Güneş, gökyüzünde yerini alırken Cemre, Sinan'ı sesiyle gözlerini araladı. Etrafına baktığında herkesin uyumuş olduğunu gördüğünde, saçlarını düzelterek yerinden doğruldu. Her yerinin tutulmuş olduğunu hissetti.Sinan, salona girdiğinde Cemre'nin uyanmış olduğunu gördü. "Günaydın." Diyerek cihazlara baktı. "Hepsini açmışsınız." Cemre, boynunu tutarak Sinan'ın yanına ilerledi. Sinan, Cemre'ye baktı. "Boynun mu ağrıyor?" Cemre, ellerini boynundan çekerek, "Tutulmuş." Diye cevap verdi. Sinan, cihazları tekrar incelemeye başladığında Cemre, Sinan'ı cihazlardan uzaklaştırdı. "Dokunayım falan deme Sinan. Hepsinin üstünde bir işaret var ve bu işaretler bir sıra halinde dizilirse bir kara delik ortaya çıkacakmış. Yerinden oynatma hiçbirini."
Sinan: Hepsini dizmişsiniz işte sıra sıra neden oluşmadı kara delik?
Cemre: Çünkü birinin düşüncesini ele geçirememişler. O insanın düşüncesi olmadan oluşmaz.
Sinan: Ne yapacağız peki?
Cemre: Bu cihazlar burda sabit bir şekilde kalacak. Onlar cihazları ararken bizde kara deliği neden oluşturacaklarını öğreneceğiz.
Can, esneyerek gözlerini araladığında Sinan, Can'ın yanına giderek konuştu. "Günaydın Can." Can, kafasını masadan kaldırarak Sinan'a döndü. "Bunu söylemek için yanıma gelmene gerek yoktu. Ordan da duyardım seni." Sinan, Can'ı umursamayarak Deniz'i uyandırmak için Deniz'in yanına oturdu. Cemre, Sinan'a dönüp, "Kızı uyandırma Sinan." Dediğinde Can, ayağa kalkarak Cemre'nin yanına gitti. "Hadi gel birlikte kahvaltıyı hazırlayalım." Cemre, Can'ın peşinden mutfağa giderken Sinan da Deniz'i uyandırmıştı. "Günaydın uykucu." Deniz, gözlerini ovuşturarak, "Saat kaç Sinan?" Sinan, yerden kalkarak üstünü düzeltti. "Saat 07.00" Deniz, gözlerini geri kapattığında Sinan, Deniz'in kulağına eğildi. "Şimdi uyanırsan sana mutfaktaki ufak sırrımı söylerim." Deniz, hafifçe kıkırdayarak Sinan'a döndü. "Ufak bir sır mı?" Sinan, başını onaylar şekilde sallayarak mutfağa doğru yürüdü. "Mutfakta bekliyorum seni."
Aradan geçen bir kaç dakika sonra Deniz yerinden doğrularak mutfağa doğru ilerledi. Sinan'ı mutfak önlüğünü giymiş şekilde karşısında gördüğünde hafifçe kıkırdadı. Sinan, Deniz'in arkasına geçerek önlüğü beline bağladı. "Can ve Cemre'yi mutfaktan çıkardım. Bu sefer kahvaltı bizden." Deniz'e göz kırpıp dolaba yöneldiğinde Deniz mutfak tezgahına yaslanarak konuştu. "Emin miyiz? Yine mutfağı yakma." Sinan, gülümseyerek Deniz'e elindeki yumurtaları uzattı. "Omlet sever misin?"
Deniz: Bayılırım.
Sinan, sessizce konuştu. "Biliyorum." Deniz, yumurtaları çırparken Sinan da masayı hazırlamıştı. Deniz, yumurtaları tavaya döktüğünde Sinan, Deniz'in arkasına geçerek tavanın sapından tuttu. "Sende tut beraber çevirelim." Deniz, ellerini Sinan'ın ellerinin üstüne koyduğunda Sinan omleti çevirerek Deniz'e döndü. Deniz de gözlerini Sinan'a çevirdiğinde Sinan konuştu. "Sana bir şey söylemem gerekli." Deniz, konuşacağı sırada Barış'ın sesiyle Sinan, Deniz den ayrıldı.
Barış: Deniz biraz konuşabilir miyiz?
Deniz: Konuşalım.
Deniz, Barış'ın peşinden balkona doğru çıktığında Barış parmaklıklara dayanarak konuştu. "Mutfakta ki haliniz neydi öyle?" Deniz, kaşlarını çatarak, " Ne vardı halimizde." Diye sorduğunda Barış, Deniz ile arasındaki mesafeyi kapatarak karşısına geçti. "Oldukça yakındınız." Deniz,gözlerini Barış'ın gözleriyle buluşturduğunda konuştu. " Ne ima ediyorsun Barış?" Barış, sinirle, "Sana karşı ilgisi var görmüyor musun?" Deniz, Barış dan bir adım ayrılarak Barış'a baktı. "Saçmalama Barış." Barış, Deniz'e arkasını dönerek sinirle ellerini saçlarına geçirdi. "Saçmalıyorum öyle mi Deniz. Onun sana karşı olan ilgisini görmemen için kör olman gerekli." Barış, derin bir nefes alarak konuşmasına devam etti. "Belki de hoşuna gidiyordur." Deniz, Barış'ın kurduğu cümleyle afallamıştı.
Deniz: Sonra konuşalım, Barış. Şimdi fazla sinirlisin.
Barış: Sonra konuşacak bir şeyimiz olmayacak.
Barış, Deniz'in yanından hızla içeri girdiğinde Deniz, yanağından süzülen gözyaşlarını umursamayarak sandalyelerden birine oturdu. Birinin ayak seslerini duyduğunda hızla elinin tersiyle gözyaşlarını silip, derin bir nefes aldı. Balkona Cemre çıkınca Deniz, hafifçe gülümsedi.
Cemre: İki saattir seni arıyorum. Hadi gel kahvaltı hazır.
Deniz: Geliyorum.
Deniz, sandalyeden kalkıp Cemre'nin yanına gitti. Cemre, Deniz'in kolundan tutup suratını inceledi. "Iyi misin?" Deniz kafasını evet anlamında sallayarak mutfağa yöneldi. Herkes sofraya oturduğunda Can konuştu. "Cemre, Sinan ve ben gidip kara delik ve şu düşüncelerini ele geçiremedikleri insan hakkında bir kaç bilgi öğreneceğiz. Siz de burda cihazlara bakarsınız." Barış kafasını onaylar şekilde salladığında herkes kahvaltısını yapmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLENENLER
Novela Juvenil5 Kişinin yollarının birleşmesiyle başlar bu serüven. Sinan'ın yaptığı bir hata hayatlarını farklı yerlere sürükler. Kontrol altındaki insanlar, zihin avcıları, elementler... onların unutamayacağı daha fazlası. Ölen sevgilisinin hayali ile yaşayan C...