Kaçmak Yok

190 35 0
                                    

İlaçalarımı tam zamanında kullandığım için büyük bir krizin eşeğinden dönmüştüm.
Bu krizler çok sık olmaya başlamıştı ve artık gerçekten beni korkutuyordu.

Şimdi ise karşımdaki adama bakmadan öylece oturmuş bacaklarımı karnıma toplamış halının desenlerini inceliyordum.
Peki Kerem o ne mi yapıyordu... ellerini başının arasına almış bacakalarını titreterek öfkesinin geçmesini bekliyordu.
Haklımıydı evet, suçlumuyum belki de en çok ben suçluyum ama mecburdum kimse anlamasa da gitmekten başka çarem yoktu benim...
Ben en büyük zararı kendime vermiştim hemde hiç suçum yokken ama şimdi herkezin gözünde tek suçlu bendim.
Peki ya neden... Neden kimse benim açımdan bakmıyor olaya neden bir kişi bile beni anlamayı denemiyor ben bu hayatta en çok sevdiğim insanları kaybettim, ben Serra Yılmaz her bir taraftan büyük kayıplar verdim.
O kadar derin düşüncelere dalmıştım ki
Kerem'in öfkeyle ayağa kalkmasıyla ilkindim.

Bir oyana bir bu yana giden adamın yüzüne bakamıyordum, öfkeli bi o kadar da çok fazla çaresizdi hemde çok fazla bu hali beni daha fazla üzüyordu.
Eda'nın koluma dokunmasıyla bakışlarımı halı deseninden çekip ona baktım .

"İyimisin kuzum istersen doktora gidebiliriz.
Hayır dercesine başımı sağa sola salladım. Konuşacak ne halim nede gücüm vardı. Bir tek Eda bana merhametli bakıyordu belkide tanıyordu beni sebebsiz gitmeyeceğimi anlamıştı belkide. Eda konuşunca tekrar yüzüne baktım.

"Betin benzin sap sarı ama korkutuyorsun beni, neden böyle oldun... sen bu şekilde kriz

Demiştiki lafını kestim." Artık bu şekilde hatta komaya girecek şekilde krizler geçiriyorum. "Ben dedim iç çekerek ben artık o gün den sonra hiç iyi değilim Eda.

Kerem'in tıslayarak gülmesini duyunca başımı çevirdim.
"İyi değilsin öyle mi iyi değil.. biz çok iyiyiz Serra hanım sayende çok iyiyiz. Mesela ben şuan çaresizlikten ne yapacağımı bilemeyecek kadar iyiyim.

Öfkeyle ayağa kalktım. "Ne istiyorsun Kerem ne yapmamı istiyorsun hee söylesene yaptım birşey cezasını çektim şimdi neyin kavgasını öfkesini kusuyorsun bana.

Kaşlarını çatarak baktı bana." Ceza mı ne sanıyorsun kızım sen hee, sen kendinemi sadece ceza verdin. Sen benim kardeşimi delirtin lan sen gittin adam kafayı yedi peki ya neden sen giderken onun ruhunu söktün bee hemde hiç acımadan söktün.
Şimdi bana kalkıp pişmanım deme senin yaptığın bu hatanın telafisi yok!

Öfkeyle karşına geçmiş olduğum adamın göğsünden ittim." Ne yaşadığımı bilmiyorsun o yüzden bana böyle davranmaktan vazgeç.

Kerem başını sağa sola sallayarak alaycı bir gülümse sundu." Ne yaşadıysan suçlusu benim arkadaşım değildi.

Kontrolden çıkmışçası bağırdım." Peki o arkadaşınsa ben neyim Kerem söylesene o acı çektide ben mutlumuydum hee söylesene!
Öfkeyle yüzüme bakan adam konuşucakken Masal'ın uyanmasıyla susmuştu.
Masal seslerden dolayı korkmuş ve durmaksızın ağlıyordu...
Koşarak kızımı kucağıma alıp sakinleştirmeye çalışırken Kerem öfkeyle suratıma bakıp çekip gitmişti.
Kerem benim için çok önemliydi anlamısını isterdim yaşadıklarımı yada hissetmesini ben olsam hissederdim.
Evet dik duruşlu gözüksemde asla empati kurmadan duramazdım.
Her konuda her olayda önce empati kurar özellikle kendi payıma düşen yanlışları düzeltirdim.
Gece olunca başımı yastığa koyduğumda en çok vicdanım rahatsa uyuyabilirdim.
Peki ya şimdi... Şimdi neden kimse gidişimin sebeblerini görmüyordu.
Bir insan çocukluk sevdasını neden bırakır giderki. Yada neden onu bir ateşin içine atıp kaybolur ki.. ben büyük bir yangının ortasına atıldım hemde zorla, hemde hiç bir kadının başına gelmemesi gereken bir yangın bu.

Kerem gideli iki saat olmuştu ben ise öylece ne yapacağımı düşünmekteydim.
Eda sağolsun Masal'la ilgilenirken ben bu işin içinden sağ sağlim nasıl kurtulurum düşüncesindeydim.
Artık düşünmeyi bırakıp ne olacaksa olmalıydı ister sövsün isterse öldürsün umrumda değildi.

Bir anda ayağa kalkarak odada bıraktığım çantamı alıp tekrar salona döndüğümde Eda üzgünce bana bakmıştı anlamıştı gideceğimi.

"Yapma kuzum tekrar bu şekilde gidemezsin,
Kerem şuan sadece şaşkın ve biraz kırgın bak eğer gidersen düzeltemeyiz. Beni ikna etmek için yalvaran
Eda yı dinlemiyordum hızla Masal'ı kucağından alıp hırkasını giydirirken o hala söylenmeye devam ediyordu.
Tekrar gideceğimi sanıyordu ama gtimicektim sadece bu gece burada kalamazdım o yüzden burdan bir an önce gidip sabaha Savaş'ın karşısına çıkmalıydım.

Hazırlanıp kapıdan çıktığım vakit karşımda bir anda Kerem'i görmemle duraksadım.
Beni durakaltan Kerem den çok onun yaralanmış yüzü, dudağın patlaması olmuştu.
Kavga etmişti belliki.. ve bakışlarından anlaşıldığı üzere bu kavganın sebebi bendim.
Dolu dolu gözlerle ona bakarken bu durum beni çok fazla yıpratmaya başlamıştı.

"Nereye Serra? Kerem'in sorusuyla gözlerimi gözlerine diktim.
"Gidiyorum burada kalmasam iyi olacak galiba hiç olmazsa sen sakinleşip daha rahat konuşana kadar. Birşey söylemesine fırsat vermeden gidiyordum ki kolumdan tuttu.

"Geç şuraya Allah aşkına bıktırdınız artık kendinizden kaçmak çözümmüş gibi kaçıp kaçıp duruyorsunuz.

"Kerem lütfen sonra başka bir zaman konuşalım gerçekten çok yoruldum. Bedenen değil belki ama ruhen bitmiş bi durumdayım.
Bunu dediğimde bir büyük nefes bıraktı havaya. Kerem'in nefesiyle birlikte söylediği sözler havada uçup giderken ben tepkisizce onu dinliyordum daha doğrusu dinlemeye çalışıyordum.

"O gidiyormuş Dubai' ye ve ben senin yüzünden kardeşime bi kızın varmış diyemedim... o yüzden gitmeyi unut Masal'ı bırak git ona anlat nasıl yaparsın bilmiyorum ama git ve Savaş'ı bir şekilde durdur!

Yutkundum bir an Kerem'in söyledikleriyle başım dönmüş sendelenmiştim ki Kerem sıkıca tuttu kollarımdan.
Gözümden yaş akarken Kerem'e baktım...

"Korkuyorum Kerem o beni dinlemez diye çok korkuyorum.
Kerem geldiğimden beri ilk kez merhametli bakıp bana sarılmıştı.

"Çok kırgın çok fazla öfkeli ama seni hala eskisi gibi çok seviyor sadece biraz zamana ihtiyacınız var hadi lütfen dediğimi yap gel sakince konuşup bi çözüm bulalım.
Bunu demesiyle Kerem'den ayrıldım kafamı çevirmiştim ki bahçe kapısında duran adamı görünce şok oldum.
Savaş.. oradaydı saçı başı dağılmış perişan halde bir bana bi kucağımda ki kıza bakıyordu. Onunda tıpkı Kerem'deki gibi yüzünde ufak tefek yaralar vardı.
Gördüklerine inananıyormuş gibi bir elini kalbine koymuş hızlı nefesler alırken bi eli bahçe kapısını tutuyordu.

Artık kaçış yoktu , artık yüzleşme vakti gelmiş ve büyük yaralar açılması zamanıydı.
Hala kabuk bağlamayan yaralarımızı kanatma vaktiydi.
Çünkü ikimizde bitkin ikimizde kırgındık, peki bu savaştan kim galip çıkardı yada kim daha fazla yaralanırdı bilinmez...
Şuan için tek bildiğim şey karşımdaki adama duyduğum özlem hasret ve aşk 💕
Ben bu adamın her zerresine aşıkken nasıl bu kadar yaralaya bilmiştim ki?
Şimdi çökmüş adama bakarken yaptığım şeyin büyük pişmanlığını yaşıyordum.
Hata onu bu şekilde terk edip gitmem büyük hataydı ve şimdi bedel ödeme zamanıydı...

Hata onu bu şekilde terk edip gitmem büyük hataydı ve şimdi bedel ödeme zamanıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ELİMİ BIRAKMA (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin