Savaş'ın ağzından;
Arabayı nasıl sürdüğümü bilmeden hızla sahille artım kendimi.
Boğuluyordum sanki kapıyı açıp aşağı indiğimde derin nefes çektim içime , bir elimle saçımı kavrarken diğeriyle kravatımı çıkarıp atmıştım. Kafayı yercesine bağırmaya başladım
Neden
Neden ben
Neden böyle oluyor hep, neden hersey üstüme geliyor neden bu kadar yalnızım diyip düzlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım.
Şuan herkezin bana acıyarak baktığına yemin edebilirdim.
Ama artık hiç bişey umrumda değil kimse umrumda değil tek düşündüğüm babam onuda kaybedersem bu sefer ölürdüm ben.
Kendime öfkem geçmek bilmiyordu babam iyileşsin diye başımı gök yüzüne kaldırıp yalvardım, ne olur Allahım iyi olsun söz veriyorum artık ona kötü davran mıcam ama ne olur onuda alma benden diye haykırdım.
Sonrasında arabanın ön tekerine sırtımı yasladım sakinleşmeye çalıyordum. İçkinin de vermiş olduğu sersemlikle oturduğum yerde öylece kalakalmıştım.
Özlemiştim eski günleri başta Betül'ümü sonra Serra yı ona olan aşkımı ben herseyi özlemiştim.
Cebimden çıkardığım kolyeyi avuçlarımın arasında tuttum bu Betül'ün kolyesiydi Serra almıştı doğum gününde ona, hiç çıkarmıyordu.
Öldüğü gün vermişlerdi eşyalarıyla bana o anı unutamıyordum 5 sene dile kolay 5 sene geçti Betül'ün gidişi bende bir çok şeyi değiştirdi.Kolyeyi açtığımda aşınası olduğum resimlere özlemle baktım bu resimleri ben çekmiştim.
İç çekerek kapattım kolyeyi, kokladım artık çiçeksi kokmuyordu. Yavaş yavaş gidiyordu Betül'ün kokusu artık geriye sadece anılar kalmıştı.
Sonrasında kendimi mezarlıkta bulmuştum, buraya nasıl geldim neden geldim bilmiyordum ne diyecektim Betül'e affeder miydiki beni, ya ben artık kendimi nasıl affederdim ki.
Adımlarımı sakince atarken mezarın başında ağlayan Serra yı görmemle durakladım, buradaydı oda benim gibi huzuruna gelmişti.
Ağlıyordu hemde çok gidemedim ayaklarım gitmedi daha fazla oturdum öylece izledim saatlerce ağladı. O ağladıkça bende ağladım ama ne ona gidebilirdim yaralarını sarmaya, nede onun gelmesini beklerdim.
Bir kaç saat sonra kalktığını farkettim bakamıyordum ona yürüdü önce beni farketti sonra gitmek için adım attı.
Ne bekliyordum ki gelmesinimi, teselli etmesinimi biliyordum yapamıcak kadar bitkindi, tüketmiştim onuda
Bir adım attı sonra bir adım daha gidemedi öylece oturdu yanıma şoka girmiş gibi yüzüne baktım gözlerim gözlerine kenetlenmişti.
Gözünden bir damla daha yaş akınca tutamadım kendimi sarıldım ona kokusunu çektim içime usulca vanilya kokuyordu, vücudum rahatlarken onun bir eli usulca başımı okşarken diğer eliyle sırtıma dokunmuştu, dokunmaya korkarcasına ne kadar öyle kaldık bilmiyorum.
Ayağa kalktığında elini uzattı, neden konuşmuyordu bişey desin istiyordum ama o konuşmadan elini uzatıyordu Nereye dedim yaralarını sarmaya diyince yutkundum ucu açık bişey di bu laf ikiletmeden tuttum bişey demeden peşinden kapılıp gittim.
Nereye gidiyorduk ki şimdi , peki ne olacaktı bundan sonra , biz biz olur muyduk ki bundan sonra yada ben yarın yine aynı Savaş mı olurdum ki acımasız, kalpsiz Savaş.
Sonrasında ; onun arabasında gidiyorduk nereye diye soramıyordum başımı cama dayamıştım dışarıyı izlerken onun sesini duydum eliniz dedi çok kötü gözüküyor doktora gitmelisiniz.
Başımı ona çevirdim hayır istemiyorum evde halledeceğim diyip tekrar yola bakmaya başladım, yalan söylemiştim elimle ilgilenecek halim yoktu biran önce eve gidip uyumak istiyordum.
Araba tanımadığım bi mahallede durunca afallayarak etrafa baktım burası neresi dediğimde bana cevap vermeden indi. ters bir şekilde etrafa bakıp indim arabadan ne oluyor dediğimde bana bıkkınlıkla bakmıştı, seni tanıyorum elinle ilgilenmeyeceksin bunuda biliyorum ve sorun çıkarmayın ilerdeki evi gösterip burası benim evim elinize pansuman yapayım sonra gidersiniz diyip ilerleyince afallayarak arkasından baka kaldım.
Bu kız beni delirtiyordu.
İkinci kattaki evinin kapısına geldiğimizde kendimi tuhaf hissetmiştim, acaba önceki evden ne zaman ve neden taşındıki acaba diye düşünürken , o kapıyı açıp içeri buyur etti beni.
Eliyle salondaki odayı işaret edince girdim, tuhaf bir heyecan sarmıştı bedenimi. Oturdum etrafı izlerken sade spor görümümlü oda tercih etmesine şaşırmamıştım.
Hiç sevmezdi klasik tarzı, gözüm tv ünitesindeki oyun konsoluna takılı kalırken şaşıp kalmıştım oyun mu oynuyorduki acaba.
Daha sonrasında konsolun yanındaki resimlere takılı kaldım usulca ayağa kalkıp baktığımda bunun Betül le olan fotoğraf çerçeveleri olmasına şaşırmamıştım.
Elimle bir çerçeveyi aldığım da bunun benim çektiğim fotoğraf olması ilgimi çekmişti, hafif gülümsedim ikisinin pasta olmuş suratlarına.
Diğer çerçeveyi elime aldığımda bugünüde hatırlamıştım birbirlerine saçma sebeblerle küsmüşlerdi bu sefer tebessümüm acıyla olmuştu.
Ufak bir öksürük sesi duyduğumda elimdeki çerçeveleri bırakıp koltuğa oturdum. Elinde bi ilk yardım çantası gördüğümde başımı iki yanıma sallayıp gülümsedim . Yere önüme diz çöktüğünü görünce kaşlarım çatıldı bileğinden tuttuğumda bana bakmıştı kenara kayıp elimle yanımı gösterdim, istemiyordum önümde eğilmesini ben bu kadar kötüyken onun bana böyle davranmasını istemiyordum, yanıma oturdu saçları açılmış omuzlarından aşağı akıyordu sanki yutkundum bir eliyle saçını kulağının arkadına alırken sanki zaman iyice yavaşlamış gibi ağır ağır ilerliyordu. Kalp atışlarım hızlandığında çok fazla terlemeye başlamıştım.
O bütün dikkatini elime vermişken ben sadece izlemekle yetiniyordum, bakmıyordu bana aslında bakmasınıda istemiyordum, bakarsa bakamazdım çünkü.
Sonrasında elimi iyice temizleyip yara kremi sürmüş sarmaya başlamıştı biraz canım acıyınca inledim, o kadar panik olduki kendime küfürler saydırdım yüzüne bakıp sorun yok geçti dediğimde acıyla yüzüme baktı.
Öylece baktık bi kaç saniye gözlerimizin içine, kekeme bir sesle ka ka kahve dedi içermisin kendime yapacagım sanada yapabilirim diyince sessiz başımı olumlu salladım, içeri mutfağa gittiğinde yanda duran yastığı alıp uzandım. Yastık o kokuyordu resmen belliki onun yastığıydı vanilya kokuyordu, içime çeke çeke rahatlamaya başlamıştım bile gözlerimi dinlendirmek için kapadım, bu kokuyla huzurla uyabilirdim gözlerimi kapatmadan içimden ne olur hersey güzel
olsun artık diye iç geçirerek uykuya dalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİMİ BIRAKMA (DÜZENLENECEK)
RomanceBabası küçük yaşda ölmüş annesi hasta olan Serra' nın hayata sıkı sıkı sarılışı...bir aşk ne kadar acımasız olur.