Sığınaktaki Yabancı -17

20 6 0
                                    

Sinan, sığınaktan uzaklaşarak ne yapacağını düşünmeye başladı. Ayakları onu eve kadar getirmişti. Kafasını kaldırdığında eve geldiğini farketti. Eve giremezdi. Ne diyecekti Cemre ve Deniz'e? Onları öylece bıraktığını mı söyleyecekti? Hızla evden uzaklaştı. Ormana doğru tekrar ilerledi. Bir ağacın arkasına oturup sırtını ağacın gövdesine yasladı. Gözlerini sıkıca kapattı ve derin bir nefes aldı. Kulağının arkasına takılan çip aklına geldi. Hızla ayağa kalktı. Ya kızlar çipten her şeyi gördülerse? Sinan düşüncelere daldığı sırada arkasındaki ses onu düşüncelerinden arındırmıştı. Sinan, arkasını döndüğünde Deniz ve Cemre ile karşılaştı. Deniz hızla Sinan'ın yanına geldi. " Ne yaptın Sinan. Onları nasıl orda bırakırsın?" Sinan, Deniz'in gözlerine baktı. "Deniz...Ben-" Ne desede işe yaramayacaktı. Konuşmanın bir faydası olmayacağını düşündü ve sustu. "Sen ne Sinan? Nasıl kurtaracağız şimdi onları söylesene." Cemre, Deniz'in kollarından tutup sakin olmasını söyledi. Deniz, çantasında getirdiği bilgisayarı açarak çipleri kontrol etmeye başladı. Cemre, Sinan'ı sakinleştirmek için onunla konuşmaya başladı.Sinan'ın sakinleştiğine emin olarak Deniz'in yanına gitti. Deniz, Cemre'nin yanına geldiğini gördüğünde konuşmaya başladı. "Can'ın durumunu çipten görebiliyorum ama Barış'ın çipi yok. Düşürmüş olmalı." Cemre, Deniz'in bilgisayarına eğilerek, "Can dan Barış'ı göremiyor musun?" Sinan, oturduğu yerden kalkıp Deniz ve Cemre'nin yanına gitti. "Can'ın görüş alanında Barış yok." Sinan, kafasını ellerinin arasına alarak, "Hepsi benim suçum ya bir şey olduysa." Deniz, Sinan'ın cümlesini duymamış gibi yaparak Cemre'ye baktı. "Arka giriş kapısı oradan içeri gireceğiz."

Cemre: Saçmalama Deniz içeri girmeden ölmüş oluruz. Arka kapının olduğu yer su ile dolu o suyu geçene kadar dayanamayız.

Deniz: Başka çaremiz var mı?

Cemre: Bekleyelim. Belki Can bizimle iletişime geçer.

Deniz: Bekleyecek zaman yok. Ya onları da kontrol altına alırlarsa?

Cemre: Oraya giremeyiz. Beklemeliyiz.

Deniz, kafasını olumlu yönde salladıktan sonra Cemre tekrar konuştu. "Eve gidelim. Evde bekleyelim. Burası tehlikeli." Deniz, bilgisayarı çantasına koyduktan sonra eve doğru yürümeye başladılar. Deniz'in aklını kurcalayan hep bir soru vardı. Barış'ın çipi nerdeydi? Eve vardıklarında Sinan ile Cemre içeri girdiğinde Deniz'in eve girmediğini gördüler. Sinan, kapıda duran Deniz'e dönerek, "Neden içeri gelmiyorsun?" Deniz, Sinan'a bakmadan Cemre'ye döndü. "Evden almam gereken eşyalarım var. Bir kaç saate gelirim." Cemre, Deniz'e tamam dedikten sonra Deniz ormana tekrar döndü. Kendi ölecek bile olsa bu şansı değerlendirmeliydi. Arka kapıdan girecekti. Sığınağın ters tarafına doğru yürümeye başladı. Aradan geçen 1 saatin sonunda su ile dolu bir çukura denk geldi. Kafasını eğip suya doğru baktığında çok da derin olmadığını fark etti. Ayaklarını çukura doğru uzatıp kendini aşağı bıraktı. Yavaş yavaş ilerlemeye başladı. İlerledikçe su seviyesi de artıyordu. Deniz son bir kez havayı içine çekerek suya daldı. 5 dakika sonra artık ilerleyemeyeceğini anladı. Su yüzeyine çıkmayı denedi ama nefes alacak tek bir boşluk yoktu. Artık dayanamayacağını anlayıp kendini suya bırakmasıyla bir el onu yukarı çekti. Su yüzeyine çıktığında öksürerek nefes almaya başladı. Nefesini düzenledikten sonra ona bakan ela gözlü, uzun boylu, siyahlar içindeki adama göz ucuyla baktı. Adam öksürerek konuşmaya başladı. "Buranın tehlikeli olduğunu bilmen gerekiyordu." Deniz önüne gelen ıslak saçlarını arkasına atarak adama döndü. "Tehlikeli olduğunu biliyorum ama başka çarem yoktu. Ayrıca sen kimsin?" Adam bu soruyu beklercesine güldü. "Kim olduğum seni ilgilendirmez küçük hanım." Deniz, adamdan korksada ona belli etmemeye çalıştı. "Peki, burada işin ne?" Adamın suratındaki gülümseme solmuştu. "Eşimi bulmaya geldim. Aylar önce elimden aldılar onu. Aylarca burayı arıyordum. Sen ne yapıyorsun burda?" Deniz'in içindeki korku yok olmuştu. Deniz, suya bakarak, "Arkadaşlarım burada onları buradan çıkarmalıyım." Adam koca bir kahkaha atıp kıza döndü. "Güldürme beni çocuk. Haftalarca eşimi kurtarmayı denedim. Şimdi sen kalkmış arkadaşlarımı buradan çıkartacağım diyorsun." Deniz içindeki öfkeye yenik düşmemek için çabalıyordu. Derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Arkasını dönüp ilerlerken adama döndü. "Siz aylarca aramışsınız burayı öyle bulmuşsunuz. Ben ise burayı sizden daha kısa sürede buldum. Eşinizi kurtarmak için haftalarınızı vermişsiniz kim bilir ben arkadaşlarımı kurtarmak için sadece saatlerimi vereceğim." Adam, oturduğu yerden kıza döndü. " Bekle beni seninle geleceğim. Başarısız oluşunu izlemek keyifli olacak." Deniz bir şey demeden ilerlemeye başladı. Adam da Deniz'in arkasından ilerliyordu. Kısa bir süre sonra adam kızla arasında olan mesafeyi kapatıp kıza yetişti. Karşılarına bir kapı çıkana kadar yürüdüler. Adam kıza kapıyı göstererek, "İçeri girdiğinde ne kadar ileri gideceğini görmek isterim. Bakalım sıra sıra dizilmiş adamları nasıl geçeceksin." Deniz etrafını inceledikten sonra gülümseyerek adama döndü. "Kim dedi kapıdan gireceğimi?" Adam şaşırmış bir ifadeyle Deniz'e bakarken ,Deniz kapının altındaki kasayı fark edip kasanın üstündeki toprakları temizliyordu. 6 haneli bir şifreye ihtiyaç olduğunu görünce Sinan'ın çipinde izlediği sahne aklına geldi. David'in girdiği şifreyi kasaya girdikten sonra geri çekildi.

Kasadan çıkan ses tüneli kaplayacak kadar fazlaydı. Kapının yanındaki duvar içine çöktüğünde Deniz içeri girdi. İçeri girdiğinde karşısında bir merdiven duruyordu. Merdivene adımını atacağı sırada adam onu durdurdu. "Bu merdiven tahminimce kontrol altında tutulan insanlara çıkıyor. Orada her zaman bir adam nöbet tutar." Deniz merdivene adımını atıp yukarı çıkmaya başladı. Arkasından gelen adama seslenerek, "İyi ya işte o adamı etkisiz hale getirebilirsin." Deniz yukarı çıktığında köşede duran Can'ı gördü. Can'a doğru koşacakken adamın onu tutmasıyla yerinden kımıldamadı. "Yakalanmak istiyorsun herhalde. Önce bekle şu adamı halledeyim." Adam kontrol altında tutulan insanların arasına kaynadı. Deniz ise sabırsızca olduğu yerde bekliyordu. Aradan geçen birkaç dakika sonra adam tekrar Deniz'in yanına geldi. Adam, Deniz'e dönüp, "Arkadaşlarını alıp biran önce çıksak iyi olur." Deniz Kafasını olumlu anlamda sallayarak Can'ın yanına gitti. Can,kendine yaklaşan birini görüyordu ama seçemiyordu. Kafasına yediği darbe onu sarsmıştı. Deniz, Can'ın yanına gittiğinde Can'ın kendinde olmadığını anladı. Hızla Can'ı sarsmaya başladı. "Can, hadi kendine gel. Barış nerde?" Can, Deniz'in sesini duyduğunda gözlerini araladı. "Barış iyi değil. En son onu karşıda duran odaya götürdüler." Deniz, adamdan yardım alarak Can'ı kaldırdı. Adama dönerek, "Can'ı dışarı çıkartabilir misin? Hemen geleceğim." Adam kafasını olumlu yönde sallayarak ilerlemeye başladı.

GİZLENENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin