Bir Yalancıya mı Aşık Bu Kalp -30

14 4 0
                                    

Can evin kapısını açmak için eğildiğinde Sinan konuştu. "Barış'ı orda neden bıraktık?" Can, kapıyı açıp Ertan Bey'in içeri girmesine yardım ettikten sonra arkasında duran Sinan'a döndü. "Bunca şeyi yapan adamın oğlunu yanımızda tutacak değildik değil mi?" Sinan, tepki vermeden Can'ın yüzüne bakmaya başladı. Can, Sinan'ın tepki vermemesine şaşırarak konuştu. "Biliyordun. Öyle değil mi? Biliyordun ve bize söylemedin." Cemre ve Deniz, Can'ın bağrışlarını duyduğunda hızlıca yanlarına gittiler. Sinan, Can'a bir adım yaklaşarak, "Biliyordum ve evet size söylemedim. O adamın oğlu olması neyi değiştirir?" Can, sinirle Sinan'ın üstüne yürüdüğünde Cemre ve Deniz araya girdi. Cemre, Can'a bakarak konuştu. "Çocuk gibi davranmayı kes Can. Sakince konuşalım." Can, gözlerini Sinan dan ayırmayarak konuştu. "Neyi konuşacağız Cemre? Sinan'ın bize nasıl ihanet ettiğini mı?" Deniz, araya girip Barış'ın, o adamın oğlu olduğunu bende biliyordum diyeceği sırada Sinan, Deniz'in kolundan tutup sessizce konuştu. "Söyleme." Deniz, Sinan'a baktığında Sinan, gözlerini Deniz'in gözlerine çevirdi. Cemre, Can'ı az da olsa sakinleştirdiğinde Ertan Bey'in yanına geçtiler. Sinan, Deniz'in kolundan tutup mutfağa getirdiğinde sessizce konuştu. " Barış orda kaldı. Şimdiye bizim orda olmadığımızı anlayıp gelmesi gerekiyordu. Başına bir şey gelmiş olmalı." Deniz, konuşacağı sırada salondan Cemre'nin bağırmasıyla Sinan ve Deniz salona yöneldi. Cemre, Deniz ve Sinan'ı gördüğünde konuştu. "Barış'ın annesi Selma değilmiş." Sinan ve Deniz aynı anda "Ne" diye bağırdıklarında Ertan Bey konuştu. "Yakalanmadan 1 saat öncesinde Selma bana Barış'ın öz annesi olmadığını söyledi." Deniz, koltuğa oturup Ertan Bey'e döndü. "Ama Barış, Selma Hanım'a çok benziyor." Ertan Bey kafasını evet anlamında sallayarak konuştu. "John, Selma'yı Billie'ye çok benzettiği için Selma'nın peşindeydi." Can, sinirle yerinden doğruldu. "Şimdi anladın mı Sinan neden Barış'ı orda bıraktığımızı? Bu işin içinde Barış'ın ailesi var ve biz ailesine zarar veriyoruz."

Deniz, ayağa kalkarak dışarı çıktı. Cemre, Deniz'in peşinden gideceği sırada Sinan onu durdurdu. "Ben giderim yanına sen bekle." Sinan ayağa kalkarak Deniz'i takip etmeye başladı. Bir taşın üstüne oturduğunda Sinan da Deniz'in yanına oturdu. Deniz gözünden düşen göz yaşını elinin tersiyle silip Sinan'a döndü. " Bir yalancıya mı aşık bu kalp?" Sinan,Deniz'in ellerinden tutup konuştu. "Barış, yalancı değil Deniz. Eminim o da bilmiyordur Billie'nin annesi olduğunu." Deniz, kafasını hayır anlamında sallayıp Sinan'a baktı. "Biliyordu." Sinan, nasıl diye sorduğunda Deniz tekrar konuştu. "Bir çocuk annesinin başka bir adamla birlikte olmasına çok sıcak bakmaz. Özellikle Barış gibi birisi buna izin vermezdi ama izin verdi. Çünkü asıl annesinin Billie olduğunu biliyordu. Sadece kendini inandırmak için hazır değildi." Sinan, Deniz'e sıkıca sarıldığında Deniz boğazında oluşan yumruya rağmen sessizce konuştu. "Ona güvenmiştim. Bir daha birşeyleri saklamayacağına emindim." Sertçe yutkunup devam etti. "Belki de Can haklı." Sinan, Deniz'in son cümlesiyle ona sarılmayı bıraktı. "Saçmalama Deniz. Barış bunca zaman bize yardım etti. Onu bırakacak mıyız?" Deniz, derin bir nefes aldığında, Sinan ayağa kalktı. "Saçmalık anladınız mı? Saçmalık." Deniz hızla ayağa kalkıp eve doğru yürümeye başladı. Her şey anlamını kaybetmiş gibiydi. Nefes almayı bile istemiyordu. Dayanacak gücü kalmamış gibiydi. Eve geldiğini anladığında kendini toparlayıp içeri girdi. Ertan Bey'in uyuduğunu gördüğünde Can'ın yanına ilerledi. Can'ın yanına oturduktan birkaç saniye sonra Deniz konuştu. "Selma Hanım neredeymiş?" Can, Deniz'in gözlerine bakıp konuştu. "Bilmiyoruz. Ertan Bey öldürüldüğünü söylüyor." Deniz, ellerini yüzüne kapatarak konuştu. " Ne yapacağız? Sanki başladığımız yere geri dönüyormuşuz gibi." Can, Deniz'in omzuna elini koyup konuşacağı sırada salondan gelen ses ile irkildi.

Yavaş adımlarla salona ilerlediklerinde pencereden bir adamın çıktığını gördüler. Can hızla adamın peşinden koşarken Deniz, Ertan Bey'e baktı. Göğsüne saplanan bıçakla cansız bir şekilde yatıyordu. Deniz geriye doğru bir adım attığında Sinan, Deniz'in kolundan tutup sakin olmasını söyledi. Cemre, Ertan Bey'i gördüğünde ağlamaya başladı. Sinan, Deniz den ayrılarak Cemre'nin yanına gitti. Koltuktan yere damlayan kanları gördükçe kendini kötü hissediyordu. Deniz, gözlerini bıçaktan çekip Ertan Bey'in yüzüne baktığında ağzından akan kanı gördü. Geriye bir adım daha attığında sendeleyip yere yığıldı. Can pencereden geri girdiğinde yerde Deniz'i gördü. Hızla Sinan'a dönüp, "Kızları dışarı çıkar, hemen geliyorum." Dedikten sonra Deniz'i ayağa kaldırdı. Sinan, Cemre ve Deniz'i dışarı çıkarttıp Can'ı beklemeye başladı. Can, Ertan Bey'in göğsüne saplanan bıçağı tutup çektiğinde gözüne bir not çarptı. Elindeki bıçağı kenara bırakıp notu eline aldı. "Sonunuzu kendi ellerinizle getiriyorsunuz." Notu yırtıp, bıçağı eline alıp dışarı çıktı. Sinan, Can'ın elindeki bıçağı gördüğünde konuştu. "Neden aldın onu?" Can, yavaşça yürümeye başlayarak Sinan'ın sorusuna cevap verdi. " Bize lazım bu bıçak." Sinan, Can'ın kolundan tutup konuştu. " Bize lazım olan bir şeyi neden bıraksınlar?" Can, kolunu Sinan dan çekerek, "Bırakmadılar, acele ile unuttular." Deyip yürümeye devam etti. Sinan, Deniz ve Cemre'ye destek olarak Can'ın peşinden ilerledi.

GİZLENENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin