"Daha iyi olacağından emin miyiz?" Barış, ellerini Deniz'in elinden çekip Can'ın yanına oturdu. "Bilmiyorum. Toparlanması zor gibi." Can sıkıntılı bir nefes alarak konuştu. "Cemre ve Sinan nerde acaba?" Barış, kafasını duvara doğru çevirip konuştu. "Hala ormanda olmalılar. Deniz uyanınca aramaya çıkarız." Can onayladıktan sonra ayağa kalkıp pencereden dışarıyı seyretmeye başladı. Etrafı incelerken gözleri insanların oluşturduğu kalabalığa takıldı. Önde David olmak üzere birkaç profesör vardı. Onların arkasında ilerleyen 20 kişi civarında insan vardı. Can, David'i takip eden insanları incelediğinde kontrol altında tutulan insanlardan olduğunu anladı. Etrafı incelediklerini gördüğünde hızla Barış'a döndü. "Çıkmalıyız burdan." Barış, Can'a ne oldu bakışı atarken Can eline geçenleri çantaya yerleştirdi. "David ve diğerleri burada. Bizi arıyor olmalılar." Barış, kucağına Deniz'i aldığında kapıya yöneldiler. Kapıda beliren iki kişi ile oldukları yerde kalakaldılar. Can kapıyı hızlıca kapatıp, Barış'a döndü. "Çatıdan ilerlemeliyiz. Hızlı olalım." Çatıya çıkan merdivene doğru yöneldiklerinde kapının zorlandığını fark ettiler. Hızla merdivenleri çıktıktan sonra çatıya ulaştılar. Barış etrafına göz gezdirip konuştu. "Kaçamayız. Sayıları çok fazla, yakalanırız." Can, etrafını incelerken kalabalığın içinde Sinan ve Cemre'yi gördüğünde eliyle onları işaret etti. "Sence onlarda mı kontrol altında?" Barış, Can'ın gösterdiği yere bakarken konuştu." Sanmıyorum. Baksana diğerleri kafasını bile çeviremiyorlar. Numara yaptıkları belli." Can kafasını onaylar şekilde sallayıp konuştu. "Onlara kendimizi göstermeliyiz." Can eline aldığı vazoyu yere fırladığında herkes onlara döndü. Barış, Can'a eğilip fısıldadı. "Sadece Cemre ve Sinan'ın dikkatini çekeceğimizi sanıyordum."
Cemre ve Sinan çatıda Can'ı gördüklerinde yavaşça kalabalıktan sıyrıldılar. Sinan sessizce konuşmaya başladı. " Nasıl kurtaracağız onları?" Cemre etrafına bakındığında kontrol altında tutulan iki kişinin ceplerindeki tabancayı fark etti. "Tabancaları alacağız." Sinan, Cemre'nin cümlesiyle gözlerini büyüttü. " Ne saçmalıyorsun Cemre?" Cemre adamların yanına doğru yürüyerek konuştu. "Başka bir fikrin var mı?" Adamların yanına vardıklarında Cemre, adamın cebindeki tabancaya ulaştığında hızla geri çekildi. Sinan ve Cemre tabancaları aldıktan sonra hızla kalabalığa girdiler. David'in yanına kadar ilerlediklerinde Cemre cebindeki tabancayı David'in kafasına doğru uzattı. "Adamlarına söyle onları rahat bıraksınlar. Yoksa seni gözümü bile kırpmadan öldürürüm." David, arkasını dönmeye çalıştığı sırada Sinan engelledi. David, kafasında duran tabancaya aldırmadan konuştu. "Eğer beni öldürürseniz burdan kaçamazsınız." Cemre her şeyi planlamış şekilde konuştu. "Emin misin David? Sen öldüğünde burdan kolumu sallayarak çıkacağıma emin olabilirsin. Sen öldüğünde adamların da ölecek." David sesli bir şekilde yutkundu. Kapıda duran adamlarını uzaklaştırdığında Sinan bağırdı. "Çatıdakiler aşağı inin çabuk. Etrafınız sarıldı." Cemre, Sinan'a dönerek, "Ne yapıyorsun Sinan?" Sinan, Cemre'ye ne var bakışı attıktan sonra konuştu. "Hep yapmak istemişimdir." Cemre gözlerini devirip kapının açılmasını izledi. Arkadaşlarının çıktığını gören Cemre, David'e yürü diyerek ilerlemeye başladı. David, hızlı bir şekilde Cemre'nin elinden kurtulduğunda başka yönden gelen,
silah sesiyle herkes olduğu yerde kaldı.
'İyi Bayramlar...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLENENLER
Teen Fiction5 Kişinin yollarının birleşmesiyle başlar bu serüven. Sinan'ın yaptığı bir hata hayatlarını farklı yerlere sürükler. Kontrol altındaki insanlar, zihin avcıları, elementler... onların unutamayacağı daha fazlası. Ölen sevgilisinin hayali ile yaşayan C...