Deniz,Cemre'nin karşısındaki koltuğa kendini bırakarak konuştu. "Diğerleri de gelsin anlatacağım." Aradan geçen birkaç dakika sonra kapının ziliyle Cemre ayağa kalktı. Kapıyı açtığında Can'ı ellerindeki poşetlerle, Barış ve Sinan'ı da arkada tartışırken buldu. Cemre poşetlere yardım ederek Can ile birlikte mutfağa geçti. Barış ve Sinan da salona girdiler. Sinan salona girdiğinde Deniz'in yanına gidip,Deniz'in bacağına kafasını koyarak uzandı. Deniz de ellerini Sinan'ın saçlarına koyarak oynamaya başladı. Barış ise Deniz'in karşısındaki koltuğa oturup Sinan ve Deniz'i izlemeye başladı. Barış'ın gözleri Deniz'e kaydığında Deniz'in kumral saçlarına göz gezdirdi. İpeksi saçlarından gözlerini çektiğinde Deniz'in gözlerine baktı. Kirpikleri gözlerini kusursuzlaştırıyordu. Cemre ile Can içeri girdiğinde Barış gözlerini Deniz den çekerek ellerine baktı. "Evet." dedi Cemre. " Bizimkiler geldiğine göre anlatabilirsin artık Deniz." Sinan, yattığı yerden doğrularak, "Neyi anlatacak?" diye sordu. Deniz, ellerini birbirine kenetleyerek konuşmaya başladı. "Siz yemek yemeye gittiğinizde biz ormana gittik."
Can: Neden? Ormanda ne yaptınız?
Cemre:Siz gittikten sonra biraz daha araştırma yaptık ve kontrol altında tutulan insanların bir sığınakta tutulduğunu öğrendik. Sığınağın yerini öğrendiğimizde ise gidip bakmak istedik.
Barış: Neden bizi beklemediniz? Ya bir şey olsaydı?
Deniz: Ama olmadı değil mi?
Barış: Olabilirdi.
Sinan: Yeter be. Sonra ne oldu anlatın.
Cemre: Gittiğimizde iki adamı konuşurken bulduk. Gizlice onları seyretmeye başladıktan sonra Deniz yanımdan ayrılarak başka bir yere gitti.
"Can Denize dönerek."
Can: Nereye gittin Deniz?
Deniz: Adamları seyrederken sağ tarafta bir ses duydum ve ona bakmaya gittim. Gittiğimde okulda bulunan iki kişiyi zorla bir yerlere götürüyorlardı. Sığınağa gidebileceklerini düşünüp peşlerinden gittim. Ağaca benzer bir yapının içine girdiler. Sanırım sığınağa giden yollardan birisiydi.Aradan birkaç dakika geçtikten sonra adamların çıktığını gördüm.
Barış: Ya seni fark etselerdi Deniz. O zaman ikinizin de başı belaya girecekti. Neden böyle sorumsuz hareket ettin ki?
Deniz, en son sorumsuz kelimesini babasından duymuştu. Ondan sonra da babasını hiç görmemişti. Görmek de istemiyordu zaten. Babasından hep şiddet görerek büyümüştü. Her ne kadar babasını görmek istemesede onu özlediğini hissediyordu. Deniz, eskiden yaşadığı şeyleri hatırladığında nefes alamayacak gibi hissetti. Gözlerinin dolduğunu hissettiğinde hızla lavaboya girdi. Cemre,Deniz'in peşinden gitti. "Deniz, iyi misin kuşum? Hadi kapıyı aç içeri girmeme izin ver." Deniz birkaç saniye sonra lavabonun kapısını açıp Cemre'yi içeri aldı. Cemre,Deniz'e sıkıca sarıldı. Sarılmayı bırakmadan, " Barış aptalının söylediklerini takma sen. Boş konuşuyor." Deniz,kafasını hayır anlamında sallayarak zar zor konuştu. "Onunla bir ilgisi yok Cemre. Sadece..." Deniz öksürdüğünde Cemre ona sarılmayı bırakarak Deniz'in kolundan tuttu. "Sadece hatırlamamam gereken bir bir şeyi hatırladım." Cemre,Deniz'in arkasına geçerek saçlarını topladı. "Hadi gel elini yüzünü yıkayalım. Kendini iyi hissettiğinde anlatmak istersen dinlerim." Deniz,başını sallayarak suyu açtı. Soğuk su kendine gelmesine yardımcı oldu. Cemre, Deniz'in kendini topladığını gördüğünde lavabodan çıkartarak mutfağa götürdü. "Şimdi sana papatya çayı yapacağım. Sakinleşmene yardımcı olur." Deniz, tamam anlamında kafasını salladı. Cemre hızla çayı yapmaya başladı.
O sırada salondakiler ise konuşmaya başladı.Sinan: Kızın üstüne neden bu kadar gittin Barış?
Barış: Sadece tehlikeli olacağını söyledim. Bunun için üzülmüş olamaz ya?
Sinan: Kızı üzdün hala üzülmüş olamaz diyorsun. Gözlerinde bir sorun mu var senin?
Barış: Ne o Sinan. Fazla önemsedin sanki Deniz'i?
"Sinan konuşacağı sırada Can konuştu."
Can: Tartışmayı kesin. Tartışmanın kimseye bir faydası yok. Ben Deniz'in yanına giderken ikiniz de burada oturuyorsunuz.
Can koltuktan kalkıp mutfağa doğru yöneldi. Mutfağa girdiğinde Deniz'i dalgın bir şeklide buldu. Can,Deniz'in yanına oturup Deniz'in yüzüne baktı. Can,konuşacağı sırada Cemre,yaptığı papatya çayını Deniz'e uzatarak karşısına oturdu. Deniz,papatya çayından bir yudum aldığında Cemre konuşmaya başladı. "Eveet,anlat bakalım dinliyorum." Deniz, kafasını kaldırıp Cemre'ye baktığında Can konuştu. "İkiniz konuşacaksanız ben gidebilirim." Deniz, kafasını Can'a çevirip, "Gerek yok kalabilirsin." dedikten sonra gözlerini masaya çevirip konuşmaya başladı. "Babamdan şiddet gören biriydim. Şiddet görerek büyümeye mahkum bırakıldım desem daha doğru olur herhalde." Acısını hafifletmek istercesine tebessüm ettikten sonra devam etti. " Bir hata yaptım.Bu hatanın sonucu da ağır oldu zaten. En son babamın yüzüne baktığımda 'sorumsuz birinden daha fazlası değilsin sen' demişti. Barış, sorumsuz deyince aklıma babam geldi. Son kez yüzüne bakmışım o gün babamın ondan sonra birdaha göremedim." Can,Deniz'in tekrar gözlerinin dolduğunu görünce hızla Deniz'e sarıldı. Cemre de hızla oturduğu yerden kalkıp Deniz'e sarıldı. Deniz kendini toplayarak, "Bu kadar duygusallık yeter iyice sulu göz olduk." Can,Deniz'in cümlesine gülerek, Cemre ve Deniz'i kollarının arasına alarak salona doğru yürümeye başladı. "Hadi bakalım küçük hanımlar,daha bizi bekleyen gizemler var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLENENLER
Teen Fiction5 Kişinin yollarının birleşmesiyle başlar bu serüven. Sinan'ın yaptığı bir hata hayatlarını farklı yerlere sürükler. Kontrol altındaki insanlar, zihin avcıları, elementler... onların unutamayacağı daha fazlası. Ölen sevgilisinin hayali ile yaşayan C...