Yıkılan umutlar

229 37 0
                                    

   Şuan ki ruh halimi anlatmaya kelimeler yetmiyor.
Kızgın mıyım belki evet.
Yada üzgün hemde çok fazla..
Veya özlem delicesine...
Ama en önemli berbat hissediyordum.
Evet evet bitkin berbat. Sebebi bu kadar yakınımda olup onu bir kere olsun doya doya görememek mi?
Elimdeki kumandayla televizyonu hızla kapatıp akan göz yaşlarımı peçete yardımıyla silmiştim.
İyice sulu göz olmuştum.
Yani ne olmuş ki alt tarafı film de çocuk kızı terk ettiği için kız başkasıyla evlenmişti. Ama bilmiyordu ki aptal kız çocuk hastaydı ve o an ki ruh hali gitmekti. Tıpkı bizim hikayemizi andırıyordu. Belki de bu yüzden bu kadar çok ağlamıştım. Burnumu çeke çeke son göz yaşlarımıda silmiştim.
Sırf uyumamak için film açmış ve denk gele gele duygusal bir filme denk gelmiştim.

"Off hadi be adam beklemekten çıldırcam şimdi.. Diye söylenip oturduğum yerden ayağa  kalkmıştım.

   Evet o günün üzerinden iki hafta geçmişti ve gerçekten de Savaş'ı bir kere olsun görmemiştim. Çıldırmama ramak kalmıştı. Ya bir adam hiç mi sevmez özlemezdi. Ben burada günlerdir kafayı yiyordum. Bugünde bu özleme daha fazla dayanamayıp Savaş'ı eve girişini görmek için saatlerdir saçma filmler izliyordum.

Sonra birden araba sesi duymamla hızla perdenin arkasına gizlenmiştim. Gelmişti işte özlemiyle yandığım adam gelmişti sonunda.
Kalbim onu görecek olmanın verdiği heyecanla güm güm atarken sessiz olan ortamıma ufakta olsa ses yapıyordu. Çok fazla özlemiştim onu kelime döksem belki de kifayetsiz kalırdı.
Usulca perdeyi araladığımda oda arabadan inmişti. Giydiği siyah takım elbisenin çeketini eline almış, kollarını katladığı beyaz gömleğiyle iç çektiriyordu. Arabasını kitleyip iki adım atmıştı ki durdu..orada olduğumu hissetmiş gibi başını kaldırıp benden tarafa bakınca perdeyi bırakıp elimi kalbime götürmüştüm.
Görmüş müdürki beni.
Allahım galiba ölücektim bu nasıl bir özlemdi bende ki. Peki ya o oda seviyormudur ki beni?
Neden durup bakıyor ki şimdi pencereme. Bu şekilde kendimi sorgulamaya son verip tekrar perdenin arkasından bakmıştım ki o yavaş adımlarla evin kapısı açtı ve son kez bakıp içeri girmişti.

Klasik bir sabaha yine merhaba.
Kalk, giyin, kahve iç ve işe git. Tabii unutmuşum sabah aynı saatte yani saat 8:30 da Aysel abla kapımı çalar Masal'ı alıp gider ben ise masum masum işimin yolunu tutarım.
Yine öyle oldu düzen hiç değişmiyor. Değişen tek şey benim berbat olan ruh halim. İstekle gittiğim o restorana bile sırf Savaş için gittiğimin yeni farkına varmıştım.
Yaa ben işine aşık bir kadındım ne ara bu hale geldim böyle.

Restoranda içeri girdiğimde bir köşede cilveleşen Cenk ve Sibel'e göz devirip görmezden gelerek hızla mutfağa girmiştim.
Bugün yine canım ne konuşmak istiyor nede birşeyler yemek içmek.
Sadece bir an önce iş saati bitip eve gidip duygusal film açıp salya sümük ağlamak istiyorum.
Ben böyle düşüncelere dalmıştım ki parmağımın acımasıyla ufak bir çığlık kopmuştu.
Elimdeki sebzeyi doğrarken bıçak parmağımı kesmişti. Çok fazla bir kesik değildi ama kanım durmuyordu. Bu zaten bütün ipleri koparmama ve akmak için çabalayan gözlerime hızla sinyal vermesine sebeb olmuştu.
Kendimi tutamayıp ağlamaya başlayınca ilk tepkiyi Murat abiden yemiştim bile. Küçük bir çocuğu azarlar gibi azarlayıp bugünlük dinlenmem için izin vermişti bana.
Tabii yarına daha dinç ve daha pozitif bekliyordu beni. Hiç sanmıyordum bu saatten sonra toparlanmam için büyük bir mucize gerekliydi.

Arabamı yakın bir yere park edip sahil boyu yürümeye başlamıştım.
Biraz deniz havası almak belki ruhuma iyi gelebilir diye düşünmüştüm. Boş bir bank bulup oturduğumda derin nefesler alıyor denizin hırçın dalgalarında huzur bulmaya çalışıyordum. Oysaki deniz bile bana onu hatırlatıyordu. Yine gözlerim dolmaya başlamış  göz yaşlarım akmak için komut bekliyordu benden.
Ellerimi bankın yanlarına koyup gözlerimi kapatmıştım. Yanımda bir anda hareketlilik hissedince hızla açıp baktım.
Küçük sevimli bir erkek çocuğu tahminimde 10 yaşlarındaki esmer siyah gözlü çocuk çok yakışıklı ve sevimli gözüküyordu.
Elinde tuttuğu birbirinden renkli balonlarla bana tebessüm ederek bakan çocuğa zoraki bir tebessüm sunmuştum.
Balonlardan kırmızı kalpli olan iki balonun ipinden tutup bana uzattı.
"Bunları al abi bu balonları bana verdi ama bu ikisini sana vermemi istedi.

ELİMİ BIRAKMA (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin