan'a döndü. "Seni kurtaracağım." Barış, odadan çıktığında Sinan hırkasının şapkasını kapatarak, sessizce konuştu. "Bu benim sonum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLENENLER
Jugendliteratur5 Kişinin yollarının birleşmesiyle başlar bu serüven. Sinan'ın yaptığı bir hata hayatlarını farklı yerlere sürükler. Kontrol altındaki insanlar, zihin avcıları, elementler... onların unutamayacağı daha fazlası. Ölen sevgilisinin hayali ile yaşayan C...